"Bugün bizde kalsanıza! Adettendir. Yeni gelin ve damadı ağırlamak ilk bize düşer."
Ruth kibarca Adam'ın amcası ve yengesini reddetmeye çalıştı ama amcası buna izin vermedi. Yengesi Julie için hiçbir sıkıntı yoktu aslında, siktir olup gidebilirlerdi ama kibar kocasını kırmak istemiyordu. Bu konuda Ruth gibi çekingen davranmayı seçti.
"Sadece bir gece. Merak etmeyin, yemeyiz." Gerald kendi esprisine güldü. Gülen tek kişi oydu.
"Tabii, amca. Seni mi kıracağız." Adam da çok hevesli değildi. Amcasını sevdiğini biliyordu Ruth, neden gitmek istemediğini anlamamıştı.
"O zaman eve gidelim ve size bir oda ayarlayalım."
Misafir evinden çıktılar ve herkes kendi arabasına bindi. Ruth kullanmak için ısrar etti. Araba kullanmaya bayılıyordu. Bazı geceler (özellikle yağmurlu geceler) arabasına biner ve saatlerce şehirde gezerdi. Tabii benzin parası pahalıya patlıyordu ama Ruth bu zevkinden vazgeçmeyi hiç düşünmemişti.
Gerald ve Julie eve varana kadar onları takip ettiler. Sonunda eski bir apartmana geldiler. Apartmanın sağında eski bir çocuk parkı vardı, diğer yöndeyse fazladan tuğlalar. Herhalde yakın zamanda yapılmış bir apartmandı.
"Amcamı seviyorum ama Julie'ye dayanabilir miyim bilmiyorum." İlgi istercesine ona bakan Adam'a baktı. Ona hafifçe gülümseyip arabadan çıktı. Adam ilgi istediğinde (ve aldığında) çok şımarık davranıyordu. Adam arabadan çıkınca arabayı kitleyip Gerald ve Julie'nin yanına gitti. Adam da arkasından.
"Emma gelene kadar rahatız. Sonra başımızın etini yiyebilir. Size onun odasına en uzak yeri vereceğiz."
Emma.
Belki de gelmesi iyi olmuştu? Belki de eğlenebilirdi? En son Emma'nın o kadar kötü olmadığına karar verdi. Yüzüne bir gülümseme yayıldı.
Gerald ve Adam onun bu gülümsemesini fark etti. "Belki de yakın odayı verebiliriz?" Ruth'a soran gözlerle bakan Gerald'a döndü herkes.
"Tabi. Olur. Bana uyar."
"Aynen." Ruth neden hâlâ güldüğünü anlamamıştı. Aptal aptal sırıtmayı kesmesini söyledi kendine. Sonunda gülüşünü dizginleyebildi.
Herkes eve girince havada bir gerginlik oluştuğunu hissetti. Adam ona bakıyordu. "Ne oldu Adam?"
Adam hiç dercesine gözlerini ondan kaçırdı. Ruth yine çocukluk yaptığını düşündü ve onunla ilgilenmeden Julie'nin o ve Adam için hazırlayacağı odaya kadının peşinden gitti.
"Hah, Emma ne zaman gelecek acaba? Bugün gitti gelmedi. Onu görmüş müydün?" Soran gözlerle Ruth'a baktı. "Hayır, hiç görmedim." Yalanını sevsinler.
"Eh, çoğu zaman böyle yapar. İlk değil yani ama ben hâlâ sinir oluyorum, birde bize gittiği yeri söylemiyor! Birgün gidipte dönmeyeceğinden korkuyorum."
Kapı açılma sesi duyuldu. İçerden Gerald gelmişti ama bu sefer Ruth'a eskisi gibi gülümseyip sıcak bir selam vermedi, onu görmezden geldi. "Emma ne zaman gelecekmiş?"
"Bizde tam onu konuşuyorduk. Bugün Ruth bile onu hiç görmemiş."
Gerald kısık gözlerle genç kadına baktı. "Öyle mi?"
Ruth ister istemez Adam ve Gerald'ın o yokken ne konuştuklarını merak etti. Kendisi için iyi şeyler olmadığı kesindi. Ne olmuştu da Gerald aniden ona soğuk davranmaya başlanıştı? O abartmıyordu kesinlikle, Adam'da soğuk davranıyordu. Neyden şüphelenmişlerdi?
"Emma'yı arayayım." Telefonunu çıkardığı anda Gerald başını olumsuz anlamda salladı. "Lütfen, arama. Sen şimdilik kocanın yanına git. Biz kendi kızımla ilgileniriz. Hem Adam çok yalnız kaldı." Ruth ister istemez bu cümlenin içinde ima olduğunu hissetti. Gerald gerçekten tuhaflaşmıştı.
Kocasının yanına gidince onun uyumuş olduğunu gördü. Ses çıkarmadan yanına uzandı.
Adam tabii ki yanına uzandığını hissetmişti. Ruth'a sırtını dönmeyi kesip o tarafa döndü ve kollarıyla karısını sarmaladı.
"Of, Ruth." Sesi fazla bunalmış ve uykulu geliyordu. "Her zaman mesafeliydin ama aramıza hiçbir zaman bir duvar koymamıştın."
Ruth ses çıkarmadı ve Adam'ı görmezden gelip uyumaya çalıştı.