9. BÖLÜM: "ROL."

696 97 30
                                    

9. BÖLÜM: "ROL."

Saatin sekiz buçuğa vurduğunu fark ettiğimde bilgisayarımın başından kalkarak hazırlanmaya başladım.

Bana paspal olduğumu söylemişti, laflarını yutturmak için on santim topuklu giyip onun boyuna ulaşabilir ve güzel bir elbise giyip kimin paspal olduğunu ona sorgulatabilirdim ancak benim karakterim bu değildi. Mecbur kalmadıkça topuklu ayakkabılar veya elbiseler giymezdim.

Üzerime siyah bir etek giyerek bir de siyah bir büstiyer giydiğimde her zamanki gibi olmuştum ve bu yeterliydi. Abartıdan hoşlanmazdım zaten. Ayaklarıma siyah, bileğe kadar uzanan bağcıklı botlarımı giydiğimde tuhaf bir şekilde etek ve büstiyerle uyumlu durmuştu, umursamadım.
Aynanın karşısına geçerek saçlarımı taradım ve banyoya ilerleyerek dişlerimi fırçaladım. Ardından ise ince bir eyeliner çekmiş, hafif bir rimel sürmüş ve dudaklarıma da hafif tonlarda bir ruj sürmüştüm.

Yeterince iyi durmuştu zaten, daha fazla abartılacak bir şey yoktu.

Çantamı elime alarak içine cüzdanımı ve evin anahtarını koyarak telefonumu ve arabanın anahtarını elime aldım. Barlas evden çıktığımı görse de çıkıp çıkıp gitmelerime alışkın olduğundan umursamamıştı, ben de hızlıca arabama binmiş ve evden ayrılmıştım zaten.

Barın önüne geldiğimde arabadan inerek anahtarı valeye verdim ve içeriye girdim. Elimde tuttuğum telefondan Araz'ı aradığımda ise yüksek sesten olsa gerek telefonu duymuyordu. Gözlerimi etrafta gezdirmeye başladığımda, bu kalabalıkta Araz'ı göremeyerek sert bir nefes aldım.

Bir de şimdi onu mu arayacaktım?

Bar sandalyelerine ilerleyerek oturdum ve etrafa bakınmaya başladım. "Ne istersin, güzellik?"

"Hiçbir şey."

"Neden?" diyen barmenle kaşlarımı çattım.

"Canım istemiyor."

"O zaman ben seni alsam?"

Bu ne hız, bu ne özgüvendi?

Esmerdi, siyah saçları ve kaşındaki piercingle karizmatik duruyordu. Dövmeleri de onu çekici kılıyordu ancak bu kadar hızlı insanlardan haz etmezdim.

"Geri basmanı tavsiye ederim."

"Neden?" diyerek sırıttı.

"Suratına bir yumruk yiyebilirsin çünkü."

"Ah, öyle mi?" diyerek alayla alt dudağını sarkıttı. "Yumruk da mı atabiliyorsun sen?"

Aniden suratının ortasına bir yumruk attığımda geriye giderek acıyla inlemişti. Etrafımızdaki birkaç insan ise bize dönmüş ve bize bakmaya başlamıştı.

"Ne dedin?"

"Bir rahat dur," diyerek bir anda parmaklarını parmaklarıma kilitleyen Araz'la kaşlarımı çattım. "Olay çıkart diye çağırmadım seni buraya."

"Bana asılmayacaktı o da."

"Sana asıldı mı?" Başımla onayladığımda elimi bırakıp çocuğa ilerleyecekti ki alayla güldüm.
"Oradan bakılınca savunmasızın teki gibi mi görünüyorum, Karan?"

"Tek sorun sen değilsin," diyerek gözlerini bize bakan barmene çevirdi. "Sana asıldıysa, başka kadınlara da asılabilir. Fatih, siktir git," dedi ve dudaklarını yaladı. "Ve bir daha gelme."

SORUN DEĞİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin