4 - Basketbol

160 26 16
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın 😘

Haftasonu nihayet gelmişti. Her zamanki gibi bir şey yapmayıp sadece evde oturacağımı biliyordum fakat okulda kalıp acımasız çocukların arasında kaynamaktan iyiydi.

Sabah erken kalktığım için henüz kimse uyanmamıştı. Hemen mutfağa gidip dünden kalan yarım çikolatamı ve annemin yaptığı pastane poğaçasından alarak yatağıma geri geçtim. Laptoptan bir Black Mirror bölümü açarak izlemeye koyuldum.

~~~~~~~

Başıma sertçe vurulmasıyla tekrar uyandım. Dizimin üstündeki sıcaklığın nedenini üzerimde duran laptoptan olduğunu anlamıştım. Kafama vuran kişi ise babamdı. Bizim ailede insanları böyle öperek, başlarını okşayarak uyandırmak olmaz, şöyle güzel bir iki tekme tokatla bir de yanına güzel bir iki sözle uyandırmak adetimizdir.

Babam bana sinirle bakarken ' madem kalktın ne diye kahvaltı hazırlamadın da geri yattın ! Laptopu da açık bırakmışsın. Biz bu elektrik parasını yerden mi topluyoruz ? Haa ? ' dedi.

Annem de odama girince konuşmayı bölerek odadan söylenerek çıktı.. ama sesi hala oldukça net geliyordu : ' şu kızına bir düzgün şey öğretemedin, değil mi ? '

Annem bana hem üzülmüş hem de sinirlenmiş bir ifadeyle bakıyordu. Bana mı kızıyordu, kendine mi anlamıyordum !

Evet, babam dediğim o kişi aslında üvey babam. Ben 7 yaşındayken annem onunla evlendi. Başta çok iyi bir adamdı, hala da öyle gerçi. Sadece beni sevmiyor, tüm sıkıntı bu.

İçimden bir an ' keşke okulda olsaydım ' diye geçirdim. En azından burada başıma kakılan sözlerle kahvaltı hazırlamak zorunda kalmazdım..

~~~~~~~

Alışveriş merkezine geldiğimde büyük marketlerden birine girerek cebimden alışveriş listesini çıkardım.

Bir elimle büyük sepeti ileri doğru sürüklerken diğer elimle listeyi elimde tutuyor, gözlerimle rafları talan ediyordum.

Sepetimin başka sepete takılmasıyla kafamı yukarı kaldırdım.

Woohyun karşımda şaşkınlıkla bana bakıyordu.

Aramızda konuşma geçmemesini ümit ederek ilerlemeye başladım. O da sesini çıkarmamıştı.

Yüzünde dünkü kavgadan kalan yara izleri mevcuttu. Özellikle gözünün sağ alt kısmı oldukça morarmıştı. Ve yine ben dilimi tutamamıştım.

"İyi misin ? " diye sorduğumda o da arkasını dönerek bana baktı.

Elinde tuttuğu sepete baktığımda içinde iki basketbol topu ve çokça ramen vardı. O kadar zengin olmasına rağmen neden bu kadar ramen almıştı ki ? Onun yerine daha güzel şeyler alabilirdi.

" İlgileniyor musun ? " demesiyle gözümü sepetten ayırdım.

" Merak ettim sadece. " diyebildim kısık bir sesle.

" Etme. " Soğuk sesiyle arkasını dönüp gitti.

Gerçekten, bananeydi ?

~~~~~~~

Uzun ve yorucu bir günün ardından telefonuma gelen mesajla yataktan doğruldum.

Gelen mesaj Sunggyu'dandı.

" Yarın okul spor salonunda maç yapacağız. Saat 3te. Sen de geleceksin. "

Ona ' sen kimsin de beni zorla maça götüreceksin ' mesajını yazdığım sırada ikinci bildirim geldi.

" Fikrini soran olmadı. Geleceksin. "

Bir of çekip yatağıma tekrar uzandım.

~~~~~~~

Altıma siyah pantolonumu ve üstüme de beyaz tişörtümü taktıktan sonra evden hızlıca çıkmıştım.

Okula geldiğimde bahçede voleybol oynayan bir kaç grup gördüm. Okulun içine girerek spor salonuna girdim.

Sunggyu eliyle hiç durmadan basketbol topunu sektiriyordu.

Dikkatini çekmiş olacağım ki kapıda dikilen bana gözlerini toptan ayırarak bakmaya başladı.

Sunggyu : Son oyuncumuz da geldi. Başlayabiliriz !

Kaşlarımı çatıp salonun arka kısmından çıkan diğer kişilere baktım.

Sungyeol ve Hoya'nın elinde de basketbol topu gördüm.

Demek ki Woohyun dün o yüzden...

Aklımdakiler daha susmadan maçı başlatmışlardı. Sahada ordan oraya koşuşturan yedi erkeğin arasında ortada sap gibi kalakalmıştım.

Sungyeol beni iterek Hoya'ya pas verdi.

Sunggyu rakibin alanına doğru hızla koşarken bana bağırdı.

Sunggyu : Yaahh ! Salak gibi ne dikiliyorsun orada ! Oynasana !

Sungjong'un bana top atmasıyla olduğum yerde kalakaldım.

Üzerime doğru koşan Woohyun'un görüntüsü gördüğüm son şey oldu.

🐇🐇🐇




SCHOOL 2019-2020 / INFINITEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin