5• Kalp Atışlarımın Ritmi

3.3K 378 118
                                    

Çalan alarmla yataktan çıkıp hazırlanmaya başladım.Gece yine tam bir uyku çekememiştim.Olinda'nın da miyavlamaları kesilmemişti.Hem suçlu hem güçlü terimi Olinda için yapılmış olmalıydı. Hazırlanırken bir yandan da kendime gelmek için kahve içiyordum.

Kızıl yumuşak saç tellerime elimi daldırıp şekil verdikten sonra hazırlanmayı bitirip evden çıktım.Çok mesafe olmadığı için yürümeyi tercih ederek okula vardım.

Lucas yine geç kaldığını düşünerek koşturuyordu.Arkamdan geliyordu ve yalnızdı.Dikkatini çekebilmek için tam yanımdan geçerken ona doğru kaydım.Çarpışmamızı sağladığımda durup bana döndü.

"Oh,Taeyong,selam,özür dilerim,günaydın, güzel gözüküyorsun,sonra görüşürüz,byee."
Hepsini arka arkaya sıralayıp uzaklaştı.En azından durup biraz konuşuruz sanmıştım.

Biraz daha yürüdükten sonra Angelina'yı görünce yanına gittim.Kız arkadaşlarıyla bir şey konuşurken aralarına girmemle hepsinin delici bakışları üzerimde gezdi.Bir Angelina'ya bir bana bakıp duruyorlardı.

"Angelina,seninle aynı bölümde olmalıyız.Şu anki gireceğimiz sınıfı bilmiyorum.Beni götürsen olur mu?"
Ellerinin arasındaki kahveyi yanındaki arkadaşının eline sıkıştıran kız, hemencecik teklifimi kabul etti.

Yürümeye başlayıp uzaklaştığımızda pembe saçları esen rüzgar yüzünden dağılıyordu. Giydiği deri pantalon ve beyaz tişörtünün üzerine geçirdiği deri ceket ile sınıfın kapısının önüne gelmemizle durup bana döndü.
"Tam tanışamadık seninle.Ben Angelina, Johnny'nin ikiz kardeşiyim.Ya sen?"

Johnny'nin kız kardeşi olduğunu duymamla yaşadığım şoku dışarı yansıtmış olmalıyım ki,Angelina tepkime bakıp güldü.Belki Johnny'den nefret etme nedenleri kız kardeşi olabilir miydi, diye düşünmüştüm. Fakat Ten'in sorununun Johnny'le olduğu belliydi.

"Lee Taeyong.Koreliyim.Ve sen-"
Cümlemi bitiremeden sınıfın kapısının içerden açılmasıyla Johnny çıktı karşımıza.Angelina'yı kolları arasına alırken içerde elinde gitar,kulağında tek kulaklık takılı olan Ten'e kaydı gözüm.Minik ve şekilli ellerini gitar tellerinin üzerinde gezdirirken sanat gibi gözüküyordu.

Çaldığı sesi içerden gelen yüksek gürültüden ayırt etmek mümkün değildi.Kotunun üzerine giydiği gömleğinin ilk iki düğmesini açıp gitarın akorlarıyla oynadı.Bir şeyi yapamıyor olduğundan canının sıkkın olduğu belliydi.

Johnny ve Angelina uzun süre gözlerimin daldığı yere dönüp bakıp sonra tekrar bana dönmüşlerdi.Johnny ellerini havaya kaldırıp gözümün önünde kendime gelmem için sallamış, sonrasında şıklatmıştı.
"Önünde Angelina gibi mükemmel bir kız varken gözlerin nerelere kayıyor?"

Kız gülüp kardeşinin koluna hafifçe vurduğunda ben de onlara gülümsemiştim.
"Sadece gözüm dalmış..."

Üçümüz birlikte diyaloğa girmiş konuşmaya başlamıştık.İkisiyle de yeterince kaynaştığımı düşünüyordum.Johnny beni doğum günü partisine bile çağırmıştı.Oraya gitmek demek Angelina ile yakınlaşmak demekti.Hatta belki de o güne kadar yakınlaşabilirdik.

"Ah...Sizinle konuşmaktan gitmeyi unuttum. İşim var benim.Sonra konuşuruz."
Johnny omzuma elini atıp sıkmıştı giderken.

"John seni sevdi."
Üzerine doğru birkaç adım atıp sınıf kapısına yasladım.Elimi ceplerime atıp yüzüne doğru eğildim ve gözlerinin önüne düşen saçlarını üfleyip yüzünün açılmasını sağladım.
"Peki sen sevdin mi?"

Gözleri gözlerimden dudaklarıma indiğinde dudaklarının kenarı yukarıya kıvrıldı.Az çok kolay bir kız olduğunu tahmin etmiştim. Herkesin elde edebileceği bir kızdı.Fakat herkes zoru severdi.

Kızıla Boyalı Yalan Lekeleri  •taetenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin