25.Bölüm

5.1K 363 131
                                    

Yıllardır ondan sayısız cümle duymuştu. Ağzından çıkan her söz Meltem'i delirtmeye yönelik olduğu için genç kız afallayarak yerine oturmak zorunda kaldı. Ne demişti o? 

''Seni seviyorum dedim.'' Aran'ın muzipçe parıldayan bakışlarıyla yutkundu. Yine sesli mi düşünmüştü!

''İnsan alıştıra alıştıra söyler! Manava girdiğinde karpuza bile ilk bakıp inceliyorsun. Alacağını hissettiriyorsun ona!'' diye çıkıştığında kollarını göğsünde birbirine bağlayarak geriye yaslanan adam, karşısındaki kadını süzdü. Onu gerçekten de çok seviyordu!

''Bu insanın içinden gelir ve aniden söylenir. Biraz önce kendini gerçeken karpuzla mı kıyasladın yoksa bana mı öyle geliyor?'' dediğinde yeşil gözleri büyük bir tutkuyla bakıyordu. Meltem ise bozguna uğramış şekilde bakışlarını hızla kaçırdı. Aran'ın aşkı düşündüğünden daha büyüktü... Gerçi öyle olmasa bunca yıl beklemek yerine vazgeçmesi gerekirdi. Ayrıca karpuzda nereden çıkmıştı! Daima yanında olan mantığı arkasına bile bakmadan kaçıp gitmişti!

''Sadece seçim yaptığında veya önemli bir şey söyleyeceğin zaman karşı tarafa bunun sinyallerini vermen gerektiğini söylüyorum.'' Biraz önce hayatındaki en mantıksız cümleyi kurmuştu. Ee ne de olsa bu savaşta artık tek başınaydı değil mi?

''Güzelim ben hızlı karar veren biriyim. Senin anlayacağın üzerine çok düşünmem.'' dediğinde Meltem su bardağına uzanıp tek dikişti içti. Güzelim kelimesinden sonra ne söylediğini duymamıştı. Kalbi yine ulusa sesleniş için ritim tutarken seslice yutkundu. 

''Beni ilk gördüğünde neye karar verdin peki? Bu kıza hayatı zindan edeceğim mi dedin?'' Toparlanmıştı. Hatta bu çıkışa o bile şaşırmıştı. Kalbi unutsa bile aklının hala kolay kolay silmeyeceği anıları vardı. Aran, eliyle şakağını hafifçe kaşıdıktan sonra duraksadı. Meltem'in gözlerindeki kırgınlık canını bir hayli yakıyordu. Onun canını her yaktığında kendi canı daha da yanıyordu. Biraz sonra ki itirafı belki de geldiği gibi hızlıca silip atacaktı o kırgınlığı...

''Hayır... Seni gördüğüm ilk an hayatımda daha güzel birini asla göremeyeceğimi düşündüm. Bencilce olacak fakat kararımı seni daima gözümün önünde tutmak yönünde vermiştim. Bana en uzak halinde bile.'' 

''Bir kumar oynadığının farkındasın değil mi? Sahte nişanlı yerine gerçek bir nişanlımda olabilirdi. Sen Amerika'da eğitimdeyken bunun için yeterince fırsatım vardı aslında.'' dedi ve alayla gülümsedi. Kendine bile yeni yeni itiraf ettiği duyguların yabancısıydı. Bunca zaman neden gerçekten biriyle ciddi olarak ilgilenmemişti? Tek bahanesi şimdilik olmayan kariyeriydi... 

''Yapamazdın.'' Genç adamın kısa ve net cevabıyla Meltem'in kaşları şaşkınlıkla havalanmıştı. Nasıl bu kadar emin olabiliyordu?

''Nedenmiş o?'' diye sordu merakla. 

''Biraz önce de söylediğim gibi. Kararımı daha en başında vermiştim. Senden uzak olmam hayatından uzak olduğum anlamına gelmiyor. Attığın her adımdan haberdardım. Mahmut'la birlikte dondurma yediğiniz için acillik oluşunuz, mahalledeki çocuklarla birlikte futbol oynamaya çalışırken Aysel Teyze'nin camını indirmen, iş durumları istediğin gibi gitmediği için evden kaçıp kaçıp apartmanın çardağında tek başına ağlamaların, en mutlu olduğun anlarda marketten doldurduğun abur cuburları çocuklara dağıtıp arta kalanları annenin görmemesi için merdivenlerde yiyip eve geçmen... Aynı olmalarına rağmen inatla ablanın eşyalarını kullanman ve onunda sinirlenip oyuncak maymununu balkondan atması. Ben yokken olmuştu değil mi? Doğrusu Deniz'i o halde görmek isterdim! Kim bilir nasıl delirttin onu?'' dediğinde donmuş bir vaziyette onu dinleyen kadın sessizdi. Tüm bunları... Tüm bunları nasıl biliyordu? Aran aslında hiç gitmemişti sanki. Anlattığı her anının içinde onunla birlikte yaşamıştı! Masadaki ellerine uzanan iri eller, tutup kendine çekti. Bakışları tekrar çakıştığında Aran her ikiside gülümsemişti. 

ARANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin