Sanırım buraların en iyi okuyucularına sahibim ben. :3 ♥
Bölüm şarkısı: Britney Spears - Criminal. (Multimedia)
Bölüm 20. "Prenses ve Prens."
"Peçete ister misin?"
Elimi lavaboya dayamış sakinleşmeyi beklerken, Doniya'nın sesini duydum. Başımı kaldırdım. Elindeki peçete ile bana bakıyordu. "Teşekkür ederim." Peçeteyi alıp akan rimelimi sildim.
"O'na yalan söyledin değil mi?" Doniya'nın sesiyle hareketlerim yavaşladı. Ona baktım. "Nereden biliyorsun? Sana anlattı mı?" Kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Hayır, tahmin ettim." Çantasını karıştırıp rimelini bana uzattı. "Eğer biri Zayn'e yalan söylerse, bu O'nu ciddi anlamda üzer."
Cevap vermeden Doniya'nın uzattığı rimeli alıp sürmeye başladım. İşim bittiğinde çubuğu kutusuna sokup geri verdim. "Teşekkür ederim." "Rica ederim."
Kapıdan çıkıp gidecekken ona seslendim. "Doniya?" Bana döndü. "Sende bana kızgın ve küs değilsin değil mi?" Dudağım titredi. Hayır, şimdi olmaz. Eve gidince istediğin kadar zırla ama şimdi olmaz.
"Hayır." dedi yumuşacık bir sesle ve ardından yanıma gelip beni kolları arasına aldı. Hemen sarıldım. "Biliyorum ki zor durumda kalmasaydın böyle bir şey yapmazdın." "Beni affetmeyecek." dedim ve dudağımı ısırdım. Ağlamamam gerek.
Sırtımı sıvazladı. "Merak etme. Küsken çok sinirli görünür ama emin ol az önce sana yaptığı hareket için içi içini yiyor. Affedecektir." Doniya'dan ayrıldım. "Teşekkür ederim." dedim onu öperken. Popoma vurdu. "Hadi güzel bayan. Acıktım."
Gülüşerek içeri geçtik. Lou kucağındaki sarışın kız çocuğuyla bizimkilerin yanında duruyordu. "Lou, sende gelsene." Lou gülümsedi. "Ah, teşekkür ederim. Biz kızımla yemiştik zaten." Lou'ya yaklaşıp kucağındaki kızın yanaklarını okşadım. "Bu senin kızın mı?" "Evet." dedi gülerek. "Tanrım. Çok tatlı. Adı ne?" "Lux." dedi Harry masanın diğer ucundan. Lux kollarını bana uzatarak kucağıma gelmek istediğini belli etti. Onu kucağıma aldım.
Yanağını yanağıma yasladı. "Çok tatlılar!" dedi annem ellerini çırparken. Lux annemin bu halini görünce o da ellerini çırptı. Güldüm. Lux, yanaklarımı küçük ellerinin arasına aldı.
"Dudağını büzerek öne uzat."
Konuşana kadar yanıma geldiğini fark etmemiştim. Başımı kaldırıp zümrüt yeşili gözlerine baktım. "Kötü bir şey yapmayacak değil mi?" Harry güldü. "Hayır, uzat hadi." Dudağımı büzdüm ve öne doğru uzattım. Lux'da aynı şeyi yaptı ve beni dudaklarımdan öptü.
"Aww!" Gülüşme sesleri arasında bu tatlılık nidam kayboldu. Harry Lux'un yanağını sertçe sıktı ve Lux tiz bir çığlık atıp Harry'nin eline vurdu. Güldüm.
Kafamı çevirip Zayn'in oturduğu yere baktım. Elini çenesine dayamış, gülümseyerek bana bakıyordu. Gözlerimiz buluşunca yüzündeki o çok sevdiğim gülümsemesi kayboldu ve hemen ciddileşti.
"Artık yemeğe mi geçsek?" Babamın kibar uyarısı onun bu vıcık ortamdan sıkıldığını gösteriyordu. Lou, kızını kucağımdan aldı ve arka tarafa giderken bize seslendi. "Size afiyet olsun!"
**
"Arabell."
Kafamı kaldırıp sesin geldiği yöne baktım. Liam bana bakıyordu. "Konuşacaktık." "Ah, evet." Sandalyemden kalktım. Yemek çoktan bitmiş, herkes kendi arasında konuşuyordu. Lux annellerle, babalarda kendi aralarında bir konuşmaya dalmıştı. Doniya Louis ile konuşuyor, Zayn bir dizine Safaa'yı oturtmuş telefonuyla oynamasına izin verirken diğer dizine oturmuş olan Walihya'yı büyük bir dikkatle dinliyordu. Ah, Harry ve Niall. Onlarda Lux'u delirtmek ile meşgüllerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never Been Hurt
Fanfictie"Evet, O'ydu. Bütün kadınların aşık olduğu adam! Benimle çılgınlar gibi dans etmişti. Ben kendimi onun kollarına bırakmış ve ben mi yoksa bütün dünya mı dönerken her şeyi unutmuştum. Kim olduğumu, nerede olduğumu, neler olduğunu.. Biri omzuma dokunm...