19.Bölüm :Odadan mutluluga kaçış

332 26 13
                                    

Multimedyada :Derin

Etrafımız alabildiğine yeşil ve sağ tarafımızdan bir ırmak akıyor.Derin koluma girip başını omzuma yaslıyor yürüyoruz.Ne o ne de ben konuşuyoruz.Sessizlik hakim...Çimenlere uzanıyoruz...Derinin başı göğsümde...Hava serin iki saat içinde güneş batacak tatlı bir rüzgar esiyor...Gitarımı ağaca yaslıyorum iki uçurtma alıyorum birde seyyar satıcılardan gül. Uçurtmaları uçurmaya başlıyoruz Derin kontrol edemeyip başıma indiriyor uçurtmayı gülüp kovalamaya başlıyorum tıkansamda kalbim sıkışsada durmadan yorulmadan.Kolundan yakalayıp kendime çekiyorum sıkı sıkı sarılıyorum beline o gülerken ben nefesimi kontrol etmeye çalışıyorum kalbime ağrı saplanıyor çimenlere yığılıp sırtüstü uzanıyorum.Başım dönüyor. Derin yanıma sokulurken fısıldıyor

"İyi misin?'

"Yoruldum" diyorum ürkek ve zayıf bir sesle. Doğrulup oturuyor onu çekip başını omzuma koyuyorum bulutları gösteriyorum.

"Şu bulutlar gibi özgür olmak isterdim.Tüm dünyayı dolaşmak...Yağmurla beraber hayalleri taşımak..." Gülümsüyor tarçın renkli gözleri parıl parıl,kızıl saçlarında dolaşıyor günün son ışıkları ve o gülünce açıyor çiçekler...Mutluyum.İyleşiyorum ve o hiç bilmeyecek hastalığımı.Gitarımı elime onu karşıma alıyorum.Melodilerde kaybolup gözlerine hapsoluyorum.Gökyüzü pembeleşmiş aynı Derinin yanakları gibi.

"Bu şarkı...kimin...hiç duymadım?"

"Ben yazdım ondandır"

"Ya...kime?"

"ilelebet seveceğim biriciğime"

Gülümsüyor . Boynuma sarılıyor.

"Adı ne peki şarkının?"

"Bir gün bende..."

"Bu artık bizim şarkımız..."

"Anlaştık meleğim"

Zaman hiç geçmesin o hastanenin lanet odasına bir daha dönmeyeyim istiyorum."

                                      ***

Hava karardı.Ortalık zifiri karanlık.Bir ay birde sevdiceğimin yüzü parlıyor yıldızsız bir gece.Derinle ırmağın kenarındayız.

"Aşkım" arkası  dönük beline doluyorum kollarımı devam ediyorum...

"Gökyüzüne bak hiç yıldız yok...İki yıldız bırakmak istermisin?"

Duraksıyor ilk

"Nasıl olacak o"

"İzle beni"

Çantadan iki dilek feneri çıkarıyorum.Birde çakmak birini yakıyorum oda aynısını yapıyor.

"Üçten geri sayıyorum fenerleri bırakacağız"

Başıyla onaylıyor

"Bir....İki...Üç...."

Fenerler havalanıyor onlar yükseldikçe dahada sarılıyoruz birbirimize...Yerdeki kilime uzanıyoruz tekrar...Sarılıyor ve susuyoruz...Dakikalarca izliyorum gökyüzünü. Sonra Derine dönüyorum o yıldızlardan parlak gözlerine bakabilmek için.Uyuyuyor kalkıp ceketimi  üzerine örtüyorum.Yanağına bir öpücük kondurup ondan iki adım uzağa çimenlerin üzerine yatıyorum aramıza birde çantamı koyup gözlerimi gökyüzüne  çeviriyorum bu sefer mutlu bir şekilde kapıyorum gözlerimi...

Hüzün DeniziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin