14.Bölüm ;Morg

351 26 1
                                    

Merdivenlerden inerken Ayşegül Hoca elindeki evrakları elime uzatıp morga bırakmamı istedi.

"Ben mi?"

"Evet."

"Morg'a"

"Evet Arda  hadi ne duruyorsun?'

Ayşegül hocanın derin souk gri gözlerine baktım gözlerini devirdi.

"Hadiiiii.Zombiler sadece filmlerde olur.Ölüler seni yemez ,hayati fonksiyonları sıfırlanmıs hemde hepsinin."

Dosyaları sıkıca kavradım.Derin derin nefes aldım.Morga inen basamakları yavaş yavaş indim.Her indiğim basamak beni dahada ürpertiyordu.Sanki morga değil ölünce beni yatıracakları iki metrelik odama iniyordum.Aklıma rüyam geldikçe gerisin geriye atıyordum adımlarımı.Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki durabilirdi.Morgun kapısına geldiğimde ağzımın kuruduğunu hissettim.Simsiyah demir bir kapının önündeyim.Kapının kolu sıkıca kavradım.Geleceğimi görmeye hazır değilim...

                                                                              ***

Kapı gıcırdayarak açıldı.İçerisi buz gibiydi.Bir süre kapıda dikildim.İlk adımımı attım ilk cesetlerin olduğu dolaplara sonra masaya uzun uzun baktım.Masa ne kadarda uzak gözüküyordu gözüme sanki ben yakınlaştıkça uzaklaşıyordu.Bir sürü cesedin üstüste yanyana demir dolaplarda öylece yattığını bilmek korkunçtu.Hepsi farklı şeylerden ölmüştü kimi hastaydı kimi cinayete kurban gitmişti kimi feci bir trafik kazası geçirmişti.Ama hepsi ölüydü.Bedenleri yaşları,yaşadıkları başkaydı.Onlarda insandı ama ölüm korkusu dolaplara yaklaşmamı önlüyordu.Elimi duvardan ayırmadan masaya ilerledim karşımdaki  dolaplar kanımı donduruyordu.O demir dolaplar açılcakmışta beni içine çekecekmiş gibi hissediyordum.Dosyaları masaya koyunca arkamdan bir gümbürtü koptu.Ensemden soğuk terler boşaldı damarlarimdaki kan katılaştı.Soluğum kesildi.Ağızım kurudu.Arkamı döndüğümde kapının kapandığını ve kolunda dolapların altına yuvarlandığını gördüm.Koştum.Burda kalmak istemiyordum.Kapı kapanmıştı hemde sıkı sıkı.Kapıyı yumruklamaya  başladım nefes alamıyordum,göğüsüm  daralıyordu.Morg hastanenin en alt katındaydı sesimi duyurmam zordu.Tüm gücümle abandım kapıya. Ardı arkası kesilmeyen yumruklar savururken bağırıyordum.

"Buraya gelmek için daha zamanım olmalı! Bu kadar çabuk değil!"

Bağırıyordum,titriyordum,korkuyordum,dişlerimi sıkıyordum.Sesim kesilsede yumruklarım kesilmiyordu elim kanamaya başlamıştı.Canım yanıyordu.Yumruk atamayacak hale gelene kadar durmadım en sonunda ellerimin kaskatı kesildiğini farkettim.Yumruklarımı sıkıp tekmelemeye başladım. Morg soğuktu üşüyordum  yoruldum dizlerimin bağı çözüldü.Kan durmamıştı,yavaş ama kesintisiz akıyordu elimi yarmıştım.Bacaklarım vücudumu taşıyamadı kapının dibine çöktüm.Terden ıslanan saçlarım şimdi yüzüme yapışmış ve buz tutmuştu.Dolaplar üstüme üstüme geliyordu sanki ölüler yerlerinden kalkmış onları dolaplardan çıkarmam için dolap kapaklarını yumrukluyordu.Duvarlar etrafımda döndükçe dahada korkmaya başladım.Gözlerim karardı.Başımı ellerimin arasına aldım nefes almayı unutmuştum.Bir an ölülerin üzerime yürüdüğünü sandım kapıya bir kaç yumruk daha attıktan sonra kalktım duvardan destek alarak dolaplardan en uzak köşeye sindim morg karanlıktı.Göz kapaklarım ağarlaşıyordu.Bir öksürük krizi tuttu beni Burağın sözleri çınladı kulaklarımda

"Asla hasta bir çocuğa adamaz kendini"

"Onu böyle mi mutlu edeceksin."

"Defolu ürünsün yani"

Kalbim sıkıştı.Bu şuan aklıma getireceğim son şey olmalıydı.Gözlerimden ağar ağar yaşlar süzüldü.Çıldıracaktım

"Çıkarın beni" dedim bitkin bir sesle " kimse yok mu!"

Kapıya birinin vurduğunu duydum

"Kim var orda?"

"Yardım edin!"

Kapı biraz sarsılıyor.Kapıya yanaşıyorum kanayan elimi tutarak.Biri kapıyı açmaya çalışıyor kesik kesik nefes alıyorum.Ağzımdan yine kan geliyor buz gibi ve sert bir zemin işliyor içime kesik kesik sesler...Bir çığlık...Tekerlek sesleri...Bir ışık...Uzun bir karanlık...Bir koşuşturma var...

"Arda!?"

Hüzün DeniziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin