yorum yapın arkadaşlar, yorum
11. BÖLÜM: "ŞAFAK."
•
Dersin bittiğini söyleyen profesörle not tuttuğum defterimi sırt çantamın içine sıkıştırarak ayağa kalktım. Yakında vizeler başlayacaktı ve üniversiteden iyi bir dereceyle mezun olmak benim için önemliydi.
Zaten önümdeki son bir sene de bittikten sonra tekrar Amerika'ya dönecektim. Kaçtığım şehire geri dönecektim çünkü monoton bir şekilde yaşıyordum. Mezun olduktan yapacağım şey iş bulup işe girmek olacaktı ve ben babamın veya Barlas'ın şirketinde torpilli çalışan olmayı kabul etmezdim. Yurt dışında bir şirket bulup orada devam etmeyi düşünüyordum.
Kaçıp geldiğim şehire geri dönecektim çünkü zaten en başında buradan kaçmıştım. Sürekli kaçtığım şehirlere geri dönüyor olmak beni yoruyordu.
Omzuma dokunan bir kolla kaşlarım çatıldığında durarak arkamı döndüm ve hafif dalgalı sarı saçları ve koyu mavi gözleriyle sert bir nefes veren kıza bakmaya başladım. "Konuşmamız gerekiyor."
"Sen kimsin?"
"Tutku ben," diyerek derin bir nefes aldı ve omzumu bıraktı. "Tutku Karan."
•
Tutku'yla beraber kampüsün kafesine inmiş ve boş bir masaya oturmuş, birbirimize bakıyorduk.
Tutku Karan.
İçimden bir ses bu kızın Araz'la bir bağlantısı olduğunu söylüyordu çünkü aslını isterseniz biraz da olsa benziyorlardı. Ten renkleri ve saçları birbirlerinden çok farklı olsa bile gözleri neredeyse aynıydı: Koyu mavi.
"Ben Araz'ın kız kardeşiyim," dediğinde tahminimde yanılmadığımı anlamıştım. "Ve seninle bir şey konuşmak istiyorum. Araz hakkında."
Kaşlarımı kaldırdığımı görünce sert bir nefes verdi. "Araz... Nasıl birisi? Sana nasıl davranıyor yani?"
"Bunu neden gidip abine sormuyorsun?"
"Çünkü o bana cevap vermez. Benimle doğru düzgün konuşmaz bile."
"Benim seninle konuşacağımı nereden çıkarttın peki?"
"Tıpkı onun gibisin," diyerek güldü. "Abime benziyorsun. Soğuk, aynı zamanda kibirli. Sadece, seni abim konusunda uyarmak istemiştim çünkü-"
"Uyarıya ihtiyacım var gibi mi duruyor?"
Kafasını alayla iki yana salladı. "Sana gerçek Araz'ı göstermediğine eminim. Sorunları olan birisi ve-"
"İnan bana, bunlar beni hiç ilgilendirmiyor."
"Gerçekten ona o kadar benziyorsun ki," diyerek gözlerini devirdi. "Sana insanca yaklaşmaya çalışıyorum. Düzgünce konuşabileceğimizi düşünmüştüm ama yanılmışım."
Alayla güldüm. "Umarım abini kıskanıp, bana 'Abimden uzak dur,' demeye gelmemişsindir."
"Tanrım, hayır," diyerek suratını buruşturdu. "Ben kim, Araz'ı kıskanmak kim?" Ardından sert bir nefes verdi. "Neyse... Tamam... Tanıştığımıza sevindim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUN DEĞİL
Teen FictionBoş bakan gözleri aslında çok şey anlatıyordu. Sadece, bunu anlamayan bendim. Ya da anlamak istememiştim. Ve bunu, her şeyin sonunda fark ettim.