Bölüm şarkısı "The Wanted - I Found You"Yorumlarınıza cevap vermediğim, onları görmediğim anlamına gelmez! Çok tatlısınız! ^-^
Sizi seviyorum, Hemsvatos! ♥
Bölüm 55. "Bende seni seviyorum, bebeğim!"
Kollarımı iki yana açarak gerildim. Aylar sonra ilk defa bu kadar huzurlu bir uyku çekmiştim. Sağ tarafıma döndüğümde yüz üstü yatan ve dudakları hafif aralık Zayn'i gördüm. Saçları dağılmış, alnına dökülmüştü. Oldukça masum ve bir o kadar da saf görünüyordu.
Dirseğimi yastığa dayayıp, elimle başıma destek verdim. Sol elimi alnına atıp saçlarını geriye çektim ve alnına eğilip yumuşak bir öpücük kondurdum. "Çok güzelsin." diye fısıldadım. "Aklımı başımdan alıyorsun ve sana karşı koyamıyorum." İç çektim. "Bana ne yaptın böyle?"
"Sen bana ne yaptıysan, onu." Sırıtarak gözlerini açtı. "Numaracı." dedim ve sinirle sırtımı O'na döndüm. Çok geçmeden elini belime atıp bana yaklaştı. Sırtım göğsüm ile buluşunca nefesini kulağımda hissettim. "Sana tekrar sahip olma hakkım var mı acaba?" Gülümseyip O'na döndüm. Yüzlerimiz çok yakındı. "Bunu çoktan yaptığını sanıyordum." Burnunu burnuma sürttü. "Sana doyamadığımı biliyorsun, Arabell." Elini yanağıma atıp okşamaya başladı. "Kalkalım hadi. Acıktım." Doğrulacakken beni engelledi.
"Üzgünüm bebeğim, kahvaltı biraz bekleyecek." Dudaklarını dudaklarımla birleştirdiğinde, O'na karşı koyamayacağımı biliyordum.
***
"Fazla zorladım sanırım." dedi halime gülerken. Arabadan yavaşça indim. Benzin almak için benzinliğe gelmiştik. Cevap vermeden yavaşça markete doğru ilerledim. Zayn'in çok zorladığı falan yoktu. O'na sabah sabah bu işin olmayacağını söylesem de tabii ki de kazanan taraf o oldu. Kendimi fazla kastım, o kadar.
Reyonların arasından geçerken yanıma geldi. Beremi düzeltirken "Harikaydın." diye fısıldadı. Pis sapık.
İnsanların bizi tanımaması için bere ve gözlük takmıştık. Ne de olsa şu an bütün magazin bizi konuşuyordu. Bir kaç çeşit çikolatayı elime alıp kasaya yöneldim. Zayn elini ceketinin cebine attı, pantolonunu yokladı ve sonra bana döndü. "Cüzdanım evde kalmış." "Bana bırak." dedim ve cüzdanımdan kredi kartını çıkarıp kasiyere uzattım. Cihaza kartı soktuktan bir süre sonra bana döndü. "Üzgünüm efendim. Bu kart kullanıma kapanmış. Başka var mı?" Kaşlarımı çatarken diğerini uzattım. Onada aynı işlemleri yaptıktan sonra bana baktı. "Bu da kapanmış."
Babam.
"Nakit vereyim." dedim ve kasiyerin söylediği miktarı kadar nakit parayı uzattım. Çikolataları poşete koydu. Marketten çıkıp arabaya giderken Zayn hiç konuşmuyordu. Arabaya binince görevli pompayı kapaktan çekti. Onunda parasını nakit ödedikten sonra Zayn arabayı çalıştırdı. "Ara--" "Babam." dedim sinirle.
"Her zaman, insanları neresinden vuracağını çok iyi bilir."
Yazarın ağzından.
Jason, o sabah uyandığında her şey çok daha başkaydı. Kız kardeşi, evden kaçmıştı. Güzel bir düğün darma duman olmuştu ve içinde şu ana kadar hiç hissetmediği bir nefret vardı.
Telefonunu eline aldı. Üstünü giyinmişti. Evin ebeveynleri henüz uyuyorlardı. Numarayı çevirdi ve kulağına götürdü. "Donyia, atacağım adrese gel." Başka hiç bir şey demeden telefonu kapattı ve mesaj bölümüne girdi.
Arabaya bindiğinde, içindeki öfkeyi dindirmek için hiç bir çabada bulunmadı. Zayn, O'nun kardeşi gibiydi. Arabell'de Zayn'in kardeşi sayılırdı ve şimdi onlar, kaçmışlardı.
"Siz onları kardeş diye görürken onlar sizden gizli aşk yaşıyorlardı."
Gözlerini kapatıp başını iki yana salladı. Onlar genç, dedi iç sesi. Sen nasıl birilerine aşık olabiliyorsan, onlarda olabiliyorlar ve kader birlikte olmaları için onları seçti. Ama yinede bunu kabul edemiyordu.
Kafenin önüne geldi ve derin bir nefes alıp arabadan indi. Doniya'nın bir suçu yoktu. O yüzden ona düzgün davranacaktı. En azından deneyecekti.
Girişe yakın bir masa seçti. Kendine verdiği sözleri hatırlatıp duruyordu. Sinirlenmek yok.İnsan gibi konuşacaksın.
"Seni dinliyorum." Karşısındaki sandalye geriye çekilde Doniya oturdu. "Merhaba." dedi Jason yavaşça. İç sesinin kötü tarafı, kız kardeşini kaçıran adamın ailesine iyi davranmamasını söylerken dürtülerine engel oldu. "Dinliyorum." dedi Doniya ve Jason'a bakmaya başladı. "Biliyor muydun?" dedi. Direkt olaya giriş yapmıştı. Zira başka konuşacak bir konuları yoktu. "Neyi?" "Bizden gizli ilişki yaşadıklarını." Doniya gözlerini kaçırdı ve parmaklarıyla oynmaya başladı. "Biliyordun." diye mırıldandı Jason. Sinirine hakim olmayacağını hissediyordu.
"Neden söylemedin?" Doniya kaşlarını çattı. "Neden mi?" Masaya eğildi. "Bunun cevabı oldukça açık görünüyor bence." Jason gözlerini eline çevirdi. "Korkuyorlardı. Sen her fırsatta onlara kardeş olduklarını söylerken, onlar biraz daha zorlanıyorlardı." Geriye yaslandı. "Üzgünüm, Jason. Eğer burada suçlu biri varsa o da sensin." "Ben mi?" dedi Jasın yüksek sesle. Doniya etrafa uyarıcı bakışlar attı. Jason konuşurken daha küçük harfler kullanmayı seçti. "Suçlu neden ben oluyor muşum?" "Biri kız, biri erkek. Birbirlerine son derece yakışan ve çok sık bir araya gelen." diye tısladı Doniya. "Birbirlerine aşık olmalarını, bir şeyler hissedeceklerini tahmin etmeliydin."
"Saçmalık." dedi Jason. "Pekala, empati kuralım o zaman." dedi Doniya. "Hannah, Arabell'in kız kardeşi saylır değil mi? Ve doğal olarak seninde." Başıyla onayladı yavaşça. "Günün birinde Hannah'a aşık olsaydın, Arabell senin arkanda, sana destek çıkardı." Doniya çantasını eline alıp sandalyesini gürültüyle geriye itti ve ayağa kalktı.
"Çünkü, o senin gibi geri kafalı değil."
Arabell.
"Bu ne--"
"Sus Zayn. Sus. Shh. Sus." "Tamam be." diye mırıldandı ani tepkim üzerine. Ceketini çıkarıp vestiyere astı ve salona ilerledi. Çantamı vestiyere fırlattım ve ceketimden kurtuldum.
Salona girdiğimde koltuğa oturmuş, bacak bacak üstüne atmıştı. "Planının ne olduğu gayet açık." Bir o yana bir bu yana gidiyordum. Zayn'in gözü, tenis izleyicileri gibi bir o yana bir bu yana benimle birlikte gidiyordu. Sinirliydim. "Beni beş parasız bırakıp yanına, eve dönmemi sağlayacak." "Ama bu seni yıldırır mı?" dedi Zayn cesaret verircesine. "Tabii ki de hayır!" diye cırladım elimi iki yana açıp. "Niyetimin ciddi olduğunu anlamadılarsa, bunu onlara anlatmaktan çekinmem." Önünden geçerken gülerek belime yapıştı ve beni kucağına çekti. "Biraz sakin olur musun?" dedikten sonra yanağımı uzun uzun öptü. Kollarımı beline yandan doladım ve başımı boyun girintisine yasladım. "Olamıyorum." dedim yavaşça. Güldü. "Bence sakinleştin bile." Kollarını etrafıma sardı.
"Bize istediklerini yapabilirler. Sen bana böyle sarıldıkça, ben seni böyle kavradıkça hiç bir şey olmaz." Çenesini öptüm. "Paranı mı kestiler? Unutmasınlar ki burada yıllarca çalışıp para biriktirmiş biri var." Başını eğip bana baktı. "Yolumuza istedikleri kadar engel koyabilirler. Elimi tutarsan, elini tutarsam atlamayacağımız engel yok." Gülümseyip yanağını öptüm.
"Bence bu kadar romantizm yeter." dedi gülerken. "Acıktım." Büyük bir kahkaha attım. "Bu sefer yemekler benden." Kucağından kalkıp mutfağa ilerlemeye başladım. "Zehirlenmeyelim?" Yanından geçtiğim koltuğun üstündeki yastığı O'na attığımda tiz kahkahasını duydum.
"İt herif!"
"Bende seni seviyorum bebeğim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never Been Hurt
Fanfiction"Evet, O'ydu. Bütün kadınların aşık olduğu adam! Benimle çılgınlar gibi dans etmişti. Ben kendimi onun kollarına bırakmış ve ben mi yoksa bütün dünya mı dönerken her şeyi unutmuştum. Kim olduğumu, nerede olduğumu, neler olduğunu.. Biri omzuma dokunm...