23• Benim Silahım Yalanlarımdı

2.8K 298 330
                                    


Kendisine doğrultulan silahı almaya giderken herkes sessizlikle Bay Lee'yi izliyordu. Ama Yuta bakışlarını Winwin'den bir saniye olsun ayıramıyordu.

Tek gözünü kapatarak silahını Yuta'ya doğru uzattı. Sağ gösterip sol vurmasına herkes şaşırmıştı. Karşısına geçerek silahın ucunu avucumla kapattım. İşine engel olacağımı anladığında sinirle solumuştu. Birkaç adamın gelip beni en köşeye doğru sürüklemeleri saniyeler sürmemişti.

Yuta güçlü ve kesik kesik alıyordu nefeslerini. Silahın ucu gözlerinin içini işaret ediyorken, suskunluğunu koruyordu. Ağlamamakta ısrarcıydı. Bay Lee'yi mutlu etmemekte kararlıydı. Kendisini tutabilecek kadar güçlü olmasına şaşırmıştım. Ve Yuta'ya olan saygım katlanmıştı.

Diğerlerine oranla bir hafta sonra kocası olacağı adam daha da mahvolmuştu. Öksürmekten konuşamıyordu. Sadece canının yandığını belirten bağırışlar çıkartıyordu. Kim bilir, belki de unutmuştu cümle kurmayı. Belki de unutmuştu Koreceyi o an.

Kıpkırmızı olan sevdiğine baktı Yuta. Sadece gülümsedi.
"En azından sizin öldüğünüze şahit olmayacağım. Üzülme..."

Bay Lee silahı yere indirip yeni sigarasını yaktı. Adamlarından birine Winwin'i işaret etti. Diğerlerine göre daha cılız olan beden koşarak Winwin'in bağlandığı ipleri keserek açtı. Ellerle açmak mümkün değildi.

Çözülen beden kendini direkt Yuta'nın önüne atıp sarıldı. Boğacak kadar sarılıyor, ağlıyorken dudaklarından öpüyordu.

Ben de, Jungwoo da, Lucas da sakinleşmiş, o ikisini izliyorduk.
Ten mi? O gözlerini açmıyordu. Gözlerini kapatmış sonunun gelmesini bekliyordu.

"Seni hep çok sevdim."
Yuta her seferinde aynı cümleleri tekrarlarken Winwin dudaklarına kapanıyordu. Daha sıkı sarılıyordu.

Silah tekrar havaya doğruldu. Ellerim silahın üzerinde hareket eden parmakları izliyordu. Tetiği çekti Bay Lee. Aldığı hizaya göz gezdirdim. Herkesin düşündüğünün aksine, silah yanlış kişiyi gösteriyordu.

"Winwin! Çek-!"
Bağırışımı silah sesi kestiğinde irkilerek sıçradım. Bedenim titremişti. Beynim iflas etmişti.

Bütün gürültüyü kesen silah sesine Jungwoo'nun sesli ağlayışları eşlik etti.
Lucas şaşkınlığını atlatamamışken, Ten tam gözünü neler olduğunu anlamak için açtığı sırada vurulma esnasını görmüştü.

Winwin'in arkasından beynine, kalbine ve sırtına isabet eden kurşunlar etini yarıp geçmişti. Kanlar her yerinden dökülürken vücudunu taşıyacak gücü kaybetmiş, Yuta'nın kucağında ruhunu bedeninden ayırmıştı. Üstündeki beyaz kıyafet kan kırmızısına dönüşmüştü.

"Öncelikle o üçü ölecek demiştim."
Mutlulukla attığı kahkaha ile bir kez daha anladım. Deliydi. Hayatımda gördüğüm en korkunç, en acımasız deliydi.

Yuta'nın gözyaşları ilk kez dışarıya firar etti. Son savunma hattı çökmüştü. Winwin'in adını haykırıyor ve kucağındaki ölü bedene dokunabilmek için oturduğu yerden çırpınıyordu.

Sevdiğinin akıttığı kanlar, onun da üzerini kirletiyordu. O kadar çırpınıyordu ki, sudan çıkmış bir balıktan, veya oksijensiz kalmış bir insandan hiçbir farkı yoktu. Çünkü kucağında sonsuzluk uykusuna dalmış bebeğine baka baka vurulmuştan beter oluyordu.

Hem ailesini, hem de ailesi olacak kişiyi öldürmüştü Bay Lee o'nun.

En az yarım saat bu böyle devam etti. Sıranın Jungwoo'ya geldiği anlaşılınca dinmeyen huzursuzluk bağırışları yine filizlenmişti.

Kızıla Boyalı Yalan Lekeleri  •taetenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin