Yaşam enerjim çekilmişti. Üstelik tüm gün Jimin ve Jae'yle olduğum halde garip hissediyordum. Aniden durgunlaşıyor, Jimin'in de dikkatini çekiyordum. Bunu yapamazdım. Jimin'i hiçe sayıp bir kadın idolle sevgili dedikodusu çıkartamazdım. Ama şirket benden tam da bunu istiyordu.
Jimin'le en güzel zamanlarımızdı. Beraber uyuyup uyanıyor, beraber kahvaltı yapıp işe gidiyorduk. Jae'yle onu kreşe bırakıp şirkete gidiyordum. Akşam bazen ben onları alıp eve geçiyorduk ama çoğunlukla benden önce gidiyorlardı. Bense ya stüdyoda kalıp çalışıyor ya da tek başıma içmeye çıkıyordum. Mini albümümüzü çıkartmıştık ama gördüğümüz ilgi bile kursağımda kalmış, bana diretilen isteklerle boğuşuyordum. Ve durumu en berbat eden tek bir etken vardı. Jimin'e hala hiçbir şey söylememiştim.
Bütün konularımı ona danışır ve beraber hareket ederdik. Beraberliğimizin üç ayıda böyle geçmişti. Hangi tuvalet kağıdını alayım? Bugün ne yiyelim? Jae'ye ne zaman tuvalet eğitimi vermeye başlayalım? Kedi mi alsak? Bu gömlek ropörtaj için uygun mu? Saçımı mı boyatsam? Yeni koltuklar mı alsak? Çünkü her şeyim onunla anlam kazanıyordu. Her şeyi onun penceresinden görmek, onun hayat felsefesini yaşamak istiyordum.
Jimin mükemmeldi. Onu haketmeyeceğim kadar mükemmeldi. Ben ondan saçma şeyleri saklarken o bana gün sonunda öğrencileriyle geçen tüm diyaloglarını anlatırdı. İkimiz de işteyken bana gönderdiği küçük çocuk videolarına hayrandım. Öğrencilerine beni anlattığını bile söylemişti. Onlara aşkı, hissettikleriyle anlattığını söylemişti. Mutlu olmalıydım. Çok mutlu olmalıydım ama Jimin'in melek olduğunu farkettiğim her an pislik olduğum yüzüme tokat gibi çarpıyordu.
Bense ilişkimi medyadan saklıyordum. Shi Hyuk'un dediklerine direnmeye çalışıyordum çünkü biraz daha şöhret kazanmak için ünlü bir aktrisle birlikte olamazdım. Kimseyle birlikte olamazdım. Benim Jimin'im vardı. Ve hep o olacaktı. Direniyordum. Ve direnecektim.
Jimin birkaç kere bana fanlarımın sevgilim olduğunu bilip bilmediklerini sormuştu. Öyle bir soru almadığım için açıklamadığımı söylemiştim. Yalandı. Ropörtaj vermiştim. Hatta ideal kadın tipimi bile söylemiştim. Yalandan kriterlerdi hepsi. Ama söylemiştim işte. Gerilmiş ve ağzımdan çıkanları toparlayamamıştım. Benim acilen toparlanmam gerekiyordu.
Namjoon'da benimle aynı durumdaydı. En rahat Hoseok diyemezdim çünkü o da Jungkook acısı çekiyordu. Jungkook'un Amerika'da sevgilisi vardı ve Hoseok'u gerçekten arkadaşı olarak görüyordu. Hoseok onunla zaman geçirmeyi sevdiği için asla duygularını belli etmiyor, her buluşmalarından sonra durgunlaşıyordu. Hoseok'un birini sevdiğine ilk kez şahit oluyordum ve biraz hüzünlüydü. Jimin'le konuşmuştum. Bana Jungkook'un sevgilisiyle büyük bir aşk yaşamadıklarını ama uzun süredir beraber olduklarını söylemişti. Bir umut olacağını düşünüyorduk. Umuyordum.
Umuyordum. Jimin'i üzmemeyi, işleri düzeltmeyi ve mutluluğum yanı başımdayken onu hissetmeyi umuyordum. Şuan yanı başımda uyurken hep böyle huzurlu olmamızı umuyordum. Elim sarı saçlarında gezinirken hep böyle hissetmeyi, hep çekinmeden ona dokunabilmeyi umuyordum. Yastıklarımın, çarşaflarımın hep onunla dolmasını umuyordum. Uyurken yayılmasını asla sorun etmiyordum aksine uykumdan kolunu kafamda hissederek uyanmam beni güldürüyordu. Çok yorgun düşüyordu ve benim aksime kesik kesik uyumuyordu. Ben de geceleri su içmeye ya da tuvalete kalktığımda tekrar uykuya onu izleyerek dalmak en büyük hobilerimdendi. Eh bir de yeni uyanıyor olduğu zamanlardı değişmezdim hiçbir şeye.
"Günaydın bebeğim." Gülümsemekten ağrıyan dudaklarımla yavaşça açılan gözlerini selamladığımda tebessüm etti. Hala saçlarını okşuyor ve hala çok yakınında durup kokusunu soluyordum. Eğilip dudaklarına minicik bir öpücük kondurdum. Kollarını bana doladığı an gülüp üstüne yattım. Yeni uyandığındaki hali, gün içindeki kaplan halinin yanında yavru kedi kalırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
just babysitter | yoonmin
FanficPark Jimin, senin sadece çocuğumla ilgilenmen gerekiyordu.