Bölüm 9

372 12 4
                                    

Şu an kafam gerçekten çok karışık. Kendimi Oğuzum yerine koyuyorum. Düşünsenize sevdiğiniz insana onu sevdiğinizi söylüyorsunuz. Ama karşınazdakinin yaptığı tek şey sizi kırmak ve kalbinizi milyonlarca sayıya bölmek. Ben acımasız bir insanım. Oğuza yanlış bişey yaptım. Ve çok pişmanım. Ama gidip hiçbirşey olmamış gibi karşısına dikilemem. Bende onu seviyorum. Ama bunu söylicek cesaret bende yok. Hiçbirzamanda olmadı. Ve bu olaydan sonra olmayacak.

***
Sabah kalktım. Gece uyuyamadığım için gözlerim şişmişti. Telefonuma baktım. Oğuzdan bir mesaj bekliyordum ama gelen giden yok. Biraz yürümeye ihtiyacım olduğunu düşündüm ve kahvaltımı yapıp dışarı çıktım. Yaz ayındayız ama hava bu gün kapalı. Saat 10 ve ben Oğuzun beni götürdüğü masaldan çıkmış olan alana gidiyorum. Oğuzla konuştuğumuz ağacın altına gittim ve gözlerimi kapadım. Açmak istemiyordum gözlerimi. Çünkü bu ağaç bana huzur veriyordu. Sanki yanımda Oğuz var gibi oluyordu. Oğuzun yanında olduğumda kendimi özel hissediyorum.Bu ağacın altında da. Aslında geçmişe dönüp bakınca tanışalı bile az bir zaman oldu. Ama... Kalbime söz geçiremiyorum. Sevdiğiniz insan sizden o kadar uzaktaki tek yapabildiğiniz şey mimiklerini , yüzünü , sesini düşünüp unutmaya çalışmak. Bunları düşünürken gözlerimden yaşların aktığını hissedebiliyordum. Yavaş yavaş akıyolar gözümden. Sanki hayattan nefret ederlermiş gibi. İstemeden...

Kendimi toparladım ve ayağa kalktım. Arkamdaki ağaca baktım ve ileri doğru yürümeye başladım. Çok ilerde sırtüstü yatmış bir silüet gördüm. Uzanmış kapalı olan havada bulutlara bakıyordu. Zaten birazdan yağmur yağacaktı. Herhalde kalkıp giderdi. Kim olduğunu anlamak için yanına yaklaştım. Daha önce hiç görmediğim bir genç erkek vardı. Ağlamaktan gözleri kızarmış, yüzü harap içindeydi. Yanına yaklaştım ve yanına oturup bende sırtüstü yatıp bulutlara baktım.

-Merheba ben Eda.

Cevap vermedi sustu. Sadece ağlamamak için içine tuttuğu hıçkırığı hissedebiliyordum.

-İyimisin.

Çok kısık ve ağlamaklı bir sesle;

+Değilim ve artık hiçbirzaman iyi olamam.

Bu sefer bende fısıldayarak tanımadım çocuğa;

-Neden olamassın.

+Ailemi kaybettim. Dün .

Ağlamaya başladı. Hiçdurmadan. Hıçkırarak.

+Bir daha onları asla göremicem. Annemi,babamı, yeni doğan kardeşimi. Asla.

-Üzülm...

+Nasıl üzülmeyeyimim. Eskiden her küçük şeye moralimi bozardım ama.... Ama artık daha büyük şeyler yaşadım. Keşke eskiden olan olaylar yüzünden kendimi ve ailemi üzmeseydim. Artık karşılaşacağım bütün zorluklar karşısında güçlü durmam gerek. Ailem yok , param yok. Sadece evim var. Ailemden kalan evim. Hatıralarla dolu o ev var.

Aslında çok haklıydı. Küçük şeylerle kendimizi üzmeye değmezdi. İstediğimiz birşeyi alamayınca , bir şeyimizi kaybettiğimizde ,birşeyimiz kırıldığında bu kadar üzülmemize gerek yoktu. İnsanlar daha büyük şeyler yaşıyor ve yinede yaşamlarına devam edebiliyorlardı. Bunun en büyük örneğide karşımda duran bu çocuktu.

-Haklısın.


Diyebileceğim tek şey buydu. Ne diyebilirdim ki. Üzülme demem onu teselli etmek yerine daha kabuk bağlamamış yaralarını ilerde kaybolmayan izlere dönüştürecekti.

Yağmur çisilemeye başlamıştı. Ben;

-Biliyor musun? Bana şu kısa konuşmamızda çok şey öğrettin. Artık asla küçük şeylerle kendimi ve başkalarını üzmicem. En önemlisi ailemi , arkadaşlarımı ve...

+ Ve ?

-Oğuz

İçimde tuttuğum tüm nefesi vererek söylemiştim bu kelimeyi.

+Oğuz kim?

- Sevdiğim ama çok kırdığım bir çocuk. Sana çok teşekkür ederim.

Ayağa kalktım ve çocuğun elinden tutarak onu teslli etmeye çalıştım.

+Tanıştığıma memnun oldum ama bana adını söylemedin.

-Rüzgar

Ona gülümsedim ve arkamı dönüp koşmaya başladım. Yağmur yağıyordu. Onun için olabildiğimce hızlı koşuyordum. Tam patikaya gircekken arkama Rüzgara baktım. Yağmurun vücudunu ıslatmasına izin veriyordu ve hareketsiz duruyordu. Ama yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.

***
Eve geldim ve anneme,babama,abime kocaman sarıldım. Artık elimde olanlarla mutlu olcaktım. Kararlıydım. Rüzgar bana çok şey katmıştı. Ailemle birlikte akşam yemeğini yedik. Hepimiz mutluyduk. Masum çocuklar gibi. Yemeğimi bitirdikten sonra afiyet olsun dedim ve yukarı odama çıktım. Elime telefonumu aldım ve Oğuza mesaj attım.

"OĞUZ. ÖZÜR DİLERİM. BİLİYORUM ÇOK KIZGINSIN VE HAKLISIN. AMA BEN ÇOK BÜYÜK BİR DERS ALDIM. ARTIK KİMSEYİ KIRMICAĞIMA DAİR SANA SÖZ VERİYORUM"

Mesaj attım ve arkamı döndüm banyoya gidicekken telefonumun mesaj sesi kulaklarımda yankılandı.

İmkansızı Yaşamak ZordurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin