Şarkı: MBLAQ - be a man
FLASHBACK
Jimin'in ağzından:
Yanımda elleri ceplerinde sırıtarak yürüyen Min Yoongi'yi izliyordum. Bugün her zamanki halinden keyifliydi. Önündeki taşları tekmeleyerek ve bir Min Yoongi'den beklenmeyecek şekilde sekerek yürüyordu. Neşesinin sebebini fazlasıyla merak ediyordum.
"Bugün fazla neşelisin(?)"
Kafasını geriye doğru atarak seslice nefes aldı. Burnunun üstündeki hafif kıpırdayan gözlüğüyle çok hoş gözüküyordu. Dudaklarındaki yamuk gülüşle bana baktı.
"Yarın bir yere gitme. Birlikte işlerimiz var."
"İşlerimiz? Ne işlerimiz?"
"Soru sorma işte. Öğrenirsin yarın. Hadi içeri gir."
Kafasıyla arkamdaki evimi işaret ediyordu. Gelmiş olduğumuzu yeni fark ediyordum.
Kısa bir 'peki'den sonra sırt çantamdan anahtarları çıkartarak evime doğru yürüdüm. Girmeden önce arkamdaki çocuğa son bir kez baktım. Her zamanki gibi gitmeden önce içeri girmemi bekliyordu. Girdiğimi gördükten sonra ise -bir hayli zaman sonra öğrendiğim- benim evimin yoluyla hiçbir alakası olmayan kendi evine gidecekti. Her gün beni evime bırakıp ters güzargahtaki evine gitmesi kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu. Yine de birkaç itirazdan sonra zorlamamıştım. Şikayetçi gibi görünsem de bu durum fazlasıyla hoşuma gidiyordu.
~~
Aynanın karşısında son kez kendimi inceliyordum. Beyaz salaş tişörtüm ve yırtık kotumla oldukça sportiftim. Doğalmış gibi görünmesi için saatlerimi harcadığım makyajım da gayet iyiydi. Alçak gönüllülük yapamayacaktım. Oldukça güzeldim.
Hazır olduğumdan emin olduğumda yatağımın üstünde sırt çantamı kapıp kapıya yöneldim. Hava güzeldi, Yoongi'yi bahçede beklemek hoş olabilirdi.
Ayakkabılarımı giyip arkamdan kapıyı kapatmıştım ki bisikletiyle yolun kenarında beni bekleyen Yoongi'yi gördüm. Sarı giymişti. Garajdan kendi bisikletimi de alıp yanına düştüm.
"Nereye gidiyoruz?"
"Sürpriz. Sadece beni izle."
Ona gülümseyen gözlerimi sunduktan sonra bisikletlerimizi sürmeye başladık. Tenime çarpan ılık rüzgar ve kiraz çiçeği kokularıyla mest olmuştum. Kafamı geriye atarak gözlerimi kapadım. Taze kokuyla dolan ciğerlerim harika hissettiriyordu. Gözlerimi açıp yola devam etmeye başladığımda Yoongi'nin donuk bakışlarını fark ettim.
"Ne? Ne oldu?"
"Şunu yapmayı kes."
Daha hızlı pedal çevirmeye başlayarak aramızdaki mesafeyi açtı. Arkasından hızlanarak ona yetiştim. Rüzgara karşı fısıldadığı cümleye şahit olmuştum. Kalbimi tekleten o cümle...
"Bu kadar güzel olma."
~~
Yoongi fren yaptığında şehrin biraz dışındaki minik kasabadaydık. Bisikletini olduğu yerde bırakıp yürümeye başladı. Ben de bisikletimden inip onu takip ettim. Önümüzdeki kulübelerin arkasından geçiyorduk. Kısa bir patikada biraz yürüdükten sonra karşımıza bir ağaç ev çıktı. Yoongi bana bakıp kafasıyla 'hadi gel' işareti yaptıktan sonra yürümeye devam etti.
Ağaç evin merdivenlerinden çıktıktan sonra Yoongi cebinden çıkardığı anahtarlarla kapıyı açtı. Kapıyı araladığında merakla içeri girdim. Etraf led ışıklarla çevriliydi. Ahşap duvarlarda haberim olmadan çekilen fotoğraflarım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORANGE • (Vkook)
Fanfiction"Jungkook zayıftı, bu yüzden öldü. Ve biz de zayıftık, bu yüzden onu kurtaramadık." "Yunanca'da 'sevgi'ye karşılık gelen üç ayrı kelime vardır" dedi Petrus. "Peki ama sevginin hangi halini kastediyorsunuz: Eros mu, Philos mu yoksa Agape mi?" "Agape...