1.BÖLÜM

373 150 47
                                    

Bölüm | GEÇMİŞ

TÜM HAKLARI SAKLIDIR

HERHANGİ BİR ÇALINTI, KOPYALANMASI VE BENZERİ ŞEYLER SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA, GEREKLİ HUKUKİ İŞLEMLER BAŞLATILACAKTIR..


••••

"Sayer holdingin yıl dönümünün şerefine" diye bağırarak kadehleri havaya kaldırdık.
Bugün benim özgürlüğümü tam olarak elime aldığım  herşeyden herkesten kaçıp kendi ayaklarımın üzerinde durduğum bir sürü başarıya imza atmış ve saygın bir yere çıkmış olduğum bütün engellere rağmen başarmış olduğum Sayer holdingimin açılışıydı.

Bu konuma gelebilmek için sarfettiğim onca çaba,onca çalışma,onca gözyaşının,onca yorgunluğun hepsinin hakkını vermiştim.

Herşeyin üstesinden gelmiştim ama sadece ailemin bana olan baskısından,kumpaslarından ve tehditlerinden kaçmayı başaramamıştım.Ben kaçtıkça avını kaybeden aslan gibi daha fazla öfkelenip üstüme geliyorlardı.

Bu düşüncelerin ve eski anılarım beni boğmaya başladığında çantamı alıp eve gitmeye karar verdim

"esra ben dayanamıyorum artık eve gideyim. Başım ağırmaya başladı"

"Asla bırakmam. Bugün senin günün
delicesine eğlenip bütün herşeyi unutacaksın
anlaşıldı mı?"

"Kesinlikle olmaz esra! biliyorsun beni gideceğim dedim mi giderim o yüzden zaman kaybetmek istemiyorum"
diyerek buruşturmuş yüzüne sulu bir öpücük bırakıp barın çıkışına doğru yürüdüm.Kapıya geldiğimde istanbulun soğuğu beni karşıladı.İçime temiz havayı çektim. O sırada da arabam gelmişti şoför kapımı açmış bir şekilde binmemi bekliyordu. Bende daha fazla zaman kaybetmeyeyip arabaya bindim.

Eve yaklaştığımızı saptığımız caddeden anladım. Şoföre burada inmek istediğimi arabayı eve götürmesini söyleyerek arabadan indim. Elimde tuttuğum kot ceketi omuzlarıma atıp biraz da olsa üşümemi engelledim.

Sessiz ve bir o kadar da sakin caddede yürürken bir anlığına başımı kaldırıp aya baktım. Derin bir iç çekip bu şehrin bana hep huzur verdiğini düşündüm. Yeni bir hayat kurduğum şehir İstanbul. Bütün kötü anılarımı geride bıraktığım yeni anılarıma kucak açmamı sağlayan İstanbul.

Oysa ki izmirden başka bir şehri sevmezdim ben ama çektiğim acılarım bütün kötü anılarım ve sevdiğim kişi tarafından ailem sayesinde kandırılmam sevdiğim şehirden izmirden nefret etmemi sağlayan en büyük etkendi zaten.

Artık dayanamayıp bir hıçkırık firar etti boğazımdan. Nefes alamıyordum çektiğim zorlukar çektiğim acılar boğmaya başlıyordu artık beni.
Ayaklarım beni taşıyamayacak hale geldiğinde dayanamayıp yere çöktüm. Kaldırımın kenarına oturup sakinleşmemi bekledim. Bir yarım saatin sonunda kendime yeni yeni gelmeye başlamıştım. Saate baktığımda çok geç olduğunu görerek zorla da
olsa Ayağa kalkarak eve doğru yürümeye başladım.
Eve geldiğimde direk odama geçip kıyafetlerimi çıkarmadan yatağa attım kendimi. Yavaş yavaş mayışmaya başladığımda kendimi uykunun güzel kollarına bıraktım.

Sabah telefonumun rahatsız eden sesiyle kalkmak zorunda kaldım. Zor açtığım gözlerimle yerdeki çantamdan telefonumu bulmaya çalıştım. Bulduğumda ece'nin aradığını gördüğümde sinirle telefonu açarak
"umarım bu saatte beni uykumdan uyandırmanın iyi bir sebebi vardır."  

"Kusura bakmayın mihri hanım bugün saat 1'de yeni proje ortağınız olan dağhan beyle toplantınız var. Onu haber vermek için aramıştım lütfen kusura bakmayın"  

" tamam,sorun değil"

Bu toplantı tamamen aklımdan çıkmıştı. Başımı ovuşturarak yatakta biraz daha durup uykumun iyice açılmasını bekledim. Saate baktığımda 11.36 olduğunu gördüğümde yataktan kalkıp kısa bir duş alıp çıktım.

Sıra kahvaltı yapmaya gelmişti. Sabahları genelde hiçbirşey yiyemiyordum. Dolabı açtığımda canım hiçbirşey istemiyordu şirkette birşeyler atıştırırım diyerek salona geçip biraz da televizyon izledim.

Çok vakit kaybettiğimi anlayınca hemen odama çıkıp gardırobumdan esmer tenime yakışan kırmızı büstiyerim ve vücut hatlarımı belli eden diz kapaklarımın hemen altında biten kırmızı eteğini giyerek düz uzun saçlarımı da sıkı bir at kuyruğu yaptım. Sırada makyaj vardı. Her zaman yaptığım makyajı yaparak hazır olduğum kanaatini vererek siyah topuklu ayakkabılarımı da alıp evden çıktım.

Şirkete vardığımda hızlı adımlarla odama doğru yürüdüm. Tam kapımı açacakken ece'nin sesini duymamla kafamı sağa doğru çevirdim. Soru dolu olan bakışlarımı eceye yollarken anlamış olacak ki hemen konuya girdi.

"Dağhan bey sizi odanızda bekliyor mihri hanım"

başımı tamam anlamında sallayarak odama atik bir şekilde girdim. Kapımı açar açmaz ilk gördüğüm şey odamdaki boydan boya olan camdan manzarayı izliyen bir silüetle karşılaştım. Sanırım dalmıştı çünkü daha beni farkedip herhangi bir tepkide bulunmamıştı.

Ona doğru yaklaşırken topuklu ayakkabılarımın sessiz olan oda da tok sesi yankılanıyordu. Aramızda 2-3 adımlık mesafe bırakarak bende manzaraya dönük bir şekilde bakarken

"çok güzel değilmi?"
Diye söyledim sessizliği bozarak. Tam dibinde durarak manzaraya daha yakından baktım. Ve tam o anda o tanıdık sesi duymamla beynimden bir şok dalgası geçti.

"Evet tıpkı seni bıraktığım gibi"

Ne kımıldayabiliyor, ne de birşey söyleyebiliyordum. Donmuş bir şekilde manzaraya bakıyordum ve sonra sıcak nefesini boynumda hissettiğimde irkildim. Hipnoz olmuş gibiydim zaman durmuş bütün hücrelerim bu anın şokuyla bütün işlevlerini yitirmişti.

Ağzımdan sadece "sen" kelimesi döküldü

"evet mihri sayer ben"

Beni nasıl bulmuştu. Beni tanımamaları için kılıktan kılığa girmem ismimi değiştirmem b - bu imkansızdı. Ama beni buldu. O beni buldu.

"beni nasıl buldun? Bulduysan da hangi yüzle geldin?"

yiğitten  ses gelmeyince arkamı döndüm. Dönmemle oda da kimsenin olmadığını tek başıma olduğumu görmemle ağzımdan benim bile yabancı olduğum bir çığlık firar etti.

————

Uyandığımda şirketteki odamdaydım. Etrafıma baktığımda tanımadığım bir adam elini şakaklarına koymuş rahat bir bir şekilde oturuyordu.

Koltuktan doğrularak en son yaşadığım anılar bir bir gözümün önüne gelirken ellerimin titremeye başladığını farkettim. Hemen ayağa kalkarak kapıya doğru koşmaya başladım.

Buradan kaçmalıydım. O buradaydı. O beni bulmuştu. Kapıyı açacağım sırada o tanımadığım adam kapıyı eliyle tutarak çıkmamı engelledi. Kapıya yaslanırken ona döndüm.

"o burada. Bu sefer beni öldürecek"

artık akan gözyaşlarıma çığlıklarım da eşlik ediyordu. Delirmiş gibiydim kendimi ben bile tanıyamıyordum. Düşünme yetkimi kaybetmiştim resmen.

Kapının aniden açılmasıyla hem korkuyla,hem de acıyan vücudumla birlikte tam yere düşecekken son anda o tanımadığım adamın takım elbisesinin ceketine tutunarak ayakta kalmaya çalıştım.

Gelen kişiye baktığımda esra'nın geldiğini görmemle esraya sarılarak onun sıcak kollarına bıraktım kendimi. Sonra esra'dan kendimi çekerek yüz yüze gelmemizi sağladım. Ellerim onun kollarına titrek bir şekilde tutunurken

"o buraya geldi esra. Bıraktığı yarım işi tamamlamaya beni öldürmeye geldi!"

"Şşt sakin ol güzelim o buraya gelmedi kimse de seni öldürmeye çalışmıyor"

"hayır hayır o buradaydı diyorum sana!"  

"tamam. Bak şimdi seni eve götürelim bir sıcak duş al ve biraz dinlen olurmu?"
tamam diyerek esraya teklifsizce koala gibi sokuldum.

MİHR-Ü MAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin