"Bize gelmek ister misin? Evde kimse yok ve ben aşırı sıkılıyorum."
Hastaneden çıktıktan sonra direk eve gitmeye karar vermişlerdi ama şimdi Emma onu çağırıyordu. Evde Adam yoktu, bir hafta boyunca gelmeyecekti ve bu süreyi Emma'yla birlikte geçirmek hoşuna giderdi.
Kendi kendine kötü bir şey yapıyormuş gibi hissetti.
Ama Adam ne yaptığını nereden bilebilirdi? Ayrıca, körü bir şey yapmayacaktı.
"Geliyor musun?" Dalgın dalgın kornaya bakan Ruth'a yöneltilen bu soru kadının yerinden fırlamasına neden oldu. "Dalgın."
"Geliyorum." Arabayı kapatıp Emma'yı eve kadar takip etti.
🔆
İster istemez içine doğan heyecanı görmezden gelmeye çalıştı.
Emma salona ilerlerken onu izledi. Bir şey içip içmeyeceğini sorduğunu dalgınca başını salladı. Şarap bardağı çıkarıp içine yeşil şişeden şarabı dökerken ve ona bardağı getirirken de onu izledi.
Yanına otururken, hâlâ gözlerini yeşillerinden ayıramıyordu. Ki Emma'da onun gözlerinin içine bakıyordu. O kadar odaklı bakıyorduki kadın onun düşüncelerini okuyup okuyamadığını merak etti.
Okumasa iyi olurdu.
Emma bir şey demeden kendi şarabını Ruth'un eline tutuşturdu ve ayağa kalkıp örgüsünü açmaya başladı. Saçları tamamen özgür kalana kadar ustaca sarı saçlarını esir alan tokaları çıkardı. Saçından neredeyse bir düzine tel toka çıkmıştı. Oha.
Atkuyruğunu açınca saçları iyiden iyiye omzundan aşağı süzüldü ve kakülleri gözlerini kapadı. Ruth'a döndü. "Rahatlamayacak mısın?"
Transtan çıkmış gibi aniden irkildi. "Ne?"
Emma göz devirdi ve iyice Ruth'a yaklaştı. Saçını sabit tutması için o da tel tokalarla kısa saçlarını tutturmuştu, her ne kadar Emma'nınkiler kadar fazla olmasa bile beş tane toka çıkaran Emma gözlerini kısarak Ruth'a baktı. "Bana hiç öyle bakma, senden daha fazla çıktı." Emma yorumda bulunmadan Ruth'un dibine oturdu. Aralarında önceki mesafe yoktu ve Ruth heyecanını dizginlemeye çalışıyordu. Muzipçe gülen Emma yavaşça kafasını göğsüne koydu. Her nefes alıp verişlerinde kafasını daha çok ona gömüyordu.
"Emma... ne yapıyorsun?" Emma kafasını kaldırıp ona baktı. "Yatıyorum. Rahatsız mı oluyorsun?" Soruyu alaycı bir şekilde sormuştu. Ruth olumsuz anlamda başını salladı. "Olmuyorum ama biraz kalksan oradan da-" Emma onu dinledi. Kafasını daha aşağılara koydu.
Ruth'un nefesi kesiliyordu ve Emma bunu fark etmişti. Keyiflendi.
"Sıcakladıysan üstünü çıkarabilirsin." Tabii ki çıkarmayacaktı...
Emma kızın elini alıp tırnaklarını incelermiş gibi yaptı ve göğsünün oraya çekti. "Tırnakların güzelmiş."
Göğüslerin güzelmiş. Düşündüğü şeyi dile getirmedi Ruth.
Sonra elini bıraktı ve eli direk Emma'nın göğsüne düştü. Emma'nın bakışları zaten yeteri kadar germişti onu, şuanki durum nefes almasını tamamen kesti.
Daha bir şey yapmamışlardı ki!
Yapacaklar mıydı?
Bu sorunun cevabını bilmiyordu.
Elini hâlâ göğsünden çekmemişti. Emma hâlâ ona bakıyordu ve o hâlâ gözlerinin içine bakmaya çekiniyordu. Emma kızın kulağına yaklaştı.
"Üstümü çıkarmak ister misin?"
Evet. "Ne..." Cümle kurma yetisi yok olmuştu.
"Soruyu anladını biliyorum Ruth. Geçiştirme beni." Sinirlenmiş gibiydi. Ruth üstüne gitmedi.
"Ne yapacağımdan veya nasıl tepki vereceğimden emin değilim." İtiraf. Emma'nın bakışları yumuşadı. Ruth'un üstüne çıktı, bir bacağı kalçasının bir yanında diğeri bir yanındaydı şimdi. Ellerini nereye koyacaktı? Beline?
Bu soru üzerine biraz daha düşünmesine gerek kalmadı çünkü Emma ellerini almış, karnına koymuştu ama elleri sabit kalmıyordu. Yavaş yavaş yukarı...
Tam yerinde durunca kasıntı tepkiler vermemeye karar verdi. Emma'nın beli bile yerinde durmuyordu, sürekli üstünde oynayıp duruyordu.
Sonunda aktifleşip sarışının tişörtünü çıkardı ve sütyeninin olmadını gördü. "Vay canına. Çok ani oldu." Emma güldü.
Göğüsleri aman aman büyük değildi ama küçük de değildi. Tam olması gerektiği gibi. Ay, sanki çok biliyorum... İlk defa lezbiyen seks deneyimleyecekti (galiba?) ve çok bilmiş gibi davranıp Emma'yı canından bezdirmek istemiyordu. Kucağından havalanıp pantolonunu çıkardı.
Emma, Ruth'u da aynı hızla soyup iç çamaşırlarıyla kalmasını sağladı. Ruth'un utancı kızaran yanakları ve boğazından (boğazıda kızaran tiplerdendi belli ki) kendini ele veriyordu. Emma bu halini sevimli bulmadı ama anlayışla karşılıyordu. Yapması gereken de buydu zaten.
Tinselliğin sekteye uğramasını istemediği için Ruth'u öpmeye devam etti, seksin en sevmediği kısmı soyma kısmıydı. İnsan partnerine pek dokunamıyordu o zaman.
Emma, sadece kiloduyla kalmıştı ve Ruth'un da ondan tek fazlası sütyeniydi. Şimdi utancı iliklerine kadar hissediyor, yine de burada durmak hiç istemiyordu Ruth.
"Bana güven." Ruth'un kulağına fısıldadı. "Ki normal bir seksten daha yavaş ilerliyorum. Sırf senin için." Ruth kıza döndü. "Bunun üzerine ne demem gerekiyor?" Emma güldü. "Hallelujah?"
Ruth'un kahkahası kulaklarını çınlattı. Ama tekrar durmak yerine kızın iç çamaşırlarından da kurtuldu.
"Sonunda."
Şimdi tamamen çıplak olan kız, daha fazla dayanamayacağını biliyordu. Sarışının kulağına eğildi. "İşleri hızlandırmaya ne dersin?"
O an Emma'nın gözlerindeki parıldamayı daha önce kimsenin gözünde görmemişti.
utandım... kdldols