Episode 24. "Is somebody to you."

17.5K 601 66
                                    

#ZarabellFeels'li bir bölüm. sdfegtyh

ithaf: @zeynaMalik

İyi okumalar.  

Bölüm 24. "Sana göre biri."

"Zayn." diye mırıldandım. "Hmm?" mırıltıma karşılık mırıldanarak cevap verdi. Dizine koyduğum başımı kaldırdım. 

"Bana araba sürmeyi öğretsene." Bıkkınlıkla bir nefes verdi. "Arabell." Yatakta zıplamaya başladım. "Lütfen." "Ehliyetin yok mu?" Tepinmeyi kestim. "Var, yaşım girdiğinde almıştım." Kaşlarını çattı. "O halde araba kullanmayı biliyor olman gerekiyor?" Başımı iki yana salladım. "Torpille geçmiştim." "Zor bir şey biliyorsun değil mi?" Omuz silktim. "Olsun. Hem ben çabuk öğrenirim. Hemen kapacağımda--" Sözümü kesip beni belimden tuttu ve sırtımı yatakla buluşturup üstüme çıktı. Dudaklarını nazikçe burnuma bastırdı. 

"Bir şartla." dedi yüzü yüzüme oldukça yakınken. Konuşurken nefesi dudaklarıma vuruyordu. "Neymiş?" dedim keyifle ellerimi saçlarına atarken. "Kucağımda oturacaksın." Kaşlarımı çattım. "Teknik olarak benim şoför koltuğunda oturmam gerekmiyor mu?" Sırıttı. "Ben direksiyonda olacağım, sende kucağımda." "Zayn, saçmalama. Olur mu öyle?" Güldü. "Olur tabii. Babam da bana böyle öğretmişti." Yaser ve Zayn'i kucak kucağa düşününce kahkahama engel olamadım. 

Dudaklarını dudaklarıma bastırıp üzerimden çekildi. "Hadi, ileride boş ve düz bir arsa var. Orada çalışabiliriz." Elini uzatıp yataktan kalkmama yardım etti.

Hannah ve Liam aşağıda oyun salonunda langırt oynamaya karar vermişlerdi. Zayn dar kotunun içinden telefonun çıkarıp Liam'a bizim aşağıda olacağımızı söyledi.

Otelin çıkış kapısına geldiğimizde görevli Zayn'in yanına gelip "Arabayı getirelim mi?" diye sordu. "Hayır, gerek yok. Anahtarı bana vermeniz yeterli." dedi. Görevli Zayn'e anahtarı uzattı ve Zayn peşindeki ben ile otoparka ilerledi. 

Geldiği yer oldukça geniş ve düz bir arsaydı. Daha doğrusu bana göre arsa değil, pist gibi bir yerdi. Teker altında ezilen taşların sesini duymamızı sağladı ve arabayı yavaşlatıp kenar olduğunu düşündüğüm bir yere geldi. Kendi koltuğunu epey geriye aldı ve bana döndü. "Buyrun prenses." Kucağı bana açık davet gibi görünsede tereddüt ettim. "Arabell, yemeyeceğim. Hadi." Kapıyı açıp arabadan indim ve Zayn'in kapısını açtım. Bir bacağını açıp içeri girmemi sağladı. 

Bu koltuğa ikimizin nasıl sığdığını düşünmeye kafa yorarken kapıyı kapattı ve anahtarı kontaktan çekip bana uzattı. "Çalıştır bakalım. Biliyorsun değil mi?" Dışarıdan gerizekalı falan mı görünüyordum acaba? "Zayn, arkamdasın o yüzden yerinde olsam konuşmalarına dikkat ederdim." Kahkahası arabayı inletti. "Tamam, hadi çalıştır." Anahtarı kontağa soktum ve bir kere çevirdim. "Bak, ilk çevirmen camların açılmasını sağlar." İkinci çevirişimde araba içindeki aydınlatmaların ışığı yandı. "Bu da elektronik aksam ve aydınlatmaları açar." dedi. Üçüncü kez çevirdim, bu sefer hız göstergelerinin ışığı yandı ama hemen söndü. Dördüncü çevirişimde o büyük motorun sesi kulaklarıma doldu. "Eh, ilk adım güzel." Alayla söylediği bu cümle üzerine dirseğimi karnına geçirdim. İnleyerek güldü. "Konuşmalarına dikkat et demiştim."

"Ayağımızın altında 3 adet pedal var görüyorsun değil mi?" Başımla onayladım. "Güzel, bunlar soldan sağa doğru debriaj, fren ve gaz pedalları." Dediklerini aklımda tutmaya çalıştım. Soldan sağa. Debriaj, fren ve gaz. 

"Şimdi, sol ayağı sol ayağımın üstüne koy." Yavaşça üzerine koydum. Ayağını kaldırıp debriaj pedalına koydu. "Sağ ayağını da sağ ayağıma. İşte böyle. Sağ ayağımızı fren ve gaz pedalları için kullanacağız." Devam etti. "Şimdi Arabell, sol ayağınla debriaja sonuna kadar basman gerek. Ayağımın acıyacağını düşünme bas." Öyle bir düşüncem de yoktu zaten.

Never Been HurtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin