Son kez aynada kendine baktığında üzerinde bulunan kısa siyah eteği aşağı doğru çekiştirip saçlarını savurdu. Dudağında ki kırmızı rujunu da yenileyip üzerine kalın kabanını geçirdi.
Apartmandan çıkıp önünde duran motorunu es geçti. Bu kısa etekle motora binmek saçma olurdu. Yürüyerek bara geldiğinde içerisinin çok kalabalık olmasını beklemiyordu ama haftasonu olduğundan oldukça kalabalıktı. Pistte dans eden insanlara çarpmamaya dikkat edip ağır adımlarla ilerledi. Bar tezgahının hemen arkasında işine konsantre olmuş Ömer'i görünce hiç tereddüt etmeden gidip karşısına oturdu.
Ömer elindeki kokteylleri sahiplerine verdikten sonra karşısına oturan kıza dönüp çarpık bir gülüş gönderdi. "Hoş geldin." derken sakalını kaşıyıp kızı eriten bakışlarını yollamaya devam etti.
"Hoş bulduk."
Defne oturduğu yerde tedirgince kıpırdanırken sabah öğrendiği dönüş biletinin ağırlığını üzerinde hissediyordu. Ömer'e kırılmıştı. Arada kaldıklarını hissediyordu. Henüz bir ilişkiye başlamamışlardı fakat aralarında bir etkileşim olduğunun farkındaydı. En azından yok sayılacak bir durum değildi. Onu bırakıp gitme ihtimali hatta gerçeği aklına gelince daha da sinirlendi.
"Ne içersin? Ne ikram edeyim sana?"
"Sert bir şeyler olsun."
Ömer kafasını iki yana sallarken başkasına hazırlamış olduğu kokteyli sahibine uzatıp "Afiyet olsun." demişti. Bu işi severek yapıyordu ve gayet de başarılıydı. Kendine özel bir kaç kokteyl tarifi vardı ve kimsenin öğrenmesine izin vermezdi.
Defne'nin sert bir şeyler istemesine karşı "Olmaz sonra sarhoş oluyorsun ben uğraşıyorum." deyip alayla güldü. Defne'nin sinirli olduğunu anlamayacak kadar keyifliydi.
"Aslında pek sarhoş olmam ilk defa oldum o da sana denk geldi. İlginç." deyip dudaklarını büzdü. Gecenin sonunu kafasında kurgulamıştı. Bu gecenin sonu ikisi için de iyi olmayacaktı.
Ömer tezgahın arka tarafında oturan kıza doğru eğilip maşa ile kıvrılmış olan saçlarını parmağına doladı. Bakışları kızın dudağında gezerken "Demek seni sarhoş eden şey alkol değilmiş. İlginç." deyip parmağına doladığı saçlarını koklayıp bıraktı.
Defne derin derin nefesler alırken Ömer'in radarında girmemek için bir savaş veriyordu. Kendini biraz geriye çekip Ömer'in onun için hazırladığı hafif ama etkili kokteylinden bir yudum aldı. Gerginlikten titreyen bacaklarına elini koyup titremesine bir son vermek istedi fakat titreyen elleri buna izin vermemişti.
"Sen neden geldin ki bu gece izinliydin?" dedi Ömer bir yandan işiyle ilgilenirken diğer yandan da Defne ile sohbet etmeye çalışıyordu.
"Kafamı dağıtmak istedim." dedi Defne. "Dağıtsam birlikte toplar mıyız?" diye ekledi.
Ömer Defne'de ki tuhaflığı yeni yeni seziyordu. Anlam veremeden kaşlarını çatıp Defne'yi süzdü. Hiç tarzına uygun olmayan bir etek ve bustiyerle fazla gösterişli görünüyordu. Yüzündeki makyajın yoğunluğu da ilgisini çekmişti. Sert ifadesine aldırmadan kafasını salladı.
"Bir sorun mu var?" deyip kıza doğru eğildi. "Sen biraz gergin görünüyorsun."
Defne incinen gururuna aldırmadan omuz silkti. Konuşmaya hazırlanırken Ömer'e seslenen bir arkadaşla nefesini bırakıp arkaya yaslandı. Ömer izin isteyerek onu çağıran kişinin yanında giderken o da söyleyeceklerini kafasında toplayıp bir cümle haline getiriyordu.
Gelen mesajla arka cebinde olan telefonu çıkarıp mesaj panosuna girmişti. Seçil nasıl olduğunu ve şu an nerede olduğunu soruyordu. Umursamazca cevabını yazıp telefonu yeniden cebine attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SES
Fanfiction"Bal gözlerinin içindeki kızıllığa aşık olmuştum ben. Çok değil, biraz Ateş biraz Güneş biraz Sen." Elimin tersiyle ittiğim hayat kestirme yollardan yeniden kucağıma düşerken yanında getirdiği hediye de paha biçilemezdi. Müzik kapalı, gizemli bir ku...