22.Bölüm :Ameliyat

321 20 10
                                    

Sedyenin üzerindeyim.Ameliyata giriyorum.Ölebilirim.Öğle ezanı yakın hazır değilim.Ölüme gidiyorum....Allahım ya aksilik  çıkarsa...

Derinim...Seni belki son görüşümdü.Dün son kez öpüşümdü.

Kendi ayaklarıma ölüme gidiyorum sanki.Annem etrafımda fır dönüyor.Ameliyata çağrılan doktorların isimleri anons ediliyor.

"Prof.Dr.Ayşegül Yücel...Opr.Dr.Şeyma Çoğan..Doc.Dr.Eren Karaca...Ameliyathaneye lütfen..."

Sedye ameliyathaneye getiriliyor.Biraz sonra narkoz verecekler.Masanın üzerinde bir sürü sivri uçlu keskiler,neşterler,maşalar ve bir ton alet birde yüzü maskeli doktorlar var.

Ayşegül hoca "Narkozu verelim" diyor ciddiyetle hemşire narkozu hazırlarken Şeyma hoca lafa tutuyor beni

"Nasıl hissediyorsun?"

Cevap vermiyorum

Narkozu vermek üzereler öğle ezanı okunuyor.

"Hocam'

Şeyma Hoca dönüyor"

"Efendim Arda"

Hemşire iğneyle başucuma dikiliyor

"Hocam Namaz..."

Şeyma hoca gülumsüyor.

"İzin verirseniz..."

Şeyma Hoca Ayşegül hocaya bakıyor.Ayşegül hoca ise gözlerini devirip

"Eren Bey narkozu verelim.'

"Hocam lütfen .."

Yalvarır gözlerle bakıyorum hocaya...

"Vaktimiz yok"

'Hocam lütfen eğer masada kalırsam..."

"Tamam verin artık şu narkozu"

Ayşegül Hocanın bu kadar sert olması insanın umudunu kırıyor.Şeyma hoca kurtarıyor beni.

"Ben daha hazır değilim.Son kontrolleri yapacağım".Gözgöze geliyoruz göz kırpıyor ve ekliyor

"Hadi kıl namazını"

Yerimden fırlayıp bir köşeye geçiyorum yere bir örtü serip üstüme bir ceket geçiriyorum hemen tekbir getiriyorum.Namaz bitince dua ediyorum.

"Allahım ne olur affet beni"

Arkamı döndüğümde Burağı,Eren hocayı ve diğer öğrencilerinde benimle beraber namaz kıldığını görüyorum.Ufak bir tebessüm yayılıyor çehreme .Masaya geri dönüyorum.Uzanıp teşekkür ediyorum.Son hissettiğim şey bir iğne ve narkozun verdiği mayhoşluk...

                                         ***

(Derinin  gözünden...)

Hastanenin merdivenlerini koşa koşa çıkıyorum.Trafik yüzünden geciktim.Ameliyathanenin olduğu kata nefes nefese tırmanıyorum..Koridorun başına geldiğimde  ameliyathanenin kapısının önünde Ardanın annesi ve babasını görüyorum.Semiha teyze Kuran okuyor.Babasıda içinden bir şeyler tekrarlıyolar yanlarına yaklaşıyorum.

"Geçmiş olsun"

Semiha teyze Kuranı kapatıp ayağa kalkıyor.

'Sen Derinsin. değil mi?"

"Evet benim."

"Sen ne yaptığının farkında mısın?"

Eli ayağı titriyordu.Ağzımı açamadım.

"Onun hasta olduğunu bilmiyor musun?"

"Ama...Ben..."

"Sen ne! Oğlum gece yarısı bu soğukta dışarıda kalıyor ve sen hala ben diyorsun!"

"Bakın ben sadece..."

"Sus!Hastalığı ilerleyebilirdi."

"Ben onu sadece mutlu etmek istedim."

Semiha teyzenin attığı tokatla kıpkırmızı oluyorum.Ben hiç bu kadar aşagılanmamıştım.Hayatımda ilk defa tokat yedim.Ağlamaya başladım...Ayaklarımı sürüye sürüye ameliyathanenin kapısına geldim gözlerimi beceriksizce sildim.Burak çıktı dışarı

"Derin?"

Hemen toparlanmaya çalıştım

"Evet."

"Ondan vazgeçmen lazım biliyorsun değil mi?Sana hiçbir gelecek vaat etmiyor."

"Neden?"

"O kanser Derin"

Gözlerimi yere indiriyorum.Gözyaşları süzülüyor çenemden.

"Ben..Ben.."

"Bilmiyordun."

Susuyorum kan çanağı olmuş gözlerle Burağa bakıyorum.Sanki bir memnuniyet var suratında.

"Ben bunu zaten en başından beri BİLİYORDUM."

Hüzün DeniziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin