Bölüm şarkısı "Westlife - My Love." Bununla okunması şiddetle önerilir.
Buyrun ikinci partımız. Oylar ve yorumları unutmayalım Hemsvatos! *-*
İyi okumalar. ♥
İthafı Aycan'a veresim geldi. sdfghj Seni seviyore beybisi . ^^
Bölüm 40 Part 2. "Kalbim seni reddemiyor."
Arabell.
Laf soktuğumu, canının yandığını düşünürken kolumdan tutup beni kendine çekti. Tekrar. "Yapma." dedi dişleri arasında. "Sen bu kadar kötü biri değilsin. Kötü olmaya çalışma." Güldüm. "Belki kötü olursam, birilerini kırarsam daha iyi olur ha?" Kolumdaki elini iyice sıktı. Ağrımaya başlıyordu. "Ne bok değişecek? Söyle bana." Gözleri ateş saçıyordu. "Seni seviyorum işte. Deli gibi. Anlamak istemiyor musun, beynin mi basmıyor?" Bana gerizekalı mı diyordu o şuan?
"Amacından sapıyorsun." dedim. "Beni Liam'a götürecektin. Unuttun mu?" Sırıttı. "Aklımı başımdan alıyorsun güzelim, üzgünüm." Beklenmedik bir şekilde hızlıca dudağını dudağıma bastırdı. "Ve ben o öpücüğü her türlü alırım." Yanımdan geçip koltuğuna oturdu.
Şehre geldiğimizde o kasvetli havadan kurtulduğumuza sevinmiştim. Bana yaklaşıp aylar sonra o kadar yakınımda durduğunda nefes almak epey güçtü. Kalbim boğazımda atıyordu sanki. Kokusu buram buram burnuma geliyor ve beni ele geçiriyor gibiydi. Kendime nasıl engel oldum, bilmiyorum.
"Geldik."
Sesi düşüncelerimden arınmama sebep oldu. Çantamı omzuma asıp arabadan indim. Benimle birlikte O da indi. Yüksek bir apartmandı. Liam'da diğerleri gibi müstakil evi tercih eder sanıyordum. "Sen gelecek misin?" dedim Zayn'e dönüp. "İçeri kadar geleyim, ama yukarı çıkmam. Şirkete gitmem lazım." Arabayı kapatıp apartmana doğru adımladı. Bende peşinden gittim.
Zile basmadan bir kaç tuşa bastı ve kapı garip bir sesle açıldı. Bu gün üstü fazla sadeydi. Beyaz yakasız tişört, siyah dar bir pantolon ve siyah botlar. Görüntü sadeydi ama saçları görüntüye ayrı bir asillik katıyordu.
Asansörü çağırdı. "Kaçıncı katta oturuyor?" dedim. "Dokuz." diye kestirip attı. Beyaz telefonunu çıkarıp ekrana baktı, sonra tekrar cebine koydu. Asansör zemin kata geldiğini belli eden ince bir zil sesi çıkardı. Kapıyı benim için açtı. "Buyrun." İçeriye baktım.
Hayır..
"Binsene Arabell." dedi. "Yapamam." dedim kısık bir sesle. Kaşlarını çattı. "Neden?" Asansörün kabinine bir kez daha baktım. "Zayn burası çok dar. Ve bende klostrofobi var." "Ah." dedi yavaşça. "Beraber binelim o zaman?" dedi elini uzatıp. "Çok çabuk bitecek. Gel hadi korkma." Kabine bindi. Elini tedirginlikle tuttum ve beni içeri çekti. Sayıların olduğu kısımdan dokuza bastı. Beni kendine çekti ve başını göğsüne yaslamamı sağladı. Kayar gri kapılar yavaşça kapandılar.
"Bak ikiye geldik bile." dedi elimi sıkarken. "Bitecek. Az kaldı. Az sonra evdesin bebeğim." Sesi inanılmaz derecede rahatlatıyordu ama gerilerden gelen bir nefes darlığı kendini belli etmeye başlamıştı. Derin derin nefesler alıp kat göstergesine baktım.
5.
"Shh. Geçti bile. Sakin ol." Saçlarımı okşamaya başladı. Kokusunu içime çektim.
7.
Az kaldı. Bitecek. Derin nefesler almam gerek. Yapmam gereken bu.
8.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never Been Hurt
Fanfiction"Evet, O'ydu. Bütün kadınların aşık olduğu adam! Benimle çılgınlar gibi dans etmişti. Ben kendimi onun kollarına bırakmış ve ben mi yoksa bütün dünya mı dönerken her şeyi unutmuştum. Kim olduğumu, nerede olduğumu, neler olduğunu.. Biri omzuma dokunm...