10.BÖLÜM

57 25 2
                                    

Arabayı şirketin önüne gelişi güzel bırakıp koşar adımlarla içeriye girdim. Arkamdan o tanıdık sesi duymamla biraz yavaşlasam da hemen kendime gelip tekradan aynı tempoya geçtim. Asansörün olduğu tarafa gittiğimde asansörün en üst katta olduğunu görmemle hemen karşımdaki merdivenlere doğru koştum. Merdivenlerin dönemeçli olması işimi zorlaştırsa da pes etmeyip daha fazla hızlandım.

"Mihri! Dur! Şuan sağlıklı düşünemiyorsun!

"Rahat bırak beni! Ben ne yaptığımın farkındayım!"

Aynı hızla yukarıya çıkmaya devam ederken merdivenin sonuna geldiğimi fark ettim. Ve tekrardan o sesi duydum dağhan karanın sesi.

"Mihri yapma! İlla bir çözüm yolu vardır!"

"Sen iyilik perisi falan mısın?! Neden bana yardım ediyorsun dağhan?! Benden ne istiyorsun?!"

"Yapma"

Üç dört basamak aşağıda duran dağhana dolu gözlerimi hiç kırpmadan kilitledim.

Bilmiyordu.

Bilemezdi de.

Tekrar kararşılıkla arkamı döndüm ve gördüğüm silüetle adım atamadım. Dağhan gibi o da yalvaran gözlerle bana bakıyordu. Tam adım atacaktım ki bana doğru gelmeye başladı. Ellerini kollarıma sarıp beni sarsmaya başladı.

"Ne yaptığını sanıyorsun aptal! Böyle herşey yoluna mı girecek zannediyosun! Böyle yiğitten ailenden kaçacağını mı zannediyorsun! Biliyormusun sen böyle yaptıkça böyle iğrenç bir hırsa kapıldıkça aynı onlara benziyorsun!

O son cümlelerde kalbimde bir acı hissettim. Ama hala üzerimde olan öfkemle esranın iki koluma da sardığı elleri tutarak ani bir öfkeyle çevirip bu sefer onu ben sarsmaya başladım.

"Ne dediğini zannediyorsun sen!"

"Şunu demek istiyorum sen böyle yaptıkça zavallının teki oluyorsun! Böyle yaptıkça o pis ailene benziyorsun!

Bu son kurduğu cümle bardağı taşıran son damlaydı. Esrayı benden uzaklaştırmak aramızdaki mesafeyi açmak istediğim için onun kollarını tuutuğum ellerimle biraz daha fazla sarsarak daha sonrada ani bir bırakışkmla dengesini kaybedip o merdivenlerden düşmesini izledim.

Ben ne yapmıştım!

Gözlerim merdivenlerden tek tek yuvarlanan esradayken çevremdeki çığlık sesleri ve dağhanın şaşkın bakışları.

Hareket edemiyordum. Çaresizdim. Ani bir öfkeyle ailem bildiğim kızı ölüme sürüklemek de neydi?

Vücudum artık beni kaldıramayacak hale geldiğinde isyan ederek beni yere bıraktı. Ellerimi beyaz zemine koyup gözlerimi de kapayıp bugünün bir rüya olmasını diledim. Bugün bir rüya ve ben birazdan uyanacağım.

Gözlerimi açtığımda görüş açıma ilk giren şey beyaz zemin oldu ardından başımı kaldırmamla o kargaşayı gördüm. Bu bir rüya değildi. Lanet olsun ki değildi. Yaşadıklarım ve daha yeni esraya yapmış olduğum an aklıma geldiğinde benim bile kendime şok olduğum bir hızla ayağa kalkıp ailem dediğim kardeş dediğim kızın yanına esranın yanına koştum.

Her bastığım basamakta daha fazla bağırıyordum.

"Esra sen çok güçlüsün! Sakın bırakma!"

"Esra herşey için özür dilerim bilerek yapmadım sana yemin ediyorum bilerek yapmadım! Beni ne olur affet!"

Yerde başından kanlar akan esrayı görmemle bağırışlarımın, yalvarışlarımın arasına bir de çığlıklarım girdi. Esranın yanına gidecekken dağhanın beni kollarının arasına alıp elini saçlarıma koyup sakinleşmemi söyleyen benim bir suçumun olmadığını kazayla olduğunu söyleyen dağhan karana bakışlarımı çevirip sessizce tısladım ardından bağırışlarımın sesi doldu etrafa.

MİHR-Ü MAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin