-3-

26.8K 2K 89
                                    

Mahmur uyandı Çiçek, tanımadığı bir evin duvarları arasında kimsesizliğe sarılır gibi üşüyen bedenini ısıtmak için kollarını birbirine sardı. Uyuyanın üzerine kar yağar, derdi annesi. Söylediği gibi de olmuştu, öyle ki tipide kalmış gibiydi. Isınmak için yapmayacağı bir şeyi yapacak kendini uzandığı yatağın içine atacaktı ki hatırladı. Bu yatak yabancı bir kadının anılarına aitti. Zıpkın gibi dimdik kalktı ayağa, sağına soluna bakındı. Odanın içinden açılan kapıya yöneldi, tahmin ettiği gibi bir banyo vardı orada. Yıkanmak isterdi rahatlamak için ancak bir aşırılık yapmaktan çekiniyordu. Evdeki herkes o kadar aksiydi ki gözlerine batmak istemiyordu. İçeri girip elini yüzünü yıkarken aynadaki aksine baktı. Yirmi üç değil de elli üç yaşında bir kadını izliyormuş gibi hissetti. Dökülüyordu her uzvu, yıpranmışlığı gün gibi açıktı. Yaşadıklarını herkesin yüzüne vuruyor olmalıydı bu haliyle. Ya da kimsenin bir başkasının yaşadıkları ile de haliyle de ilgilenmişliği yoktu.

"Gelin Hanım?"

Yabancı bir sesle yüzünü bile kurulamadan çıktı banyodan. Bakıcı kadın... Neydi adı hatırlayamadı. Kadın bir ona bir de yerdeki valize bakıyordu.

"Eşyaları yerleştirmenize yardım etmemi ister misiniz?"

Başını iki yana salladı.

"Akşam yemeği için salona bekliyorlar sizi."

"Gidelim!"

Yanlış bir şey söylediğini düşündürecek bir dikkatle bakıyordu yüzüne kadın.

"Ne oldu?" diye sormak zorunda kaldı Çiçek.

"Üzerinizdekiler buruşmuş."

Nikâh için giydiği elbiseye göz ucuyla baktı Çiçek. Tek düzgün giysisi buydu ve yorgunluktan onlarla uyuma gafletine düşmüştü.

"İsterseniz sizin için giyeceklerinizi ütüleyebilirim."

"Ben ütülerim siz bana gösterin ütünün yerini."

"Bodrum katta çamaşır odasında ütü, siz verin çantanızdan."

Orada daha iyisi, hatta pek iyisi yok, diyemedi Çiçek.

"Öyleyse böyle ineyim."

"Ama gelin hanım..."

"Bana Çiçek diyebilirsiniz, benden yaşça büyüksünüz."

"Olmaz, rahat edemem ben."

"Ben de hanım derseniz edemem."

"Peki, Çiçek Gelin diyeyim o zaman olur mu?" yumuşacık bir tebessüm gördü Çiçek kadının yüzünde. İyi hissetti ilk kez, gülümseyebilen insanlar görebileceğini ummayı bıraktığı şu evde.

"Memnun olurum."

"Bu şekilde inerseniz Aliye Hanım laf eder. Kılığa kıyafete çok önem verir."

"Anladım," sıkıntıyla dizlerinin üzerine çöktü Çiçek. Ufak valizin fermuarını açtı ve içinden en uygununu arar gibi bakınırken Zekiye de yardım için eğildi yanına. Fakat kadın eski püskü giysileri görünce durakladı. Erhan Başkan karısına bir alışveriş yapıp da yanına yakışır giydirememiş miydi yani?

"Nasıl yapsak?"derken Çiçek'in gözlerinin içine baktı kadın. Haddini aşmak da istemiyordu ama kızcağızın düşkün bir aileden geldiği her halinden belliydi.

"Kıyafetlerim Almanya'da kaldı," diye mırıldandı Çiçek. Yalan değildi. Çantasındakiler Özgül'ün giymediklerinden birkaç tanesiydi.

"Anladım. Size Meltem'in gardırobundan bu akşamlık bir şeyler getirebilirim. Merak etmeyin aramızda kalır."

Çiçek GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin