Geceleri uyanmaktan hoşlanmazdı. Çünkü bir daha uyuyamazdı ama neredeyse her gece uyanıyordu. Psikolojik olduğunu düşünmeye başlamıştı.
Adam'ı uyandırmamaya özen göstererek yataktan kalktı. Sessiz adımlarla mutfağa ilerledi. Su içecekti.
Başkasının mutfağında sahiplerinden izin almadan su koymak bile onu rahatsız ediyordu ama bu yaptığı ayıp bir şey değildi sonuçta? Hem gelin gitmişti onlara.
Büyük bir bardağa soğuk su koyup onu ılıştırdı ve bir yudum aldı. Acı bir gerçek kafasına dank etti:
Susamamıştı.Sandalyelerden birine oturdu ve evi incelemeye başladı. Sade bir dekorasyon, hoş duruyordu. Ayrıca temizdi de. Annesinin evini düşündü. Bok götürüyordu o ev.
Mutfak bahçeye açılıyordu. Orada kimsenin bu saatte olmayacağını düşünmüştü ama bahçe masasına konan bir el yanıldığının kanıtı oldu.
Adam değildi... Emma olabilirdi. Bu düşünce ayağa kalkıp bahçeye çıkmasına neden oldu. İlk başta Emma'yı sevmediğini düşünmüştü ama kızı artık sempatik buluyordu. Yani, en azından eğlenceliydi. İnsan onun yanında sıkılmıyordu.
"Hey?" Kafasını uzatmış gerçekten Emma olup olmadığını kontrol etmişti. O olduğunu görünce de gidip yanına oturmuştu. Elinde bir defter tutuyordu.
"Heeeeey, Ruth. N'aber?" Ruth gülümseyip bedenini tamamen Emma'ya çevirdi. "İyi. Senden?" Emma iyiyim anlamında başını salladı. "Elindeki ne Emma?"
Emma fark etmesine şaşırmış gibi yapıp defteri yukarı kaldırdı ve masaya koydu. "Albüm. Gel beraber bakalım. Sıkılmazsın." Emma sandalyesini Ruth'a yaklaştırdı.
Yeterli ışığı sağlamayan bir lambanın altında soğuktan donmalarına rağmen birbirlerine çaktırmadan resimlere bakmaya başladılar. Ruth hırkasını getirmemesine lanet etti. Emma'nın bu soğukta ne zamandır durduğunu düşündü.
İlk resimde küçük sarışın bir kız (Emma olduğunu anlamıştı) çekik gözlü bir çocuğa dondurma yediriyordu. İkiside kameraya bakıp gülümsemişlerdi. Çekik gözlü çocuğun her yeri vanilyalı (muhtemelen) dondurma olmuştu.
"Bu bir arkadaşım. Adı Matt. Hâlâ görüşüyoruz ama seneye Japonya'ya geri dönecek. Muhtemelen o zaman bağımız da kopacak."
"Arayı sıkı tutmaya bakın."
Emma güldü. "Ben öyle bir insan değilim, Ruth. Yorum için sağol." Emma albümü kucağına çekti.
"Ne yani sevdiğin bir dostunla ilişkini devam ettiremeyecek bir insan mısın?" Emma omuz silkti. "İnsanlar ne kadar toz pembe laflar etseler de eninde sonunda kopar o bağ. Sadece bunu kabul etmek gerekiyor. Sen hiç devam ettirebildin mi?"
Ruth düşündü. "Bir yıl okumak için İngiltere'ye gitmiştim, kendi isteğimle ve o zaman Adam'la uzak mesafe ilişkisi sürdürmüştük."
Emma onu alkışladı. Sonra diğer sayaya geçti.
Öbür sayfada ergen Emma ve güzel bir kız sarılmışlardı. Emma'nın gözleri kızarmıştı ama diğer kız soğuk bakıyordu. Gülümsemesi de bu yüzden sahte çıkmıştı.