Jimin cenaze töreninden sonra yalnız kalmamak için cafeden arkadaşı hoseokun evine gitti. Etrafına adeta neşe saçan bu adamakla iki dakika dursa keyfi yerine geliyordu. Birlikte soju içtiler. Daha sonra da erkenden yattılar. Jimin uyanınca yüzünün üstündeki kağıdı hemen eline aldı. Aynı düzgün yazıyı görünce elleri titredi.
- Jimin! Ateş çok güzel değil mi? Ben kibritlerle oynamayı çok severim mesela. Ama suyun yeri de ayrıdır. Çocukken hep oyuncak arabalarımı denize atardım. Benim oyuncak arabalarım yüzerdi. Neden onun arabası battı anlayamadım.
Elleri kağıdı sıkmaktan beyazlaşmıştı. İstemsizce bağırıyordu. Kendi evinde olmadığını hatırlayınca sustu. Hoseoka kahvaltı hazırlamak için odadan çıktı. Pilav makinesini çalıştırıp sofrayı kurdu. Makineden aldığı pilavı tabaklara yerleştirince hoseoku kaldırmak için odaya gitti. Hoseoku zorla da olsa kaldırabilmişti. Zorla tuvalete ellerini yıkaması için yollayıp mutfağa gitti. Yüzündeki hafif tebessüm masada gördüğü zarfla soldu. Hızla etrafı kontrol etti. Açık camı görünce koşarak dışarı baktı. Kimse yoktu. Sadece masadaki mektup vardı. Hoseok gelmeden açıp okudu
- Evine seni izlemeye geldim ama yoktun. Seni heryerde aradım. Başına birşey geldi sandım ama sen başka bir evde başka biriyle kaldın! Bunun bir intikamı olacak!!!
İşte bu sefer korkmuştu. Konuştuğu geriye sadece hoseok vardı ve şimdide onun hayatı tehlikedeydi. Kağıdı buruşturup çöpe attı. İçeri giren hoseokla beraber oturup kahvaltı yaptılar. Jimin evine girmek için ayaklandığında hoseok titremeye başladı. Ardından yere yığıldı.
Jimin hoseokun yerde titreyen bedenini görünce telaşa kapıldı. Hemen ambulansı aradı. İki dakika geçmeden kapı çalınmıştı. Hızla hastaneye gittiler. Ancak hoseokun kalbi yolda durdu. Geri getiremediler. İntikam buydu. Mektupçu adam intikamını almıştı.
Jimin kendine lanetler okuyordu. Bunun bir kabus olması için Tanrı'ya yalvarıyordu. Ancak bu gerçekti. Katilin öldürebileceği adam kalmamıştı. Jiminin tek ailesi gitmişti. Geriye sadece kendisi kalmıştı. Ölümlerin sebebi ölüm tanrısı Yoongiydi. Ancak ölümsüz değildi.
Min Yoonginin öldürecek kimsesi kalmamıştı. Jiminin kimsesi kalmamıştı,
Yoonginin umudu tükenmişti. Jiminin sabrı tükenmişti... Büyük karşılaşma çok korkunç olacaktı
