Nefesimi kontrol altına almak adına küçük bir hırıltıyla birlikte başımı salladım.Gözlerimiz bir an olsun ayrılmıyordu
"O zaman..Ben senin uzun zamandır fanınım."
Ellerimi iki elinin arasına iyice aldı ve başının gittikçe dahada yaklaştığını hissedebiliyordum.
"Belkide bunun adı aşktır?"
Bir şeyler söylemek için kalan son gücümün de bu sözlerle birlikte kaybolduğunu hissediyordum.Beynim hemen başımı çevirip kendime gelmemi söylese de kalbim beni bulunduğum yere çivilemiş,vücudumu savunmasız bırakıyordu.Kalp atışlarımı dudaklarımın arasında hissettiren,vücuduma garip bir sıcaklık veren bu sözlerin sahibine baktım.Her zamanki gibi ışıltıyla bakan mükemmel bir çift göz.. Gittikçe yakınıma gelen bu gözlerin büyüsüne kapılıp gözlerimi kapattım.Nefeslerimizin birbirine karıştığı o anda beni çivilendiğim yerden kurtararak gözlerimi şaşkınlıkla açmama neden olan Nana'nın sesi oldu. "Sae Jin!Sae Jinnn!" Ön bahçeden sesleniyordu ve arka bahçeye doğru yaklaşan gölgesini görebiliyordum.İkimizde panik halinde birbirimize baktık.Hızlıca etrafı kontrol ederek Chen Oppayı kolundan tuttum ve bankın arkasında duran ağaca doğru ittim.O saklanırken bende saçlarımı düzelterek şaşkın yüz ifademden kurtuldum.
"Evet?"
Çoktan arka bahçeye ulaşmış olan Nana bana doğru yaklaşıyordu.
"Nereye gittin?Kızlar sana yemek getirip odanda bulamamışlar.
En havalı halimi takınarak yüzüme küstahca bir gülümseme yerleştirdim.
"Sende benim için endişelendin..Öyle mi?"
Kollarını birbirine bağlayarak tüm ağırlığını tek bacağına verdi.
"Aslında olanlara dayanamadın ve kaçtın sanıp sevinmiştim ama görünen o ki bunun için fazla acele etmişim."
Yüksek sesle kahkaha atarak aniden suratımı düşürdüm ve bende kollarımı bağladım.
"Üzgünüm ama sana bu zevki tattırmaya hiç niyetim yok."
Biraz önceki çok bilmiş halinden eser kalmamış gibi duruyordu.
"Her neyse!Emin ol seninle uğraşacak halim kalmadı.Bugün başımıza yeterince iş açtın ve en azından bir süreliğine çeneni kapatıp gökyüzüne ulaşmış egonu aşağı çekmelisin."
Arkasını döndü ve birkaç adım attıktan sonra saçlarını savurarak yüzünü bana çevirdi.
"Kızlara biraz temiz hava almak için dışarı çıktığını söylerim sende çok fazla burada kalma üşütürsen ne yaparız?"
Bir an için bu laflar karşısında duraksadım.
Hadi ama seni ezmesine izin verme!
Tam ön bahçeye dönecekken benim sesimle durmak zorunda kaldı
"Sen beni merak etme!Üşütürsem bile birkaç ilaçla iyileşebilirim.Sen kendini düşün.Bildiğim kadarıyla kafadan hasta olanlara bir çare yok?"
Hala arkası dönük olmasına rağmen sinirden kıpkırmızı olduğunu biliyordum.Yüzüme bile bakamadan kaldığı yerden devam edip yurda girdi.Bense arkamı dönüp Chen Oppa'nın saklandığı yerden çıkışını izledim.Yüzünde garip bir ifade vardı.
"Vay be!Cidden çok etkilendim.Bu kedi gibi yüzün altından büyük pençeleri olan bir aslan çıktı!"
Bir süre duraksayıp bende onun kahkahalarına eşlik ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IN YOUR EYES
Hayran KurguSae Jin... Siyahı pembesine karışmış... Gerçeği hayaline dalmış... Arkasında sevdiği bir adam, onun daimi koruyucusu, gerçeği, her şeyi olan... Gözlerinde ise bir hayal... Bir yıldız var uğruna gökyüzüne tırmanacağı... Bu yıldız... Gülüşüyle kalbini...