Bölüm başındaki yakınlaşmadan rahatsız olacaklar bölümün yarısını atlayabilirler. Ben uyarımı yapayım da sonra sıkıntı çıkmasın. Bir de profilimde ki mavi elmanın gizemini soran çok oldu. Ona da açıklık getireyim. O elmanın rengi ne zaman kırmızıya dönerse Ömer ve Defne vuslata erecek. Bu da benden size bir kıyak olsun. Hadi iyi okumalar :)
______________________________________
"Seni istiyorum."
Defne'nin dudaklarından dökülen bu sözlerden sonra her şey o kadar ani gelişmişti ki Ömer bir anda kendini Defne'yi öperken bulmuştu. Defne'nin ince uzun parmakları adamın ensesini okşayıp saçlarına doğru çıktığında Ömer de kızı içeriye doğru itip birinin onları görmesini engellemek için kapıyı kapatmıştı.
Defne geriye çekilip normalde bal rengi olan ama şu anda hissettiği tutkudan dolayı koyulaşan gözlerini Ömer'inkilere diktiğinde boğazında ki yumrudan kurtulmak için sertçe yutkunup parmak uçlarında yükseldi ve dudaklarını yeniden birleştirdi. Biraz önceye istinaden daha tutkulu olan öpücük git gide derinleşirken Ömer ellerini kızın beline getirip kendine bastırmıştı.
Hızlı adımlarla içerideki büyük koltuklara doğru gittiklerinde kapının yanında duran vazoyu devirdiklerinin farkında bile değillerdi.
Ömer bir elini kızın belinden ayırmadan diğer elinde ki telefonu feneri açık bir şekilde orta sehpanın üzerine koydu. Karanlık şu an onlar için soyut bir anlam taşıyordu. Defne Ömer'in kollarındayken korkmadığını hissetti.
Dudakları ayrıldığında nefes nefese kalmışlardı. Ömer anlını Defne'nin anlına yasladığında kızın yüzündeki gülümsemeyle mutlu olmuştu. Halinden memnun gibi görünüyordu. Defne vakit kaybetmeden tekrar dudaklarını buluşturduğunda kalbindeki ince sızıyı umursamayıp koltuğa uzandı ve Ömer'i de üzerine çekti.
Ellerini adamın ensesinden yavaşça omuzlarına getirip kollarından destek alarak kendini biraz yukarıya çekti. Şu anda Ömer İplikçi'nin altındaydı. Ve bu ona huzur veriyordu. Hiç düşünmeden ellerini Ömer'in yakasına getirip gömleğin düğmelerini açmaya başladığında Ömer hâlâ olayın şokunu atlatamamıştı. Defne'nin bu kadar cesur davranmasını neye bağlayacağını bilemiyordu.
Defne hırsla Ömer'in gömleğini yerle buluşturduğunda ellerini adamın göğsüne koyup karın kaslarına kadar bir yol çizdi. Derin derin nefesler alırken boynunda hissettiği ufak ısırıkla acıyla inledi.
Henüz tanışalı bir hafta olduğu adamla şu durumda olduğuna inanamıyordu. Daha bu sabah kavga edip birbirlerine bir daha görüşmeyeceklerini söyleyip söz vermişlerdi. Ama şu anda o adamın altındaydı ve dakikalar sonra da sevişecekti. Ya da o öyle umuyordu.
Ömer kızın belinde duran ellerini tişörtünün eteklerine getirip izin istemek için kızın gözlerini baktı. Defne'nin yüzündeki gülümsemeden destek alarak tişörtü yavaşça sıyırdı. Ama kapının aniden alacaklı gibi çalınmasıyla elinin üzerinde yükselip kapıya baktı.
Hızla kızın üzerinden kalkarken yeni yeni kendine geliyormuş gibi ensesini kaşıdı Ömer. Sertçe birkaç kez üst üste yutkunup hâlâ çalmakta olan kapıya döndü. Üzerinin çıplak olduğunu bile unutmuştu. Kız yerdeki gömleği alıp ona uzatırken dudaklarındaki ruj izini siliyordu.
"Defne?"
Kapının ardından gelen sesle ikisi de aynı anda kafasını kapıya çevirdi. Gelen ses Aras'a aitti. Biraz daha kulak verince yanında Murat ve Seçil'in olduğunu da anlamışlardı. Defne üstünü başını düzeltip kapıya yönelirken Ömer'in hareketsizce salonun ortasında durduğunu gördü. Kaşları çatık elindeki gömleğe bakıyordu. Defne kapıyı açmadan sessizce "Gömleğini giy çabuk." diye fısıldadığında Ömer donuk hareketlerle gömleğini giyip koltuğa oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SES
Fanfiction"Bal gözlerinin içindeki kızıllığa aşık olmuştum ben. Çok değil, biraz Ateş biraz Güneş biraz Sen." Elimin tersiyle ittiğim hayat kestirme yollardan yeniden kucağıma düşerken yanında getirdiği hediye de paha biçilemezdi. Müzik kapalı, gizemli bir ku...