Sabaha gözlerimi aralarken kollarım arasındaki sevgilime daha sıkı sarılıp kendime daha çok çektim. Kocaman dünyaya sığamazken, o'nun küçük yatağına sığmıştık. Tek kişilik yatağını ikimiz de paylaşarak rahatça yatmıştık. Tıpkı tek kalbe sahipken o kalbi birbirimizle paylaşmamız gibi.
Dün Yuta kendine yapılan tuzağı fark etmeseydi muhtemelen şuan bu kadar huzurlu olamazdık. Ki pek huzurlu olduğumuz da söylenemezdi aslına bakacak olursak.
Lucas birlikte olmak isteyen Jungwoo'yu sakinleştirmekle meşguldü tüm gece boyunca.
Ben de Yuta'yı sakinleştirmekle meşguldüm. Partide Angelina'yı da içirip sarhoş etmişler ve Yuta'yla seviştirip videosunu çekmeye çalışmışlardı. Yuta bunu fark ettiğinde Jaehyun'la fena hâlde kavga etmiş, ikisinin de ağzı yüzü dağılmıştı. Videonun çekilme amacı belliydi. Winwin sevgilisini tüm olan güveni ve inancıyla göndermişken, henüz çıkmalarının ilk gününde eski sevgilisiyle olan öpüşmesine şahit olup gözyaşlarına boğulması içindi. Sırf ayrılsınlar ve biraz daha acı çeksinler diye yapamayacakları hiçbir şey yoktu.
Ten ise tüm gece boyunca kabusunda 'Doyoung' denen çocuğun adını sayıklamakla meşguldü. Sabaha kadar bir başka erkeğin adını sayıklamalarını dinlemek beni fazlasıyla huzursuz ediyordu.
Alnımı alnına yaslayarak dudaklarını okşarken kaşlarını çatarak uyanma belirtileri gösterdi. Gözlerini kısarak açtığında beni görmesiyle çattığı kaşları gevşedi ve yüzüne güzel gülümsemesi yayıldı.
Yanağına uzunca bir öpücük vererek yataktan çıktım. Yüzüstü uzandı ve yastığa sımsıkı sarılarak gözlerini yumdu. Yeniden uykuya daldı. Üzerini örttüm ve odadan çıktım.
Çıkar çıkmaz Lucas'la karşılaşınca irkilerek geriye sendeledim. Tek kaşı havada, kollarını göğsünde birleştirmiş, duvara yaslanmış bana bakıyordu.
''Bize salondaki koltukta yatacağını söylemiştin. Fakat nedense sabah seni koltukta değil de, Ten'in odasından çıkarken buluyorum.''
Kapıyı tamamen çekip kapatırken işaret parmağımı dudağıma yerleştirdim.
''Sessiz ol. Ten uyuyor."Sorgular gözlerini üzerimden eksik etmediğinde istediği açıklamayı yaptım.
"Koltuktansa Ten'in kucağı daha rahat geldi.''
Gülerek dil çıkardığımda söylediklerim yüzünden daha da ciddi hale bürünmüştü. O sırada Jungwoo'nun sesi geldiğinde aklıma da fikir gelmişti. Artık bu ikisinin arasındaki mevzunun burada kapanmasını istiyordum. Ten'in odasının kapısını hızla açıp Lucas'ı birleştirdiği kollarından tutarak içeri attım. Kapıyı arkasından kapattım ve geri çıkmaması için kulpunu tuttum.
Jungwoo büzdüğü dudağıyla beni görür görmez yakama yapıştı.
"Dün gece... Johnny'nin doğum günü partisinde berbattım değil mi?"Düne dair hatırladığı tek şey hiçbir şey hatırlamıyor olduğuydu. Fazla içmiş ve sarhoş olmuştu.
"Berbat değil, realisttin sadece."
Ağrıyan başını ovarak gözlerimin içine baktı.
"Ne demek istiyorsun?""Yani diyorum ki, Lucas'ın kirli dudaklarını temiz dudaklarına bastırarak kirletmesini istiyorsun."
Lucas konuşmamızı duyduğunda yapacağım şeyi anlamış ve kapıyı açmaya çalışmayı bırakmıştı.
Jungwoo'nun kaşları havalandı. Şaşkınlıkla haykırdı.
"Lütfen bana dün bu cümleyi o'na söylediğimi söyleme.""Bunu söylemekle kalmadın. Devamını anlatmamı ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıla Boyalı Yalan Lekeleri •taeten
Fanfiction"Ten'i sana yeni yaş hediyem olarak kabul et, oğlum." Kalbimden boğazıma geçen acı tadı yutkunmaya çalıştım. Gözlerimin dolduğunu belli etmem zayıf biriymişim gibi gözükmeme neden oluyordu. Ama elimde değildi. "Hediyen için teşekkür ederim, Bay Lee...