20.Bölüm Part 1

4.9K 316 56
                                        

- Elazığ, Van ve son olarak İstanbul'da ki uçak kazasında yaşamını yitirenlere Allah'dan rahmet geri de kalanlara ise baş sağlığı diliyorum. Ülkemizin ağır sınavlardan geçtiği bu zaman da dilerim kimsenin evine, ocağına ateş düşmez.  -

Aran üzerine giydiği üniformaya bakıp gülümsedi. Yaptığı işi seviyor ve bundan büyük gurur duyuyordu. Eşyalarını topladıktan sonra valizini tekrar kontrol etti. Masasının üzerinde duran telefonu aldıktan sonra gözü telefonun hemen yanında duran saç tokasına ilişti. Sıradan yerel bir pazarda gördüğü saç tokası kendisine genç kadını hatırlatmıştı. Uzun ince demirin başında kırmızı papatya şeklinde bir aksesuar sallanıyordu. Onu da aldıktan sonra hızla otel lobisine doğru ilerleyerek ekibin olduğu yere doğru gitti. Kendisini bekleyen kalabalık düşündüğünden fazlaydı. Onun gelmesiyle herkesin bakışları Aran'a yönelmişti.

''Hep beraber gidiyoruz sanırım?'' dediğinde kendisinden yaşça büyük ve kıdemli kaptana gülümsemişti. Yaşının verdiği görünümle saçları kırlaşmış olan adam orta boylardaydı. Etrafındaki herkesin ona saygı duyduğu o utangaç bakışlardan anlaşılıyordu.

''Yaşlı başlı adamım ne diye şu sıcak memlekete gönderip duruyorlar? Yapsanıza kardeşim şöyle Maldivlere bizde biraz gün yüzü görelim.'' 

Çevresini saran herkes gülmeye başlarken Aran'da istemsizce sırıtmıştı. Arif Kaptan, Aran'ın eğitim için Amerika'ya gittiği dönemlerde tanıştığı ve çok saygı duyduğu kaptanlardan biriydi. 

''Olmaz öyle şey Arif Kaptan! Oralara asıl biz gençlerin gitmesi gerekiyor.'' diye yanıtladığında serserice göz kırpmış ve yaşlı adamın da gülmesine sebep olmuştu.

''Bırak şimdi, planlarda son dakika değişikliği olmuş. Sizin uçuş bugün iptal, bir gece daha durun bakalım. Gençsiniz size bir şey olmaz nasılsa!'' dediğinde Aran'ın bulunduğu mürettebat hayıflanma sesleri çıkarmaya başlamıştı bile. Kimi bir gün daha kaldıkları için mutluyken kimi de yaptıkları planın değişmesinden ötürü kendi kendine söyleniyordu. 

''Hadi bakalım İstanbul'da görüşmek üzere.'' 

Arif kaptanın beraberindekiler diğerleriyle vedalaştıktan sonra dışarıya doğru yürürken, Aran hala oradan ayrılmamıştı. Yalnız kalan ikiliden ilk konuşan ise Arif kaptan olmuştu.

''Ne oldu senin bu gönül işleri evlat?'' Adamın kahverengi gözlerinde ki sıcak bakış Aran'ı gülümsetmişti.

''İmkansızı mümkün kılmaya çalışıyoruz efendim.''

Yaşlı adam bir süre düşünceli gözlerle Aran'ın yüzüne baktıktan sonra elini omzuna yerleştirerek kendisine çekti.

''Bak evlat! Ömrümüz havada geçti diye yerde olan acıyı sancıyı bilmediğimizi düşünen çok insan var. Oradan oraya gidiyoruz diye her şeyi geride bıraktığımızı sanıyorlar. Sen daha eğitimde gözüme ilişen ilk çocuktun! Diğerleri bir kaç önemsiz sınavı geçmenin gururuyla kendilerini elli yıllık pilot sanırken sen kafanı yerden kaldıramıyordun! Önceleri utangaçtır kişiliği böyledir dedim umursamadım. Uçuş eğitimleri sırasında cebinden yere düşen kızın resmini gördüğümde anladım derdini.''

''Beni o an kovarsınız sanmıştım.'' dediğinde hatırladığı anılarla başı öne düşmüştü.

''Niye kovalım yahu? Biz kalbi olan adamdan değil, olmayan adamdan korkarız. Onca insanın canını emanet ediyoruz!'' 

Arif kaptanın söylediklerinde haklı olduğunu biliyor ve ona karşı duyduğu saygı kat ve kat artıyordu. 

''Haklısınız.'' diyebildi dürüstçe.

ARANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin