Karanlık Beyaz

36 3 0
                                    

Kapılarını kapatmadan önce evrene bu sesleri fısıldadı;

Güven güvensiz bir kelime
Karanlığa açılan savaşta
Sen görevini yap
Sana bu sunuldu
Evrenden arşa...

   Salonda herkes yavaş yavaş uyanıyordu. Lukas kalkıp etrafına göz attı. Thaur, Ashly'i uyandırmaya çalışıyordu. Ra askerleri uyanmış ve etraftaki dağınıklığı toplamaya başlamıştı bile. Loranatya bir sandalyeye oturmuş ağlıyor, nişanlısı onu teselli etmeye çalışıyordu. Lukas Loranatya'nın yanına yürüdü ve kısık sesle fısıldadı "O nerede?". Loranatya yerden başını kaldırmadı "Karargahta. Onu durdurun Lukas. Benden aldığı yılları ona heba ettim. Ama gezegenimi, milletimi alamaz benden. Evreni canlılardan almaya hakkı yok. Kendini tutabileceğini sanıyor ama kendi hakkında hiçbir fikri yok! Onun karanlığı durdurulamaz bir şeytan! Durdurun onu...". Lukas tam cevap verecekken arkadan bir ses geldi " Durdurulamaz karanlık belki beyazın ışığıyla karıştırılabilir." Lukas arkasına döndüğünde bedeninden çıkmış ve kocaman cennet beyazı kanatlarını açmış Dustloren'a bakıyordu "Hayır Dust! Bu çok tehlikeli." Dustloren ellerine beyaz hüzmeler topladı "Anlasanıza. Bunu o da istemiyor. Durdurabileceğini sanıyor ama karanlık onu alacak. O karanlığı değil karanlık onu yönetecek. Böyle evreni koruyamaz. Ona yardım etmeliyim." Dustloren uçarak karargaha giderken Lukas son bir kez adını haykırdı.

   Dustloren karargahın tepesinde durdu. Gözlerini kapadı ve son kez cesaretini topladı.
Ona yardım edebilirim. Karanlık onu alamaz, beyazın beni alamadığı gibi. O karanlık olamaz ben beyaz olmadığım gibi. Olmayan olmayana karışsın. Gözleri beyazın ta kendisine büründü beyazın karanlığa sarılması gibi.   Ellerinden çıkan koca beyaz hüzmeler karargahın çatısını deldi. Çatının delinmesiyle çıkan zifiri karanlık düz beyaz ışınların etrafını sarmaya başladı. Dustloren gelen zifiriye karşı ışığının kuvvetini arttırdı. Bu onu çok yoruyordu ama Lostrenan'ı kurtarmadan bırakamazdı. Zifiriler bir anda tüm etrafını sardı. Son bir kez kalan enerjisiyle bağırdı ve karanlık yüzünü örttü.

  Sessizlik. Sessizlik içinde sadece onun duyduğu konuşma ve karanlık. Lostrean önünde oturmuş saf karanlıktan oluşan kendisine bakıyordu. "Güven bana. Bırak bana her şeyi. Bir kerede Evren yok olsun. Kanın çıkış sesini duyabiliyor musun? Peki kokusu?" Saf karanlık ona doğru yaklaşmaya başladı. Avını yakalayan aslan gibi yavaşça yaklaşıyordu. Lostrean ona bakıyor ve kafasını sağa sola sallıyordu. Konuşmak istedi ama yapamadı. Tüm gücü o karanlıktaydı "Dur. Bekle. Fikrimi değiştirdim. Bir anda yok olursa anlık hevesten bir şey olmaz ki. (İyice yaklaştı) Yavaş yavaş aldıracağım. Herkesi yavaş yavaş öldüreceksin." Lostrean sırtını duvara yasladı ve gülümsedi "Bu Evren bize bırakıldı. Koruması bizim görevimiz. (Delinen çatıya kaçamak bir bakış attı) Biliyorsun öldürdüklerimizin hepsinin cezasını alacağız. İstediğin kadar öldürt. Bu acımızı arttırmaktan başka bir şey değil!" Saf karanlık çatıya baktı ve sinirlenerek bağırmaya başladı "Bunu sende kabul et! Beni içinde hapsedemeyeceksin! Her saniye acı çektireceğim sana. Hep birilerini öldüreceksin. Bu kaderimiz. Biz kana yaratıldık!" Saf karanlık hızla Lostrean'ın bedeniyle kaynaştı. Lostrean etrafa hastalık gibi yayılan zifirileri içine topladı.

   Dustloren gözlerini açtığında gözüne vuran ışığa alışmakta zorlandı. Etrafa bakındı. Ama bu revirde değil karargahın çatısında olması gerekti. Zorda olsa hemen kalkmaya yeltendi ama kapının yanına yaslanmış onu izleyen Lostrean'ı görünce yavaşça geriye yaslandı. Lostrean onu süzdü "İntihar etme yolları listenden beni çıkar." Dustloren gözlerini kapadı"İntihar değild-"
"Kesinlikle intihardı. Dust orada ölebilirdin."
"Ölmedim."
Lostrean derin bir nefes aldı "Sizi getirmemeliydim. Bir daha böyle bir şey deneme." Dustloren gözlerini açtı "Başardım mı?" Lostrean bir süre sessiz kalıp yere bakarak kafasını olumlu şekilde salladı ve yatağın köşesine oturdu "Hemen iyileş yapacaklarımız var." Dustloren gülümsedi "Hani kendi başına halledecektin."
"Ben kendi başıma halledeceğim demedim. Seçili kişiler dışında ordu olmayacak dedim. Dust tek bir askerin hatası bile orduya yansırken onunla uğraşmamla bir anda Evren yok olabilir. Birkaç tehlikemiz var zaten. Diğerlerine güveniniz olmamalı benim zaten yok. Seçili kişileri yanıma alacağım. O kişiler arasında sende varsın. Bu bir rica değil emirdir. Hızlı iyileş intihar makinası yoksa seni yatakla düşmanın önüne koyarım."
"Diğerleri sana ne tepki verdi?"  Losteran bir süre kardeşinin bağırmaları, Lukas'ın hızlı yürüyüşüyle nasihatlerini, diğerlerinin ona onaylamaz şekilde bakışlarını ve gezegen askerlerinin ona isyanını düşündü "Küçük bir uyarı aldım." Dustloren yataktan kalkmaya çalıştı ama sert bir darbeyle geri yaslandı. Omuzundan tutan Lostrean ona sinirle baktı "Eğer dikkat etmez ve iyileşmezseniz Sayın Evren Başgörevlisi Dustloren emin olun sizin yerinize başkasını alırım." Dustloren'ın gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı "Bunun olmasını kesinlikle istemem Majesteleri." Dustloren uyuyunca Lostrean yavaşça ayağa kaltı "Ben de"

   Revirden çıktı ve salona doğru yürüdü. Salonda hâlâ bağırışmalar, toparlanmaya çalışmalar ve onaylamaz bakışlar vardı. Lostrean büyük bir el çırpışla salonda yürümeye başladı "Tamam kınama takımı bu kadar olayı büyütmek yeter. Ben kendime sahip olabilirim bunu da gösterdim. Dediğim gibi ordu olamaz sayı fazla ve tehlikeli olma olasılığı yüksek. Seçili kişilerle düşman orduya karşı savaş yapılacak." Herkes susmuş Evren'in son ulaşılmazını dinliyordu "Seçilmiş vampirlerden Lukas, Evren Başgörevlisi Dustloren, Ra Gezegeni Kraliçesi Loranatya, Kraliçe'nin baş komutanı ve nişanlısı Aryan. Şimdilik seçilmişler bu kişiler olayın gidişatına göre her klandan bir savaşçı alınabilir." Herkes sessiz düşüncelere dalmıştı. Lostrean odasına gitmeden önce Ashly ve Thaur koşarak önünü kesti "Biz ne olacağız. Yardım edebiliriz." Lostrean arkadaşına baktı "Olmaz Ash. Yeteneklerinizi daha yeni aldınız. Savaş yakın yetişemez eğitimler. Bir kaç gün burada vakit geçirin. Sonra güvenlik kalkanı altına alınmış Dünya'ya geri döneceksiniz." Thaur giden Lostrean'nın omzundan tuttu "Olmaz arkadaşım. Seni yeni bulduk ve canlı olarak bizimde görevimiz olur. Yardım etmek istiyoruz." Lostrean arkasına dönmeden biraz düşündü "Peki, sizi Elementler Akademisi'ne göndereceğim. Ben seçilmiş kişileri ve savaş cephesini ayarlayana kadar kısa süreli bir eğitim alıp geleceksiniz. Ondan sonra sizi ben eğiteceğim ve tekrar düşüneceğim." Lostrean odasına giderken arkadaşlarının memnuniyet dolu bakışlarını hissedebiliyordu.

   Odasına çekildi. Cama oturup ayaklarını aşağı sarkıttı. Sigarasından duman alırken aklındaki planları yaptı ve şeytanice gülümsedi. İçindeki saf karanlığın sinirli bakışlarını ve can havliyle çıkmaya çalıştığını hissederken fısıldadı.

    Seni yeneceğim baba. Benim olan Evren'i almaya çalışan herkesi yeneceğim. Yok etmeden,acı çektirerek...

   Kısa ama öz oldu. Diğer bölüm planların yavaşça gerçekleştiği ve uzun bir bölüm olur.

Siyahın KıyametiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin