Susmanın kalesine sığınıyorum
Önümde karanlıktan duvarlar
Sırtımda insan yüklü bir gök var*
Aceleci adımlarıyla dersi olan sınıfa doğru giderken bir yandan da elindeki kalemi parmaklarında çeviriyordu. Sınıfın kapısında durup içeriye göz gezdirdiğinde aradığı kişiyi bulamamıştı. Neden hâlâ gelmediğini merak etmişti.
"Affedersiniz, geçebilir miyim?"
Gelen ses üzerine olduğu yerde arkasına döndü. Biraz ileride dikiliyordu işte. "Hah, ben de sizi arıyordum," dediğinde kız nedenini anlamamışçasına Talha'nın yüzüne baktı birkaç saniyeliğine. Ardından bakışlarını yine eğdi, başka yerlere çevirdi.
"Kaleminizi yarın veririm demiştim ama okula gelemediğim için veremedim. Kusura bakmayın..." deyip kalemi uzattı ona. Kız, kalemi alırken suratından belli belirsiz bir gülümseme geçmişti. O sırada ona bakıyor olmasaydı fark etmezdi asla Talha.
"Sorun değil," deyip sustu ve durdu öylece. Az sonra tekrar konuştu. "İçeri girebilir miyim?"
Talha hâlâ kapının önünde durduğunu ve kızın geçmesine engel olduğunu fark edip ''Ahh, dalmışım. Buyrun,'' deyip kapının önünden çekildi.
Bu ders yine Cansu'yla yan yana denk gelmişlerdi. Nedense o kızdan biraz çekiniyordu. Kötü biri olduğunu düşünmüyordu, hayır. Sadece insanların kendisine yaklaşmasını istemiyordu sanki. Sert bir kabuğu var gibiydi. Bu yüzden öyle hissetmiş olmalıydı.
Cansu'dan düşüncelerini uzaklaştırıp Çetin Hoca'ya dikkatini verdi. Bu kez unutmadığı kalemiyle not almaya başladı. Sınıftaki kimsenin ismini hâlâ bilmiyordu. Cansu hariç. Kah hocalar tanışma faslı yapmayan hocalardı kah o derse geç kalmıştı. Zaten ikinci gün de gelememişti okula abisi ufak bir kaza geçirip kolunu sakatlayınca. "Her neyse, zamanla öğrenirim. Daha üçüncü günüm," deyip tahtadakileri defterine not almaya devam etti.
~¤~
Yanındaki boş yere o oturmuştu işte... Talha'nın kalbi istemsizce tekledi, ne olduğuna anlam veremiyordu. Bu kızın hali, tavrı, ses tonu kendisine bir şeyler yapıyordu. Bu bilmediği, aşinası olmadığı şey onu ürküttüğü için elindeki kalemi defterin boş yaprağına acımasızca bastırdığında kalemin ucu kırılmıştı. Yeni bir uç taktı içine; çalışmadı. Bir süre kalemi kurcaladı fakat kalem yine de düzelmiyordu. Öfkelenip kalemi sertçe defterin üzerine bıraktı ve arkasına yaslandı. Varsın bu ders de not tutmasındı!
Zayıf ve narin bir el önüne doğru uzanıp defterinin üzerine kalem bıraktığında başını kontrolü dışında o tarafa çevirdi. Hâlâ adını bilmediği fakat duygusal bir yakınlık duyduğu kız, önüne kalem bırakmıştı ve bunu yapan kendisi değilmiş gibi defterine yazı yazmaya devam ediyordu. Önündeki kaleme baktığında bu kalem ilk gün verdiği kalemin aynısı olduğunu fark etti, görsel hafızası iyiydi. "Teşekkür ederim," deyip kalemi parmakları arasına aldı ve Cüneyt Hocasının söylediklerinden bir kısmını not aldı.
Neden bu kızın ismini hâlâ bilmediğine takılmıştı kafası. Neredeyse dönem bitecekti! Bir kez olsun kimse seslenmez miydi ya adıyla? İstemsizce ofladığında biraz seslice olduğunu fark etmemişti.
''Hayrola Talha? Ne oflayıp pufluyorsun oğlum?''
Talha, ismini duyunca dikkatini hocaya vermiş ve yaptığı hatayı anlamıştı. "Affedersiniz hocam," deyip bakışlarını kaçırdı hocadan, utanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hangi Mevsim'sizlik
Teen Fiction12/06/2018 23/08/2018 14 Temmuz 2020 | Kitap olarak basıldı, yayımlandı⚘ |Bu hikâye hayatın en orta yerinden kopup gelmiş, Talha'nın hikâyesi...|