3 gün. 3 bölüm. Hepsi ard arda! Huhuhu! :D:DD:dD:
Yeni hikayem "Nothing Feels Like You"a bakarsanız çok mutlu olurum. ♥
Tamam. Bu bölümde ağlamak yok. Yani en azından şarkı duygusallığı biraz alacak gibi. sdfghjk
Bölüm şarkısı "Nicki Minaj & Lil Wayne - High School." Multimedia'da bulabilirsiniz.
İthaf; MateistZombir'e gidiyor.
İyi okumalar ♥
Bölüm 34. "Köpek gibi yaşamak."
"Daha iyi misin?" diye sordu elindeki kahveyi bana uzatırken. Cevap vermeden kahve kupasını alıp büyük bir yudum aldım. İstediğim gibi, acı yapmıştı.
"Sana zahmet verdiysem özür dilerim." dedim gözümü ovuşturup. Rimelim elime bulaşınca kahveyi komidine bırakıp çantamdan ıslak mendil çıkardım. "Ne zahmeti." dedi dizimi okşarken. "Hem annemler yok. Bende sıkılıyordum. İyi oldu bana gelmen." Mendili komidinin üstüne koyup kahveyi elime aldım. "Duş almak ister misin? İyi gelir." Hannah'a baktım. Gözleri şevkatle bakıyordu. "Bana öyle bakma." dedim gözlerimi kaçırırken. "Şevkate ihtiyacım yok benim." Beni evine alıp, acımı paylaşan yakın arkadaşıma bu kadar kaba olmamam gerekiyordu aslında.
"Pekala. Sen bilirsin." dedi yavaşça. "Biraz yalnız kalman gerekiyor sanırım. Ben aşağıda olacağım. Duşa girmek istersen iç çamaşırlarının ve pijamaların nerede olduğunu biliyorsun." Uzanıp alnıma uzun bir öpücük bıraktı.
Hannah kapıyı yavaşça çekip çıktığında, aklıma Zayn'in de beni böyle uzun uzun öptüğü geldi.
Gözlerini kapatırdı öpmeden önce. Sonra dudaklarını öne uzatır, yavaşça bana yaklaşır, alnıma bastırırdı dudaklarını. Güneşten bile sıcak dudakları kendimi huzurun, güvenin kollarında hissetmemi sağlardı.
Anneme babama nasıl aşık olduğunu sorduğumda bana "Eğer bir insanın kollarında kendini güvenli hissediyorsan, aşıksındır." demişti. Eklemişti de. "Eğer biri sana kollarında güvende hissettiriyorsa, o da sana aşıktır."
Kahve kupasını komidine koyup ellerimle yüzümü kapattım. Göz yaşı pınarlarımın bir an önce kurumasını istiyordum çünkü bu kadar ağlamak acı vermeye başlamıştı. Kendime geldiğimi hissedince gözlerimi ovuşturup yataktan kalktım. Çekmecelere uzanıp iç çamaşırı ve dolaptan rastgele bir pijama alıp odadaki banyoya girdim.
Ilık su üzerimden beton zemine akarkan gözlerimden de yaşlar süzülüyordu. Bunun beni bu kadar yıkacağını düşünemezdim. Şampuanların olduğu tarafa yöneldim. Çilekli, çikolatalı, vanilyalı. Saçları ve duş jeli çikolata kokardı. Ve benim çilek kokuma da bayılırdı. Vanilyalı olan şampuana uzandım. O'nu hatırlatacak hiç bir şey yapmak istemiyordum.
Parmak uçlarım buruş buruş olana kadar suyun altında kaldıktan sonra dışarı çıktım. İçerisi dumanla kaplanmıştı. Üzerimi hızlıca giyinip saçlarımı havluya sardım. Aynanın karşısına geçtim. Derin bir nefes alıp buğusunu elimle silip yüzüme baktım.
Gözlerim kıpkırmızı olmuştu, ve şişmişti. Sanki saatler içerisinde 10 yaş yaşlanmıştım.
Elie tarağı alıp önce banyodan, sonra da odadan çıktım. Hannah salonda yoktu. Mutfağa girdiğimde sandalyede oturmuş, televizyon izlediğini gördüm. Önüne çöküp arkamı döndüm ve tarağı uzattım. Saçlarımı havludan kurtarıp yavaş yavaş taramaya başladı.
Açık olan televizyonda magazin programı vardı. Sıradaki haberle kafamı kaldırıp ekrana baktım. Belki bu kafamın dağılmasını, başka insanların hayatlarına dalmak, kendi acımı unutmamı sağlayabilirdi.
İlk olarak ekrana, Demi çıktı. Dünya Turnesi için önemli şehirlerdeki tarihleri söylediler. Ekrana değişik videolardan kırpılmış görüntüleri gelince Hannah bacağıyla beni dürttü. "Seninki çıktı." Gülümsedim.
Diğer bir habere geçtiğinde spiker konuşmaya başladı.
Ünlü iş adamları Yaser Malik'in oğlu Zayn Malik ve Alexander Edwards'ın kızı Perrie Edwards, ani bir şekilde evlenme kararı aldılar.
Hannah kumandaya telaşla uzandı ama onu durdurdum. Ekrana Zayn'in ve hemen yanına da Perrie'nin bir resmi geldi.
Yakışıklı Malik ve Güzel Edwards'ın bu ani kararı ne için verildiği bilinmiyor ama sanırız ki çift eski günler üzerine birleşme kararı aldılar. Bilindiği üzere yaklaşık bir sene önce ikili, uzun bir ilişki yaşamıştı. Programımız adına, çifte mutluluklar diliyoruz. Şimdi kısa bir ara.
Reklamların sesi duyulunca Hannah televizyonu kapattı. Ne demiştim az önce? "başka insanların hayatlarına dalmak, kendi acımı unutmamı sağlayabilirdi." Başka insanların hayatlarına dalmak, kesinlikle acınızı unutturmaz.
Yine ağlamaya başladım ama bu sefer durdurmak istemedim. Hıçkırıklarım büyüdü ve sonunda çığlığa ulaştı. Elime geçen masanın üzerindeki sürahiyi yere attım. Gürültü ile kırıldı ve cam parçaları ile birlikte su da yere saçıldı. Elime ne geldiyse yere atmaya başladım. Hannah beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama pek mümkün olduğu söylenemezdi.
Sinir krizi geçiriyordum.
Zayn.
Bir kaç tıklanma sesi duydum. Gözlerimi araladığımda cama vuran Liam ile karşılaşmayı beklediğim söylenmezdi. Sırtımı gerip kapıyı açtım ve arabadan indim.
"Ne işin var senin burada?" dedi Liam şaşkınlıkla bana bakarken. "Arabell." dedim ve ardından yutkundum. "Öğrendi." Bir süre bir şey demedi. "Sen mi söyledin?" Kafamı iki yana salladım. "Hayır. Perrie'den öğrendi. Sen niye geldin?" "Hannah'a bakmaya." dedi. Ve ardından içeriden çığlık sesleri gelmeye başladı. Bir şeylerin kırılma sesleri de ona eşlik edince korkuyla Liam'a baktım.
"Arabell."
Aynı anda mutfak olduğunu tahmin ettiğimiz cam kapıya doğru koşmaya başladık. Bacaklarımda güç yok gibiydi. Liam çoktan benden önce varmıştı bile. Perdeyi çekti.
Gördüğüm görüntü içimin yanmasına neden oldu.
Eline ne geçtiyse yere atıyor, çığlık atıyor, bir yandan da ağlıyordu. Aklıma gelen yöntemle, içeri daldım. Hannah'ın bakışları 'neden geldin?' barındırırken Liam korkuyla ve şaşkınlıkla bakıyordu. Arabell beni gördü ve hareketleri yavaşladı. Kollarımı iki yana açtım. "Vur bana!" Kükredim resmen. "Hadi vur bana!"
Harry, bir keresinde sinir krizi geçirdiğinde ona bana vurması için bağırmıştım. Bu insanın rahatlamasını sağlıyordu.
Ama tahmin ettiğim gibi olmadı. Bana vurmadı. Yaşlı gözleri ile bana yaklaştı. Gözlerimin içine baktı. "Biliyor musun?" dedi. Birbirimize çok yakındık. "Senin için geçirdiğim bütün bu krizler, ağlamam." Başını iki yana salladı. "Hiçbirine değmezsin." Sonra devam etti. "Ve biliyor musun? Sende gurur yok. Sana git dediğim halde hala köpek gibi kapımdasın." Parmağını havaya kaldırıp 'bekle' işareti yaptı. "Ya da dur. Belki de senin tarzın budur? Köpek gibi yaşamak." Gözlerimin dolduğunu gören Liam Arabell'i omzundan tutup geriye çekti. "Yeter bu kadar. Zayn. Dışarı." Geriye dönme ihtiyacı hissetmeden dışarı fırlayıp arabanın yanına geldim. Bana söyledikleri çok ağırdı. Onun yerine vursa, bu kadar acımazdı canım herhalde.
"Hadi, git artık." dedi Liam. "Sakinleştiği zaman gelirsin. O zaman dinleyecektir seni emin ol." Sırtımı sıvazladı. Liam'a sarıldım. Dudağımı ısırdım. O'nu böyle görmek fazla ağırdı. "Bu kadar duygusallık yeter." dedi benden ayrılırken. "Şimdi git ve dinlen. Hadi." Kalçama vurdu. Liam'ın en zor anlarda gelip beni sakinleştirmesi çok hoşuma gidiyordu.
"Teşekkür ederim." dedim yavaşça. "Lafı bile olmaz." dedikten sonra kendimi arabaya attım. Koltuğu eski haline getirip arabayı çalıştırdım. Vitesi boştan değiştirip el frenini çekip yola çıktım. Arabell'in bu gün ki hali gözümün önünden asla gitmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never Been Hurt
Fanfiction"Evet, O'ydu. Bütün kadınların aşık olduğu adam! Benimle çılgınlar gibi dans etmişti. Ben kendimi onun kollarına bırakmış ve ben mi yoksa bütün dünya mı dönerken her şeyi unutmuştum. Kim olduğumu, nerede olduğumu, neler olduğunu.. Biri omzuma dokunm...