Final
Emma'nın bardağına koyduğu kırmızı şaraptan bir yudum aldı. "Bu güzelmiş."
"Adam aradı. Eşyalarını almanı söylüyor, bugün."
Yüzünü buruşturdu, evden ayrılmak istemiyordu. Şaraptan daha büyük bir yudum aldı.
Önceki hafta çarşamba günü saat tam on ikide Adam ve Ruth ayrılmış, Ruth otelde kalmak istemediği için ve daha güzel bir seçenek olduğundan Emma ile birlikte kalmaya başlamışlardı. Julie her ne kadar onu sinirlendirsede kızının sevgilisi olduğu için Ruth'a katlanmaya çalışıyordu. Gerald ise zaten yanında duruyordu, her daim.
"Şarabını bitir de gidelim." Demek bu yüzden kendisine koymamıştı...
Ruth ağzındaki şarabı yuttu. "Gitmek istemiyorum. Sen alıp gelsen?" Yalvarırcasına Emma'ya baktı.
"Elbette hayır!"
"Gıcık." Şarabının son yudumlarını da yuttu. "Hızlı gidelim o zaman."
🔆
İki bavulun yanında birde büyük bir çanta vardı ve bunları Julie gibi birisinin evinde nereye koyacağını merak ediyordu.
"Emma ile mi kalıyorsun?"
Ona seslenen Adam'a baktı. Gözlerinin altı şişmişti ve sakalları çıkmıştı. Muhtemelen bütün gün uyumuştu, morali bozulunca uyuduğunu biliyordu Ruth.
"Evet." Kısık sesle sadece bu cevabı verebilmişti. Yüzüne bakanayacak gibi hissediyordu.
Kim için olursa olsun, onu terk etmişti ne de olsa.
Adam buğulu bakışlarını yere indirdi. Ruth ise o haricinde her yere bakıyordu. Birbirlerine bakamazlardı ki...
"Sadece, Emma'yı seviyorsun ve onunla devam edeceğini biliyorum. Seni tutamam ama tutmak istediğimi bil. Seni bırakmaya hazır değilim ama senin için aynı şey geçerli değil. Umarım çok karşılaşmayız." Gözlerine son kez bakmak için başını kaldırdı. Ama o hâlâ yere bakıyordu.
Bu, sanırım bir insana söylenebilecek en kötü laflardan biriydi.
Cevap vermeden eşyalarını aldı ve evden çıktı.
🔆
"Seni asla üzmeyeceğime söz veriyorum. En azından çalışacağım." Emma, yavaşça Ruth'un dudaklarını kavradı.
Ruth minnetle gülümsedi. Sözünü tutamayacağını biliyordu, zira bir insanı severken üzmemek imkansızdı. Sevmenin, en azından karşılıklı sevmenin, bir kuralıydı bu: Seversen, üzersin. Bu kadar basit.
Ve bunda kahrolacak bir durum yoktu. Ki o aynı şeyi Adam'a yapmıştı. Emma'nın ona yapacağını sanmıyordu. O da yapmayacaktı çünkü bağımlılıktan çok huzur ilişkisiydi onlarınki. Ama Emma'yı seviyordu. Şu zamana kadar, âşık olmuştu hatta. En taze haliyle yaşıyordu bu duyguyu.
Bir kadına bu kadar değer vereceğini tahmin etmemişti. Emma çoğu açıdan gerçek bir ilkti. Kötü olmuş muydu? Yo. Hayır.
Emma önden evin kapısını açarken, kalbinin bıraktıkları için ağrımasını umursamadı. Çünkü itiraf etmesi her ne kadar zor olsa da, Adam'dan daha değerli birini kazanmıştı.
Açtığı kapıdan içeriye ilk Ruth girdi.
————
Biraz savruk bir son olmuş olabilir ama itiraf etmem gerekirse bu kurgudan sıkıldım biraz.
Yine de okuyan ve oy veren herkes için teşekkürler. Sıkılmış olsam da kendi kitabım ve emek verdim. Seviyorum yani.
Hadi sizde sağlıcakla kalın.