"Sıradaki!"
Sae Jin bu sesi duyduğunda sıranın kendisine geldiğini çok iyi biliyordu. Kalbinde tam olarak adını koyamadığı bir endişe vardı. Bu ses bugüne kadar hayal ettiği her şeyin sonu olabilirdi.
Sae Jin için hayatında iki önemli adam vardı:
Biri hem çocukluk arkadaşı hem de sevgilisi olan Tae Joon diğeriyse tüm hayatı,yıldızı olan Chen.. Tae Joon hayatı boyunca yanında durmuş onu hep desteklemiş mükemmel bir erkek arkadaş, Chen ise ona hep acı veren ama sevmekten asla vazgeçemeyeceği biri kısaca onun yıldızıydı. Hani yıldızlar uzaktan çok güzel gözükürler ve parlarlar ama siz onlara asla ulaşmasınız ya... Sae Jin içinde Chen'i tanımak o kadar imkânsızdı. Ta ki bugüne kadar... Bugün önünde durduğu bu kapı onun Chen için attığı ilk adımdı. Onun için bu seçmelere katılmak anlamsız ve çok zordu. Onun istediği şey idol olmak değil, kendi idolünü tanımaktı. Kafasındaki bunca düşünceden kurtulmasını sağlayan Tae Joon un sesi oldu
"Bir tanem sıra sende, git ve onlara ne kadar mükemmel olduğunu göster. Sahnedeyken hep hayallerini düşün unutma! En güzel hayal hayallerinin gerçek olduğunu hayal etmektir. Sana güveniyorum"
Sevdiği adamdan duyduğu bu sözler garip bir şekilde ona güç veriyordu. Tüm güvenini toplayarak kapıyı açtı ve içeri girdi. Hiçbir yere bakmadan dümdüz yürüdü, yerde duran yıldıza geldiğinde durdu. Yönünü jüri üyelerine döndüğünde gördüğü şey karşısında şok oldu. Chen tam karşısında durmuş ona gülümsüyordu. Sevgilisinden aldığı tüm gücü biranda kaybettiğini hissetti. O kadar şaşırmıştı ki jüri üyelerinin dediklerini duyacak halde bile değildi. Sadece Chen'in yüzüne odaklanmıştı, onu bir gün mutlaka görecekti ama bu kadar çabuk olmasını beklemiyordu.
"Ah bu kadar güzel gülümsemek zorunda mısın ?"
Kalbinden gelen sözleri dinlemeyi bitirdiğinde bu adamı defalarca daha görebilmesi için jüri üyelerini dinlemek zorunda olduğunun farkındaydı. Gücünü tekrar toplayıp sesinin titrememesini ümit ederek:
"özür dilerim dediklerinizi tekrarlayabilir misin ?"
diye sordu. Salondaki sessizlik yerine kahkaha ya bıraktığında rezil olduğunun farkındaydı ama umurunda bile değildi, bu seçmeleri mutlaka kazanmalıydı. Jüri üyelerinden tahminince 27-28 yaşlarındaki bir adam -ki bu adam SMin akıl hocası ve dans eğitmeniydi-küstahça gülümseyerek:
"Bugün bize ne göstereceğini sormuştum ama görünen o ki Chen'in cazibesine fazla kapıldın"
Sae Jin bu sözler karşısında ne yapacağını bilemedi söyleyebildiği tek şeyi söyledi
"ben... ben bugün şarkı söyleyeceğim "
Jüri üyelerinden bir diğeri ona başlayabileceğini söyleyip bir mikrofon uzattı. Sae Jin nefesini tuttu ve gözlerini kapadı. Heyecanına yenik düşüp her şeyi berbat edemezdi. Çok uzun süre düşündükten sonra Moonlight'ın sesine en yatkın şarkı olduğuna karar vermişti. Şarkı söylemeye başladığında biraz önce tek yaptıkları önlerinde duran kâğıtlara bakmak olan jüri üyeleri teker teker başlarını kaldırdılar, etkilendikleri her hallerinden belliydi. Sae Jin şarkıyı yüreğiyle söylüyor yıldızının gözünün içine bakarken sözleri tüm benliğiyle hissediyordu
" ...Sana dokunamadığım, seni tutamadığım bir yer... Görünüşünün altında parlayan şey insan değil..."
Şarkısını söylerken yıllardır çektiği acıların yükü gözyaşlarıyla birlikte döküldü. Bir aptal gibi göründüğüne emindi ama umursamadı. O yalnızca hayallerini düşündü ve şarkısı söyledi. Bitirdiğinde nihayet gözlerini açabildi. İlk gördüğü yüz Chen'inkiydi. Şuana kadar öyle bir heyecan yaşamadığına yemin edebilirdi. Gözlerine bakıp bir şey söylemesini bekledi. Ve beklediği sözü sonunda duydu
"sen gerçekten çok iyisin..."
Sae Jin içine bir bomba atılmış gibi hissediyordu. O güne kadar duyduğu bütün cümleleri unuttu çünkü bu en iyisiydi. Ardından duyduğu sözle yüzüne kocaman bir gülümseme kondurdu:
"Tebrikler! Kazandın "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IN YOUR EYES
FanfictionSae Jin... Siyahı pembesine karışmış... Gerçeği hayaline dalmış... Arkasında sevdiği bir adam, onun daimi koruyucusu, gerçeği, her şeyi olan... Gözlerinde ise bir hayal... Bir yıldız var uğruna gökyüzüne tırmanacağı... Bu yıldız... Gülüşüyle kalbini...