Ruth odalarından çıkarken ev halkı hâlâ uyuyordu. Dün Emma'dan ayrıldıktan sonra da çok tatsız bir uyku çekmişti çünkü Adam horlayıp durmuştu. Bütün hayatını bu horultuyu dinleyerek geçirmek istemiyordu. Aşağı oturup yalnız takılmak istemiyordu.
Şansını deneyip Emma'nın odasına gitmeye karar verdi. Uyanık olmasını diledi.
Ve uyanıktı da. Yatağında yatıyordu. Sarı saçları yastığa dağılmıştı ve gülümseyerek Ruth'a bakıyordu.
"Dün kocanın horultuları yüzünden ben bile uyuyamadım. Sana ömrünün geri kalanında bol şanslar."
Ruth gülüp Emma'nın yatakta uzandığı yere gitti ve oturdu. "Ona bir ilaç almam lazım." Sessizlik olmasını istemediği için ilaçlar ve horlamak hakkında kısa bir bilgilendirme yaptı. Gerçi, biraz kamu spotuna dönmeye başlamıştı.
Emma mimiksiz suratını yorganın altına sakladı. "Buraya kocanın sağlık sorunları hakkında konuşmaya mı geldin? Öyleyse kapının nerede olduğunu biliyorsun." Sesi boğuk çıkıyordu, Ruth yorganı onun suratından (zorla) çekti.
Emma'nın suratında tatlı bir gülümseme yerleşti, sonra o gülümseme otuz iki diş sırıtışına döndü.
"Ne yapmak istiyorsun, Ruth?" Yorganı üzerinden atıp doğruldu. Ruth'la göz gözeydiler şimdi. "Ben biraz sıkılmaya başladım. Eğlenceli bir şey yap." Ruth kızın muzip gülümsemesinden işkillendi.
"Seni eğlendirebileceğimi sanmıyorum." Emma çok yakınında duruyordu, hafiften kızarmaya başlamıştı. Sarışın bunun farkına varınca daha da eğlenmeye başladı. "Bence yapabilirsin Ruth."
Ayağa kalkıp odayı terk etmek istedi ama bunu yapamıyordu. Donup kalmıştı sanki ama bunun nedeni korku değildi. Daha çok tekrar kaçmak istemiyordu.
"Seni bir yere götürebilirim." Emma gözlerini pörtletip Ruth'un iyice dibine girdi. "Nereye?" Emma'nın kulağına yaklaştı. "Pavyona."
Emma hızla geri çekilip gergince güldü. Ruth onun bu gülüşüne bayılmıştı ama bunu sesli dile getirmeyip gülmekle yetindi. "Rolleri çok hızlı değiştik, ha Stuart?"
"Ne demezsin." Göz devirip yataktan çıktı. Emma yalnızca kilodu ve DC tişörtüyle duruyordu. Onu bu halde görmek Ruth'u garip hissettirmişti. Adam'ı ilk çıplak gördüğü zamanki gibi karnı kasılmıştı. Tabii ki bunu görmezden gelmek onun için en hayırlısıydı.
Emma onun bu halini görmüştü. "Ne oldu Shea?" Tekrar yatağa yaklaştı ve bu sefer Ruth'un tam önünde durdu. Eğilip suratlarını aynı hizaya getirdi. "Morardın resmen. Oksijen yetmiyor mu?" Emma'nın göğüsleri görüş açısındayken hayır, yetmiyordu. Gözlerini gözlerinde tutmaya çalıştı.
Aralarındaki bu çekimin ne olduğunu (ve neden olduğunu) anlayamıyordu ama onun için iyi bir şey olmadığına inanıyordu.
Yani Emma'nın her hareketi, şu an için, onu geriyordu ve sıcak basmasına neden oluyordu. Bir ara internette çoğu kadının (evli olsun olmasın) biseksüel olduğunu okumuştu. O çoğunluğa giriyor olabilir miydi? Pekâlâ olabilirdi. Ama onun için hiç iyi olmazdı. Bu sefer gerçekten ayvayı yemiş olurdu.