GÖKYÜZÜM

🌌16.Bölüm🌌

Parlak mı parlak Yıldız Halkına☄

Sude Hancı

Sinem abla ve Tuna abi, üç gün önce gelip bize aşık olduklarını ve onları kaçırmamızı istediklerini söylemişti. Şaka yapıyorum ayol, tabi ki bizi kaçırın diyen olmadı, biz sizi kaçıralım dedik. Yani gençler birbirini sevmiş, kızın ailesi onay vermemiş, oğlan kızı bir günlüğüne kaçırıp nikah kıymış, daha sonra da çocuk yapmışlar. Bize de kaçırmak düşer. Gerçi ben hâlâ oğlanın nasıl çocuk şey ettiğini anlamadım ama neyse. Tuna abi ve Sinem abla birbirini deli divane seven iki insan. Tuna abi her ne kadar saf bir birey olsa da kalbi temiz ve Sinem ablanın aşkı ile dolu. Sinem abla ile nerede tanıştıklarını bilseniz inanamazsınız. Ay dur, söyleyeceğim, uçan çikolatalar aşkına!

Şimdi, bu Sinem abla bir gün iş çıkışı arkadaşları ile alışveriş merkezine giriyor. Bu arada Sinem abla güzellik merkezinde çalışıyor. Bundan sonra ona yaptığımız bu kıyağın karşılığını beleş bakım yaptırarak alacağız. Yani Aslı ile ben öyle düşündük. Normalde neden oraya gitmiyorsunuz, diyecek olursanız, çünkü çok pahalı. Normal bir kuaförün aldığı saç bakım işlemi ücretinin iki katını alıyorlar. Holdingim mi var lan benim, babamın gönderdiği para ile geçiniyorum. Ah, bir de Ayşe Sultan'ın harçlıkları.

Dur kız konuyu saptırma, neyse devam ediyorum. En son Sinem abla ve arkadaşları alışveriş merkezindeydi. Sonra Tuna abi alışveriş merkezinde büyük bir mağazanın sahibi, çalışanları teftişe gelmiş. Sinem abla mağazaya giriyor ve arkadaşları ile birkaç kıyafet deniyor. Bizim kızı uzun mavi bir elbise ile gören Tuna abi ilk görüşte abayı yakıyor. Aslı söylemişti insan ilk görüşte aşık olur daha sonra zamanla beyin ikna etme çabaları içine girer falanda filanda. Tuna abi abayı yaktı değil mi? Evet. Sinem abla mağazada denediği o uzun elbisenin etiketine bakıyor ve şok oluyor, eli ile ağzını kapatarak nazikçe oha diyor. Çünkü elbisenin fiyatı üç yüz elli lira. Kızın babası fabrikatör değil ki be, kendi mağaşının dörtte birini elbiseye mi harcayacak!

Neyse bunu gören Tuna abi, mavi elbiseyi çok yakıştırdığı kişi -Sinem ablanın- yanına gidiyor ve sanki ortaya konuşur gibi bugün tüm ürünlerde yüzde yetmiş beş indirim var diyor. Yok devenin nalı. Mağazaya akın akın gelen müşteriler aldıkları her şeyi kasada bırakıp mağazayı terk ediyor. Çünkü bu kampanya sadece Sinem ablaya özel ve Sinem abla alışverişini yapıp çıktığı için bunu bilmiyor. Neyse ayol sonra bu Sinem yiyor, içiyor, sıçıyor. Hayır dur, daha sıçmadı, tam sıçmak için tuvalete giriyor, aşk sarhoşu Tuna orayı erkekler tuvaleti sanıp içeri dalıyor. Ahahahah salak mıdır nedir ya! Sonra orada tanışıyorlar, konuşuyorlar.

Tamam bu kadar yeter şimdi günümüze dönmek istiyorum. Okuldan geldik üstümüzü başımızı çıkardık ve ev kıyafetlerimizi giydik. Her zamanki gibi üzerimde tulum pijamalarımdan biri vardı. Birçe okula gelmemişti, her ne kadar gelmek istese de, biz o gün yaşadığı olay yüzünden bir travma geçirmesini istemediğimiz için izin vermemiştik. Servise bindiğimizde arabada olan Semih'e Sinem ile Tuna aşkını artı planımızı anlatmıştık. Semih sonuna kadar arkamızda olduğunu söylediğinde Esin sabah agrasifliği ile çocuğa çemkirmişti.

"Neden arkamızdasın, ne yapacaksın arkamızda? Önümüze geç de koru bizi pısırık! Arkamızda olman yetmiyor, yardım et diye anlattık!" demişti çocuğa zalimin kızı.

Semih de ürkek bir şekilde nedensizce özür dilemişti. Bu çocuk da salak, hiç çikolata yemiyor sanırım su maymunu kılıklı. Siz ne ara servise yazıldınız diyeceksiniz biliyorum kuşlarım. Ayşe Sultan, taksi masraflarımız ile araba alınabileceğini söyleyince biz de servise yazıldık. Odalarımızdan, Semih'in ve Ali ile o değişik arkadaşının geldiğini duyunca çıkmış ve aşağı inmiştik. Bugün Aslı telefonda Ali ile görüşüp olayları anlatmış ve Cihan'a da ihtiyacımız olduğunu söylemişti. Evde düzenlediğimiz toplantıya; Ayşe Sultan'ın kankası Cavidan teyze ve olayın failleri Sinem ile Tuna gelince başlamıştık. Ne ara düzenledik biz bunları ayol en son ben size aşk hikayesi anlatıyordum.