"Gidelim mi?" Jungkook çantasını toplamış onu bekleyen Taehyung'a seslendi. Diğerleri çoktan ayrılmışlardı. Bahçe kapısına doğru yürümeye başladılar. Yol boyunca bir süre hiç konuşmadılar. Sonra Jungkook'un sorusuyla ufak çaplı sohbetleri başladı.
"Nerede yaşıyorsun?"
"..... Parkının orada."
Jungkook elleri cebinde gökyüzüne bakıyordu.
"Biliyor musun?"
"Hayır, aslında bilmiyorum. Açıkçası şuan bulunduğumuz yeri de tam olarak bilmiyorum."
"Samnak Ekoloji Parkı."
"Aa doğru. Duymuştum."
"Busan'ı gerçekten hâlâ gezmedin mi? İstersen bir gün sana şehri gezdirebilirim."
Jungkook Taehyung'ın bu teklifine sadece gülümsedi. 'O kadar uzun kalır mıyım bilemem.' diye geçirdi içinden.
"Genelde eve gittiğinde neler yaparsın ya da yapmaktan hoşlandığın şeyler var mı?" Jungkook'un böyle bir soru sormasını beklemiyordu Taehyung. Çok sıradan şeyler yaşıyorlardı. Sanki o gün hiç öpüşmemiş gibi. Jungkook o öpücükten sonra ondan kaçmıyordu. Ama bunun hakkında hiçbir tepki vermiyor olması da acıydı.
"Taehyung?" Jungkook seslenişiyle kendine geldi.
"Haa? Ev ödevi." Ne diyordu Taehyung. Eliyle hafifçe kafasına vurdu. Gerçekten saçmalıyordu. Jungkook hafifçe kıkırdadı. Bu hali ona oldukça tatlı gelmişti.
"Ev ödevi mi? Hobin gerçekten ev ödevi mi? Alışılmadıkmış." Eliyle sırıtışını saklamaya çalışıyordu. Önlerindeki kamelyayı göstererek "Şuraya oturalım." dedi.
"Acıktım yaa." İdmandan sonra gerçekten de Jungkook'un midesi oldukça boştu. Taehyung 'Acaba ona yemeği şimdi vermeli miyim' diye düşündü.
"Herhangi bir kulüpte misin? Sevdiğin diğer şeyler neler?"
"Çok soru sormuyor musun sence?"
"Bilmem." Jungkook'un gözleri yine gökyüzündeydi. Sanki orada olmak istiyormuşçasına bakıyordu. Aralarındaki ufak çaplı sessizlikten sonra gözlerini Taehyung'a kilitledi.
"Açıkçası Taehyung senin hakkında her şeyi merak ediyorum." Jungkook karşısındaki gözlerde kayboluyordu. Bunu yapması doğru muydu. Ona umut vermesi? Burada ne kadar kalacağını bilmiyordu. Kendi bitikken arkasında bir de onun için biten biri bırakması acımasızlık değil miydi? Peki neden kendini ondan alıkoyamıyordu. Hiçbir şey olmamış gibi davranmasına rağmen şuana kadar birçok şey olmuştu. Okula geldiği ilk gün sırasına geçerken bakıştığı bu titreyen gözler daha o saniye 'bana kapılacaksın dikkat et' dememiş miydi ona?
"Sen de bir şeyler sor." Jungkook öpmek istediği dudakları aklından çıkararak konuştu.
"Peki, sen eve gittiğinde ne yapıyorsun?"
"Klasik, oyun falan."
"Başka türlü soracağım o zaman. Okula gelmediğin iki hafta neredeydin? Oyun oynamıyordun herhalde(?)"
Jungkook önünde baloncuklarla eğlenen çocukları izliyordu. Taehyung Jungkook'un yanıtlamasına izin vermeden ekledi.
"Bir şey daha soracağım. Neden futbol kulübüne katılmıyorsun?"
"Neden sordun?"
"Çünkü futbol oynarken eğlendiğini görebiliyorum."
Jungkook Taehyung'a bakmıyordu. Hâlâ odak noktası baloncuklarla eğlenen çocuklardı. Söyleyeceği şeylerin kararsızlığıyla dudaklarını araladıı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORANGE • (Vkook)
Fanfiction"Jungkook zayıftı, bu yüzden öldü. Ve biz de zayıftık, bu yüzden onu kurtaramadık." "Yunanca'da 'sevgi'ye karşılık gelen üç ayrı kelime vardır" dedi Petrus. "Peki ama sevginin hangi halini kastediyorsunuz: Eros mu, Philos mu yoksa Agape mi?" "Agape...