22.Bölüm

4.3K 289 36
                                    

Genç kadın ceketinin düğmesini aceleyle açarken tek derdi bir an önce eve girmekti. Kısa sarı saçları omuzlarına değiyordu. Bal rengi gözleri rüzgarın etkisiyle sulanmıştı. Kulağındaki kulaklığı çıkarmaya çalışırken çantası ve elindekiler birbirine girmişti. Büyük bir savaşın içerisindeydi ta ki ona seslenen kız kardeşine dönene kadar. Öylesine başını ardına çevirdiğinde kimi görmesi gerektiğini biliyordu. Fakat orada görmeyi hiç beklemediği bir adam vardı! Üstelik aralarındaki uzaklığa rağmen o gözlerindeki saf nefreti hissedebiliyordu. İliklerine kadar ürperdi. Dudakları farkında olmadan aralanmış ve genç adamın ismi dökülmüştü...

''Melih...'' 

Meltem ve Aran ortamdaki gerginliği hissetmiş gibi ilk birbirlerine bakmışlardı. Herkesin olduğu yerde kalakalması Melih'i rahatsız etmiş olacak ki adım adım Deniz'in olduğu yere doğru yürümeye başladı. Yürüdükçe kumral saçları rüzgarın etkisiyle alnına dökülüyor ve genç adama çekici bir hava katıyordu. Deniz ise hareket dahi edememiş öylece ona yaklaşan adamı izlemeye başlamıştı. Gerçekten... Dönmüş müydü? Saniyeler içinde karşı karşıya kalan ikiliyi dikkatle izliyordu geridekiler. Meltem onlara doğru bir adım attığında Aran genç kızı kolundan tutarak durdurdu.

''Belli ki bizim bilmediğimiz bir şeyler var.'' dedi yatıştırıcı bir tonla. Genç kız önce Aran'a sonra da biraz uzaktaki ablasına baktı. Aysel Teyze haklı olabilir miydi? Eğer öyleyse bu kadının karşısında şapka çıkarılırdı! Nasıl da anlamamıştı?

''Değişmişsin.'' dedi Melih, duruşu hala ciddiydi. Genç kadın farkında olmadan çantasının sıktığı kulpunu daha da sıkı kavradı. Bakışlarını o karanlık gözlerden uzak tutmaya çalışsa da başarılı olamıyordu. 

''Sen de öyle.'' diyebildi zorlukla. İstemsizce süzmüştü genç adamı, üzerine oturan takım elbisesi ve siyah kabanıyla bir modelden farksızdı. Gençlik yıllarında onun gerçekten de modellik yaptığını anımsadı bir an ve hızla o mesleği kendisi yüzünden bıraktığını. Yutkunarak başını çevirdi. Binanın girişine bakıyordu, kaçmanın bir fırsatını kolluyor gibiydi. Onun aksine genç adamın buna izin vermeye niyeti yoktu. 

''Uzun zaman oldu değil mi? En son ne zaman görüşmüştük?'' dediğinde Deniz kalbinde hissettiği acıyla tekrar genç adama döndü. Yüzündeki ifade sorduğu sorunun cevabını aslında çok iyi bildiğini gösteriyordu. Ve Deniz kabul etmek istemese de farkındaydı... Buraya kalbini elleri arasında paramparça etmeye gelmiş gibiydi. Genç kadın sessizliğini koruyunca Melih ona doğru bir adım daha attı. Aralarında yok denecek kadar mesafe kalmıştı. Deniz şaşkınlığını belli etmemek için zorlukla durmuştu olduğu yerde. Geri adım atmak için can atıyordu!

''Hatırlamıyorsun sanırım, ben hatırlatayım o halde.'' dedi ve genç kadının yüzüne düşen ince bir saç tutamını yavaşça kulağının ardına iteledi. Ona dokunmayı hiç istemese de bilinçsizce yapmıştı bunu. Deniz, bedenini saran titremeyi rüzgara yordu. Başka türlüsünü düşünmeye cesareti yoktu.

''Evlilik teklifimi reddettiğin gün müydü?''

&&&

Duş almak için banyoya girdiğimde her zaman ki gibi telefonumdan şarkı açarak dolabın içine koydum. Müzik dinlemeden makyaj yapamazdım, müzik dinlemeden duş alamazdım ve müzik dinlemeden nefeste alamazdım. Bugün her nasıl olduysa erken kalkmayı başarmıştım! Bornozla birlikte banyoya girerken televizyon karşısında kahvesini içen anneme döndüm.

''Ben duşa giriyorum, kapı çalarsa bakarsınız.'' dediğimde annem omuz silkerek kahvesinden bir yudum aldı. 

''Görende hep kendisi açıyor sanır.'' 

ARANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin