8. BÖLÜM: "YEMEK."
•
Araz'ın arabasıyla geldiğimiz salaş kafeye bakınmaya başlayarak derin bir nefes aldım.
"Ne yiyeceksin?"
Araz'ın sorduğu soruyla omuz silktim. "Hamburger ve patates kızartması."
Üzerindeki ceketi çıkartarak gömleğinin kollarını katladı. Ardından elini kaldırarak biraz ilerimizdeki garsonu yanına çağırdı.
Garson yanınıza geldiğinde Araz tekrar bana dönmüştü. "Ne içeceksin?"
"Ben hamburger ve patates kızartması istiyorum," diyerek ona ters ters baktım. Benim yerime sipariş vermek gibi bir aptallık yapmasına izin verecek değildim. "Yanına da vişne suyu."
"Tabi," diyerek Araz'a döndü. "Siz?"
"Ben orta boy pizza istiyorum," diyerek gözlerini üzerimden çeken Araz, tekrar garsona döndü. "Yanına da su."
Garson onaylayarak gittiğinde çantamı masanın üzerine koyarak dirseğimi masaya yasladım. Böyle durunca hayran hayran onu izliyor gibi görünüyordum ancak durum öyle değildi.
"Ne oldu?" diyerek suratına bir sırıtış yerleştirdi. "Beni mi izliyorsun?"
"Hayır," diyerek esnedim. "Biz seninle buradayız ya şu an, Cesur'a kesin haberi gitmiştir. Buradan çıkar çıkmaz arar beni, ne konuştuğumuzu falan sorar."
"Vişne suyunu gerçekten seviyor musun?"
"Evet."
"Gece," diyerek dikkatimi ona vermemi sağladıktan sonra dudaklarını yaladı. "Ben senden Cesur'la anlaşma yapmanı istedim ama çok uğraştırmaz seni, değil mi?"
Pişmanmış gibi konuşuyordu ancak suratındaki ifade asla ve asla pişmanmış gibi durmuyordu.
"İstemeseydim, yaptıramazdın. Uğraştıracağını düşünseydim kabul etmezdim."
O sırada yemeklerimiz geldiğinde gözlerimi yemeklere çevirdim. Patates kızartması yemeyi seviyordum.
Çatalımı patateslere batırarak ağzına attığımda, o da önündeki pizzayı yemryr başlamıştı.
"Tek çocuk musun?"
Sorduğum soruyla kaşlarını çattı ve birkaç saniye bekledi. Koyu mavi gözleri dümdüz bir noktaya bakıyordu. "Hayır," dedi, en sonunda. "Bir... Kız kardeşim var."
Aslında çok konuşkan bir insan değildim ama onun hakkında bir şeyler öğrenmem gerekiyordu. O benim hakkımdaki her şeyi biliyordu ancak ben hiçbir şey bilmiyordum.
Yine de fazla kurcalamadan önümdeki patates kızartmalarını ve hamburgerimi yedim.
Bir anda suratıma eğildiğinde kaşlarımı çattım. "Ne yapıyorsun?"
"Tam da beklediğim hamle," diyerek sırıttı. Düzgün dişlerine bakmaya başladığımda ise suratında serseri bir gülüş oluşmuştu. "Cesur buraya geldi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUN DEĞİL
Teen FictionBoş bakan gözleri aslında çok şey anlatıyordu. Sadece, bunu anlamayan bendim. Ya da anlamak istememiştim. Ve bunu, her şeyin sonunda fark ettim.