-"Tüm kontrollerini yaptık. Yakın zamanda uyanır."
Etrafımda kim olduğunu bilmediğim insanlar kendi aralarında konuşuyordu. Nerede olduğum hakkında hiç bir fikrim yoktu ama sanırım hastanedeydim. Neden buradaydım ve hareket edemiyordum, bilmiyordum. Yalnızca konuşmaları dinledim.
-"Hm, bir bakalım. Reika Suzuki. 17 yaşında. 11 aydır komada. 6.kattan düşme sonucu büyük bir travma geçirmiş. Hiç bir belirti göstermiyor. Bitkisel hayatta. Tamam. Siz kontrollerini yapın. Bakmam gereken bir başka hasta var."
Hiç bir şey anlamamıştım. Eğer bu bir rüya ise, rüya üstüne rüya görüyordum. Yapmam gereken şey sadece beklemekti. Neler olduğunu anlamam lazımdı. Eğer gerçekten 11 aydır komadaysam, bu nasıl olmuş olabilirdi? En son yaşadığımı hissettiğim rüyadan uyanmıştım ve rüyanın aynısını yaşıyordum. Sonrası karanlıktı ve benim 6.kattan düşme olasılığım çok düşüktü.Bir süre sonra gözlerimi aralayabilmiştim ve gözlerim sanki uhu ile yapıştırılmış gibiydi. Bulanık görüntü gittiğinde başımın etrafında 20 ye yakın insan gördüm. Bir kadın bana doğru eğildi ve gözlerime ışık tutarak baktı.
-"Görebiliyor musun?"
Görebilsem bile hareket edemiyordum. 11 aydır burada yatıyorsam, tabii ki de hareket edemezdim.
Kadın bir kaç kontrol daha yaptı ve parmaklarıma yöneldi.
-"Oynatabilir misin? Dene."
Parmağımı oynatmaya çalıştığımda olmamıştı. Canım acımıştı.
-"Hadi. Olana kadar denemelisin."
Uzun uğraşlarım sonucunda hareket ettirmiştim.
-"Hasta nasıl?"
-"Parmağını hareket ettirdi. Serum vereceğiz. Kendine gelir."
-"Tamam. Ailesine haber verdiniz mi?"
-"Evet, verdik."
-"Tamam."
Koluma serum taktıklarında bir kaç dakika boyunca serumla bakışmıştım. Kapı kümesten kaçan tavukları kümese sokmak için kümesin kapısını tekmeyle açan çiftçiler gibi açılmıştı ve korkmuştum. Gelen kişileri gördüğümde mutlu oldum. Annem, babam ve kardeşim gelmişti. Bütün olanları onlardan öğrenmeliydim.
-"Reika! İyi misin hayatım? Uyandın mı?"
-"Uyanmana çok sevindik! Yeniden bizimlesin."
-"Sana hediyeler aldık noona! Eve gidince beraber açalım onları."
Doktor Korece konuşuyordu ama ailem kendi dilimizden konuşuyordu. Bu yüzden doktor annemlere garip garip bakıyordu.
-"Ne zaman çıkar hastaneden?"
-"2 gün sonra çıkar. Kendini iyi hissederse yarın çıkabilir. Ama iki gün sonra çıkması daha iyi olur."
-"Teşekkürler."
Doktor odadan çıktığında babam yatağın ucuna oturdu. Kardeşim ise gözlerime bakıyordu. Annem ise saçımı okşuyordu.
-"Konuşamıyor musun?"
Denememiştim. Şimdi denediğimde ise sonuç kocaman bir faildi. Annem ve babam kendimi zorlamamam gerektiğini söylediğinde kendimi daha çok zorlayasım gelmişti. Ama yapmadım.2 gün sonra
-"Kızımız neden konuşmuyor?"
-"Bu psikolojik olabilir. Şuana kadar konuşması gerekirdi. Kendisi istemiyor olabilir."
-"Peki teşekkürler. Hadi gel kızım."
Hastaneden taburcu işlemlerini halletmiş, çıkıyorduk. Dışarıya çıktığımızda vücuduma işleyen rüzgar ile yaz mevsiminde olmadığımızı anladım. Arabaya geçtiğimizde yolu izlemeye başladım. Kardeşim Sung Jae koluma dokundu. Ona baktım.
-"Eve gidiyoruz! Hediyeleri açacağız! Okuldaki arkadaşlarından da hediyeler geldi sana! Japonyadakiler bile sana hediye yolladı! Şanslı seni."
Ona gülümsedim.
-"5 dakika sonra evdeyiz."Yaklaşık 5 dakika sonra arabadan inmiştik. Evimiz değişmemişti. Sadece dışını yeniden beyaza boyamışlardı. İçine girdiğimizde asıl değişikliği fark ettim. Yeni şeyler eklenmişti. Japonyadaki evimizden daha güzel olmasa bile, ilk gördüğüm halden 2 kat daha fazla güzeldi. Sung Jae kolumdan tutup beni sürükledi. Annem ona bağırsa bile umursamadı. Benim odama geldiğimizde gözlerim açıldı. Odanın her yeri hediye paketleriyle doluydu.
-"Oh my god!"
-"Uh! Konuştun! Konuştun!"
Onaylar bir ses çıkarttım ve odanın ortasına oturdum. Hediyeleri açmaya başladım.
-"Bekle. Falçata getireceğim. Bu arada, paketleri video çekerek açsak?"
-"Olur. Şey, Sungjae, bana tarihi söyler misin?"
-"13 Ocak 2016. Sen komaya 26 Mart 2015 tarihinde girdin."
-"Nasıl oldu peki?"
-"Seni okul bahçesinde görmüşler. Bize haber verdiler. Okulun çatısından düşmüşsün."
-"Kim yapmış?"
-"Hatırlamıyor musun?"
-"Hayır. Başka şeyler hatırlıyorum. Ama hiç birini yaşamadım galiba."
-"Nasıl yani?"
-"Neyse boşver. Hadi şunları açalım."
-"Tamam."
Sung Jae falçata ve kamerayı getirdiğinde hemen videoyu başlatıp paketleri açmaya başladık. Her paketten ayrı ayrı güzel şeyler çıkıyordu. Bir sürü giysi yollamışlardı. Bunların hepsini denemeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIDDEN 2 | Jeon Jungkook
Hayran KurguHidden kitabının 2.sezonudur. -"Sen cidden delirmişsin Reika. Sen yalnızca okuldan bir arkadaşımsın. 2 günlük." -"Ama nasıl olur? Arkadaşınla beraber beni aradınız hep. Hatırlamıyor musun?! Adı Sehun'du." -"Ne saçmalıyorsun? Onu nereden tanıyorsun?"...