Biliyordum.
Emma ve Ruth'u öpüşürken gördüğünde, artık her şeyin bittiğinden emin olmuştu. Şüpheleri doğru çıkmıştı. Yaşasın mükemmel 6. hissim.
Yanlarına mı gitmeliydi? Ah evet. Kesinlikle. Başka bir alternatif yoktu, şimdilik.
İki genç kadın izlendiklerinden habersiz yiyişirken, Adam havuzun oraya gitti.
Bakalım hangisi önce fark edecekti.
Hiçbir şey yokmuş gibi havuzun kenarına oturup ayaklarını suya soktu ve küçük bir çocuk gibi sallamaya başladı. Ki çok geçmeden Ruth onu gördü.
Gördüğü anda gözleri kocaman açılmış, Emma'yı kendinden itmişti. Sarışın kadında ne olduğunu ilk anlayamadı. Sonra sevgilisinin(?) gözlerini takip etti. Eliyle ağzını kapatıp şaşkınlıkla bağırdı.
"Adam! Burada ne arıyorsun?" Ruth ona doğru yürürken şaşkınlıkla (ve biraz perişanlıkla) sormuştu. Gözlerinin dolmasını engelleyemedi.
"Asıl sen burada kocanın kuzeniyle öpüşerek ne halt ediyorsun?"
Ruth cevap vermedi, arkadan Emma geldi ve tam karşısında durdu. "Özür dileseniz bile fayda etmeyeceğini şimdiden söylemeliyim." Ruth başını salladı. Konuşamıyordu sanki. Boğazı düğümlenmişti. Emma onun aksine binbir türlü bahaneyi üretebilirdi. Ama yapmayacaktı. Artık Adam'ın doğruları bilmesi gerekiyordu.
Arkada iki kız durmuş onları izliyordu. Ne yani, lezbiyen balayına falan mı gelmişlerdi bunlar?
Tekrar karısı olması gereken kadına baktı. "Lezbiyen olduğun halde benimle evlenmeni geçtim, bu kararı verdiysen bari düzgünce söyleseydin ve ben-"
"Lezbiyen değilim." Bunu çok sinirli söylemişti. Emma istemsizce huzursuzlandı. "Seninle evlenirken, seni seviyordum. Ama sonra... Adam, bunu gerçekten anlatamıyorum."
Arkasını dönüp gitmeden önce sessizce fısıldadı. "Mahkemede anlatırsın artık."