🌌9.Bölüm🌌

819 342 223
                                    

ASLI ERKOÇ

Birçe sınıftan çıkalı tam dört ders geçmişti. Biz eve gitmiş olabileceğini düşünmüştük ama ona ulaşamayınca Ayşe sultanı aradık ve evde olmadığını öğrendik. Kadın da telaşlandı, kestane güzeli desen ortada yok. Nerede olduğu hakkında zaten hiçbir fikrim yok. Yani şu an fazla düşünmekten yüz hatlarım kırışacak diye korkuyorum. Sahile gitmiştir desem bu saatlerde orada hiç takılmazdı Birçe. O geceyi severdi, yıldızları, gecenin denize sunduğu med-cezir severdi.

Birçe sınıftan çıktıktan beş ilâ on dakika sonra tarihçi sınıfa girmişti. Tarih dersine girmemesini normal karşılamıştım lakin kimya dersine ne olursa olsun girerdi. Kimya dersine de girmemişti ve biz endişelenmeye başlamıştık. Tarih dersinin bitiş teneffüsünde hep birlikte onu aradık ama teneffüs bitiş zili çalınca mecburen derse girmek zorunda kaldık. Esin rehberlik öğretmeninden izin kağıdı alıp derse gelmeyeceğini söylemiş ve bir ders boyunca okulun her katında, her sınıfında, her tuvaletinde onu aramıştı. Ama yok , Birçe hiçbir yerde yoktu!

Esin'in anlattığına göre hiçbir sınıfta , katta ve tuvalette yokmuş. Tuvaletlerden birinin üzerinde 'Kullanıma kapalı' yazıyormuş ve kapı da kilitliymiş. Öğle arasına girince okuldaki görevlilere sormaya gittik. Semih ,Emir,Uzay ve Çınar da bizimle gelmişlerdi. Aras, saatlerdir hem tedirgin hem de doyasıya sinirliydi. Pis değişik megaladon yavrusu.

Emir görevli ablayla konuşurken hiç bir detay kaçırmadan onları dinliyordum. Görevli abla ilk başta anlamayan bakışlar atınca biraz ürpermiştim açıkçası. Abla cebinden çıkardığı telefonla alt kattaki görevliyi arayacağını söyledi. Telefon açılınca hoparlöre aldı ve konuşmayı karşı taraf başlattı

"Alo, efendim Gül abla?"

"Seçil sen bu ikinci kattaki lavabodan haberdar mısın ablacığım? Ne zamandan beri arızalı bu lavabo? Benim neden haberim yok?"

"Abla arızalı falan değil ki lavabo nereden çıkardın?"

"Anahtarları sende ise getir bakayım. Görelim bi şu arızayı"

"Hemen geliyorum abla"

Bir kaç dakika sonra ismi Seçil olan görevli geldiğinde anahtarı Gül ablaya verdi ve bir şeyler söyledi.

"Abla lavaboların anahtarı bir tek bende var , yedekleri de müdürün odasında benimki yanımda kim bu kapıyı kilitledi. Kapıda neden bu yazı yazıyor?" Gül abla oldukça ciddi ve sinirli bir ses ile cevap verdi

"Kesin haytanın biri yapmıştır müdürün kamerasından bakacağız"

Gül abla kapıyı açtığında yüzüme vuran soğuk rüzgar ve içerinin karanlığı beni epey ürkütmüştü. Işık düğmesi dışarıda olduğu için Emir bir kaç adım giderek ışığı yaktı.

Kapının hemen yanında olduğum için içeriye merakla bakmaya çalıştım.
Taki o manzara ile karşılaşana dek.

Hareketsiz kaldım o an, nefesim daraldı, karanlık çöktü içime. Esin arkamdan beni çekerek hızla içeri girdi. Ağlıyordu Esin. Korku dolu çığlıklar ile ağlıyordu. Birçe hareketsiz ve sessiz hâlde yatıyordu yerde. Saatlerce karanlıkta, soğukta, buz gibi bir yerde yalnız kalmıştı. Ben olmadan Esin olmadan yada Sude olmadan. Ayşe babaanne anlatmıştı, babasının ölümünü görmüş o, silah mermisinin insan beynini nasıl ezdiğini henüz birkaç aylık iken görmüş. Babası onu koklamış önce, uzun yola gidercesine derin bir öpücük kondurmuş alnına. Sonra gözleri önünde sıkmış kafasına. O günden sonra Birçe hep ağlayarak uyanıyormuş. Yalnız kalmaktan ve karanlıktan çok korkuyormuş. Çünkü karanlıkta o küçük ellerini sarıp öpecek bir babası yokmuş yanında. Yıllarca beklemiş gelmesini, babasını işte biliyormuş. Yıllarca...

GÖKYÜZÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin