16. BÖLÜM: "MESAJ."
•
Son shot bardağını da elime alarak etrafındaki tuzu yaladım ve kafama dikerek limonu emmeye başladım.
Eğlenmiştim.
Sırıtarak Barlas'a döndüğümde o da gür bir kahkaha atmış, son shot bardağını eline almıştı. On beş shot bardağı söylemiştik ve ben yedi taneyi içmiştim, sekizinciyle uğraşamayacaktım çünkü shotlar daha etksini göstermeye başlamamışlardı.
Kafamın güzel olmayacağını umuyordum çünkü aksi takdirde beynimden geçen direk dilime düşüyordu.
Meydan okur bakışlarım Araz'a döndüğünde gözlerini kıstı. Bana birkaç dakika bekle der gibi bakıyordu. Shotların etksini göstermesini bekliyor olmalıydu.
"Haberin olsun diye söylüyorum," diyerek arkama yaslandım. "Asla ciddi sarhoş olmam. Bu shotlar etkisini gösterdiğinde de hafiften bir etkisi olacaktır ancak kendimi kaybetmem."
"Öyle olsun bakalım."
"Dönerken arabayı bu kafayla sana bırakmam, haberin olsun," diyen Barlas'a omuz silkerek karşılık verdim.
Hızı severdim, çok severdim ve alkollü kafayla onu asla dinlemeyeceğimi biliyordu. Can güvenliğimiz de umrumda olmazdı, dolayısıyla dönerken arabayı onun alması daha mantıklı olabilirdi. Fakat onun da benden aşağı kalır yonu yoktu, ben yedi shot atmıştım ancak o sekiz taneyi içmişti, arabayı onun da düzgün kullanabileceğinden emin değildim.
Bir süre sonra kafam hafiften bulanmaya başlamıştı ancak daha fazlası olmayacağını biliyordum. Barlas masadan kalktığında ve lavaboya gideceğini söylediğinde Araz bana dönmüştü.
"Her şey dönmeye başladı, değil mi?"
"Sana sarhoş olmam dedim," diyerek omuz silktim. "Hafif çakırkeyifim ama ilerisi olmaz. Sınırımı biliyorum."
"Sınırlarını zorlamaya ne dersin?" diyerek kaşlarını çattı. "İki."
"Kaybedeceğimi bildiğim bir iddiaya girecek kadar aptal değilim. Yedide bulanmaya başladım, dokuzda ayık kalamam."
"Senin şu anda sarhoş olman gerekiyor," diyen Ateş, kaşlarını kaldırdı. "Çakıfkeyifte olsan mantıklı düşünebiliyor olman garip."
"Kendisini zorlamadı çünkü," diyen Araz sırıtarak arkaya yaslandı. "Yedide tutmasının sebebi bu. Sekizde daha çok bulanır ancak iradesini kaybetmez. Hatta dokuzda da. Biteceği yer on, ancak o ona yaklaşmadan bırakıyor."
"Aptal gibi davranmaktan nefret ederim. İçki insanı aptallaştırır, sınırımı bilmezsem ben de aptala dönerim."
"Siz baya tanışıyorsunuz," diyen kadın, gözlerini üzerimizde gezdirdi. "Nereden?"
"Çok soru soruyorsun. Hak tanındığını zannetmiyorum."
Kadın Araz'ın cümlesiyle kaşlarını çattı. "Ne olursa olsun, tanışıyoruz sonuçta. Öğrenmek istiyorum."
Araz herhangi bir şey söylemeden kadından uzaklaştı, ardından ayağa kalkarak bana döndü. "Benimle gelsene bir."
Kaşlarım çatıldığında uzanarak iri elini bileğime doladı ve beni oturduğum yerden kaldırarak peşinden sürüklemeye başladı. "Bırak bileğimi, geliyorum işte," diyerek bileğimi elinden çektim ve peşinden ilerlemeye başladım. Odaların bulunduğu kata geldiğimizde ve onun odasına girdiğimizde müzik sesi kesilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUN DEĞİL
Teen FictionBoş bakan gözleri aslında çok şey anlatıyordu. Sadece, bunu anlamayan bendim. Ya da anlamak istememiştim. Ve bunu, her şeyin sonunda fark ettim.