Aile buluşması.
"Gerçekten hiç gitmek istemiyorum." Kocası bunalmış bakışlarını Ruth'a çevirdi. "Yapabileceğim bir şey yok hayatım." Ruth ona gitmemek için cilve yapmayacaktı. Ofladı.
Dar bir elbise giymeyi tercih etmişti. Her ne kadar kendine itiraf etmek istemiyor olsa da, yaşlı bunakların arasında diri ve genç durmak onu bir şekilde tatmin ediyordu.
"Sadece çok kalmayalım, olur mu?" Adam sahte bir anlayışla başını salladı. "Elbette, hayatım."
🔆
"Ne kadar hoş olmuşsun!" Adam'ın halası olan Julie Shea, kıskanç bakışlarını yalandan ibaret olan iltifatlarının arasına sakladı.
"Teşekkürler hala."
"Gel, salonda oturuyoruz. Sana da bir yer ayırdık. Yeni gelinimize." Kusarmış gibi söylemişti.
Shea ailesinden kimse onu sevmiyordu galiba. Adam hariç.
Salona girdiğinde bir tek yeni nesil görememişti. Burada o kadar yabancı hissediyordu ki gerekli olmamasına rağmen ikide bir tuvalete gidiyordu. En azından o zaman o gerici ortamdan biraz uzaklaşmış oluyordu.
Son geldiğinde salon nüfusunda bir artış fark etmişti.
"Emma ve annesi geldi. Emma ile tanışmıştın?" Ruth şaşkın bakışlarını Emma'da bekletti. Şaşırmasının nedeni buraya gelmesi değildi tabii ki. Sonuçta o bu ailenin daha eski bir mensubuydu. Şaşırmasının sebebi, Emma'nın bakışlarıydı.
"Aa,ne hoş olmuşsun!" Emma'nın annesi Bayan Stuart dinlenmediğini bildiği halde boş boş konuşmaya devam etti.
Sonunda salondaki iğneleyici teyzelerden biri "Emma ile önceden tanışmış belli ki," diye yorumunu belirtme gereği duydu.
"Evet, onunla düğünde -daha doğrusu lavaboda- karşılaşmıştık. Hoş bir tanışma olduğunu söyleyebilirim. Birbirimizi sevdik, öyle değil mi Ruth?"
Ne demezsin. Bayıldık. "Kesinlikle." Gerçek düşüncelerini kendisine sakladı.
Emma, Emma'nın annesi ve Ruth yerlerine geçince yaşlılar aralarında çeşitli gruplar oluşturup konuşmaya daldı. Emma, Ruth ve onlardan küçük bir oğlan (Ruth onun kim olduğunu hatırlamıyordu, Adam'ın ailesi çok genişti) boşta kalmıştı.
Ruth gözlerini olabildiğince Emma'dan uzak tutmaya çalıştı. Ama sonunda göz göze geldiklerinde, ki bu kaçınılmazdı, Emma gözleriyle kapıyı işaret etti.
Ruth anlamsızca ona bakmaya devam ettikçe Emma'nın içi sıkıldı ve yaşlıları umursamadan Ruth'un elinden tutup onu dışarı çıkardı. "Bunu demek istemiştim ama anlamadın."
"Dışarı çıkmam. Bu benim için önemli bir aile buluşması. Sen farkında olmasan da." Emma her ne kadar öyle olmasını istemiyor olsa da, gerçekten önemli bir buluşmaydı. Çoğu kişiyle ilk defa bu kadar yakın oluyordu ve güzel bir ilk izlenim vermesi gerekiyordu. Ruth telaşla evin içine girdi (kapıyı tam kapatamamıştı) ve Emma'da onu takip etti. Holde kimse yoktu.
Emma narin omuzlarını 'sen bilirsin' anlamında silkti. Ruth, Emma'nın gem narin hem de sinir bozucu bir güzelliğe sahip olduğunu düşündü ve bu istemsizce onu gülümsetti.
"Neye gülüyorsun şizofren gibi?"
"Güzel olduğunu düşündüm, o kadar. Problem mi var?"
Emma'nın yanakları hafiften kızardı ve Ruth onu bu şekilde görmesin diye arkasını dönüp kapıya ilerledi. "Yok tabii."
Sonra kapıdan çıkıp gitti.