11.BÖLÜM

30 18 0
                                    

Dağhanın kurduğu o cümleyi o kadar kabul etmek isterdim ki ama sadece isteyebilirdim. Yapamazdım. Gözlerimi karan gözlerden çekip yana doğru bakıp konuşmaya başladım.

"Yapamam dağhan. Olmaz"

Ama istiyordum da dağhanla italyaya gitmek istiyordum. Ama gidersem dönmeyeceğimi de biliyordum. Ya temelli ya hiç.

"Burası sana iyi gelmiyor mihri, lütfen teklifimi düşün. Yarın bana kabul edip etmediğini söylersin"

Birşey söylememi beklemeden arkasına dönüp yavaş adımlarla yürümeye başladı. İçimde bir yerlerde saklanmış olan cesaretimi ve gücümü saklandığı o yerden çıkarıp dağhanın arkasından onun duyabileceği bir şiddete bağırdım.

"Gelmek istiyorum dağhan ama eğer oraya gidersem dönüşüm olmaz!"

Attığı adımları durdu.

Giydiği siyah takım elbisesinin ceketinden bile belli olan kaslı vücudu kasıldı.

Gözlerim istemsizce dağhanın ellerine kaydığında yumruk yapmış elini görmemle ağzımı şaşkınca açmıştım. Neden sinirliydi ki?

Ve yıkılmaz duruşuyla dağhan karan arkasını dönüp gözlerini tekrar benim sahte olan gözlerime kilitledi. Bende o kilidi hiç açmıyacak, kırmayacak bir şekilde kabul ettim.

"Döneceğini kim söyledi ki?"

Bu adam ne diyordu böyle oraya kafa dağıtmak için gitmiyorsak ne diye gidecektik ki üstelik bir daha dönmemek şartıyla dağhan ve ben. İstemsizce gülesim geldi. Bugün ki ruh değişimlerime bende anlam veremiyordum. Ama gülesim geliyordu. Dağhan da benim bu gülmeme şaşırmış olacak ki çatık olan kaşlarını iyice çatıp sert sesiyle tekrardan konuşmaya başladı.

"Komik birşeyin olduğunu düşünmüyorum mihri!"

Ciddi ve sert sesinden dolayı korkmuş olmalıydım ki gülmem anında son bulmuştu. Gözlerimi tekrardan dağhana çevirdiğimde gözleri hala gözlerimde kilitliydi. Artık dağhanla göz göze gelmek ve yakın olmak istemiyordum o yüzden dağhana arkamı dönerek çıktığım hastahaneye tekrar adımladım. Arkamda şaşkın bir çift karan gözlerden habersiz hastahanenin içine girmiştim.

Hastahanede boş olan bir koltuğa oturup başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım. Ne yapmalıydım? Tekrardan kaçmalımıydım? Yoksa esrayı şirketimi hayat kurduğum şehri hiç düşünmeden bırakıp gitmelimiydim? İki şıkkı da istemiyordum. Ben hiçbirşey bilmiyor ve istemiyordum.

Bana kendimden başka yardım edecek kimse yokken kendimi kendim koruyup, kendimi kendim avuturken, yanımda kimse olmazken dağhanın yaptığı şey de neydi öyle? Bu soruyu biliyormuydum? Hayır bilmiyordum, peki ya bilmek istiyormuydum? Hayır bilmek de istemiyordum.

Oturduğum yerden yavaşça kalkıp düşünceli ve bir o kadarda ruhsuz bakışlarımı etrafta gezdirip merdivenlere doğru gittim. Şimdi yukarıya çıkıp yaratmış olduğum enkazı görmeye gidecektim. O anıları tekrar ve tekrar yaşamaya gidecektim. Ben nasıl bir insan oldum böyle? Beni bu hale nasıl getirdiler? Gözlerimde akmak için hazırda duran gözyaşlarım akmaya yeltendiği sırada bütün düşüncelerimden sıyrılıp ellerimi gözlerime bir daha yaşların akmasını engelleyebilirmiş gibi silmeye başladım.

Esranın olduğu kata geldiğim zaman yavaşça ortada bulunan kolonun kenarına geçip göz ucuyla esranın odasının oraya baktım. Ama kimse yoktu ben de bunu fırsat bilerek kolonun arkasından çıkıp esranın odasının tam önüne geldim. Kapının kolunu tutmuş açıpla açmamak arasında kalmışken içeriden esra ve ayşe teyzenin sesini duydum. Şükürler olsun esram can arkadaşım uyanmıştı. Evet uyanmıştı ama ben esrayı o halde görmek istemiyordum o yüzden daha yeni akmış olduğunu fark ettiğim göyaşlarımı silip çökmüş omuzlarımı da dikleştirip hızlı adımlarla oradan uzaklaştım.

Bu sefer merdiven yerine asansörü kullanarak çıkışa doğru gittim. Arka cebimde bulunan telefonu çıkartıp dağhanın numarasını tuşlayıp çalmasını sağladım. 1 2 çalıştan sonra o soğuk sesini duydum. O an ona cevap veremedim çünkü neden aradım ve ne diyeceğimi bilmiyordum ama bu sefer farklı bir şey yapıp kalbim ne diyorsa onu yapacaktım. Ne de olsa kaybetmiştim kendimi kaybettiğim kadar.

"Kabul ediyorum dağhan, gidelim"

Doğru mu yaptım yanlış mı yaptım bu konu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Ama boşverip güzel şeyler yaşamayı dileyip düşüncelerimden sıyrılmama sevep olan o karan sesti.

"Herşey hazır mihri sen tam olarak hazır olduğun zaman gidebiliriz"

Hazır olmak, tekrardan bir kaçış için hazır olmak, ben zaten alışık ve hazır değilmiydim? Ben zaten her an tetikte değilmiydim? Öyleydim o yüzden uzatmaya gerek de yoktu

"Ben hazırım beklemeye gerek yok ama sana şirketim hakkında bir kaç şey sormam gerekiyor sonra sen ne zaman istersen gideriz dağhan"

Şirketim ne olacaktı bilmiyordum. Dağhanın da şirketi vardı o ne yapacaktı şimdi onları öğrenip kaçma vaktiydi.

"Hastanenin arka tarafında seni bekliyorlar mihri arabaya bin ve buraya gel konuşalım sonra çıkrız yola"

Nasıl benim kabul edeceğimi anlamıştı. Nasıl beni 2 3 günde bu kadar iyi tanımıştı.

Dağhana cevap vermeden kafamı hastahanenin arka tarafına doğru çevirip bana bakan 4 takım elbiseli adamlara bakış attım. Birisi arka kapısı açık olan arabanın içini eliyle işaret ederek binmemi işaret etti. Bende zaman kaybetmeden açık olan kapıdan içeriye girip dağhan karana doğru gitmeye başladım. Bu şey ne zaman sonlanacaktı? Ne zaman rahata kavuşacaktım? Belkide dağhandır bilmiyorum. Bu düşünceyi kabul etmez bir şekilde başımı sallayarak düşünmeyi red edip kafamı cama yaslayıp dağhan karana gitmeyi bekledim.

••••••••••••

Bir elimdeki valize birde arkamda duran koca eve baktım. Yine kaçıyordum. Yine güçsüzdüm. Ama bu sefer tek değildim. Bakışlarımı evden çekip yan tarafımda duran dağhan karana baktım. Bana güven verircesine elimi tutan elimi sıktı ardından da öpülesi dudaklarına götürüp bir buse kondurdu. Ona küçük bir gülücük yollayayıp başımı tekrardan evime çevirdim. Bu ev gibi arkamda esrayı da bırakacaktım. Bir haber bile yollayamadan kaçacaktım. Bunu nasıl yapacaktım sahi? Nasıl dayanacaktım? Sanki bu içimde yaşanan iç savaşı duymuş gibi dağhanın o bana karşı olan şefkatli sesini duydum tekrardan.

"Herşey düzelecek sen merak etme. Kendini topla uçağı kaçıracağız yoksa"

Dağhana kafamı tamam anlamında sallayıp elimdeki valizi dağhanın adamlarından birine verip benim için açılmış olan arabanın açık kapısından arabayı hazır hale getiren dağhana baktım ardından bana güven dolu bakışlarını attığında arabaya binip kapıyı sert bir şekilde kapattım.

"Tıpkı o anı defterlerini sert bir şekilde kapattığım gibi "

MİHR-Ü MAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin