Önünü alamıyorum bu kör gidişlerin yollarda
Herkes bir yere gidiyor önünü alamıyorum*Evliliklerinin daha ikinci haftalarıydı, yaklaşık on beş dakika önce ailelerini uğurlamışlardı. Akşam yemeğine davet etmişlerdi onları. Mahide bulaşıklara girişmiş, Talha ise içeride namaz kılıyordu.
Son olarak tezgâhı silen Mahide ellerini iki yana sarkıtıp derin bir nefes verdi. Kendini bir an yorgun hissetti. Aniden beline sarılmış bir kol ve elinin üzerinde sıcak bir el hissedince irkildi.
Talha çenesini de onun omzuna dayamış, gözlerini yummuş gülümsüyordu. "Yorulmuş mu benim kar tanem?" diye mırıldandığında Mahide çoktan kızarmıştı. Hâlâ pek alışamamıştı, engel olamıyordu kızarmasına. "Hıhı, biraz," diye yanıt verip kocasının kolları arasında rahatladı. Az evvelki yorgunluğu unutturmuştu bu sarılma.
Talha ona "kar tanem" diyordu. Mahide bilmese de bunun sebebi, her kar tanesi gibi her kadının da farklı olmasıydı ve Mahide de onun kar tanesiydi. Hepsinden başka, hepsinden ayrı, onun için yaratılmış, onun kaderine, onun yüreğine yazılmış, onun ruhuna düşmüş bembeyaz bir tane. Onun için, dünyanın en güzel tanesi...
"Başın hâlâ ağrıyor mu?" diye sordu Talha. Kafasını evet dercesine sallayarak yanıtladı onu Mahide. "Gel o zaman, biraz masaj yapayım. Geçen sefer iyi gelmişti," deyip elini tuttuğu kızı peşinden yürütmeye başladı. Yatağa oturup sırtını yatağın başlığına dayadı ve kucağına yatmasını işaret ederek dizlerine vurdu. Mahide başını onun dizlerine bırakıp gözlerini tavana çevirdi.
Talha, "Kafanı azcık kaldır," deyip kaldırınca da başörtüsünü yavaşça aldı başından ve saçını bağladığı tokasını çıkardı. Tokayı az evvel kenarı koyduğu başörtüsünün yanına bırakıp karısının saçlarını parmaklarıyla taradı ilkin. "Saçlarını çok sıkı bağlama, daha çok başını ağrıtır," derken masaj yapmaya başladı.
Mahide, Talha'nın parmakları alnında dolaşırken rahatladığını hissetti. Gözlerini yumdu ilkin, sonra bakabildiği her an ona bakma kararını hatırladı. Göz kapaklarını aralayıp renkli harelerini Talha'ya çevirdi, onu seyretmeye başladı. Yüzünün her bir köşesini zihninin en ücra köşelerine kazıdı ki kaçıp gidemesin, unutmasın onu. Gözlerinde hafif bir yanma hissi zuhur etti çükü aklına Talha'nın sözleri düşüvermişti. "Belli mi olur kimin kimdem evvel ölümle kucaklaşacağı." Mahide onu kaybetmeye dayanabileceğini düşünmüyordu. Bir yandan, "Evet, Allah kaldıramayacaģı yükü yüklemez insana," derken diğer yandan da "Ama ben onsuz nefes nasıl alırım bilmem ki," diye geçiriyordu içinden.
Bir aralık ikisinin bakışları birbirini bulduğunda Talha gördüğü damlacıklar nedeniyle kaşlarını çattı. Karısının alnında dolanan parmaklarını durdurup göz altlarına doğru kaydırdı ve birkaç gözyaşını yakaladı. "Neden ağlıyorsun?"
Mahide bir şey diyemedi. Yattığı yerde doğrulup kollarını onun boynuna doladı ve suratını tişörtüne gömdü. Talha, onun ağlamasına dayanamazdı, sıkıca sardı kollarına. Bir eliyle sırtını sıvazlamaya başladı, diğerini de saçlarında dolaştırdı. "Ağlama kar tanem," dedi ciğerinde bir yangının alevlenmeye başladığını hissederek. "Sen ağlayınca bir yangın çıkıyor içimde. Bir şafak vakti güneşin doğmasını bekliyorum ama ben bekledikçe doğmuyor sanki." Sesi yüksek çıkamıyordu çünkü yüreğinin sırrını veriyordu sevdiği kadına ve başkaları duysun istemiyordu; sanki biraz sesli konuşsa duyulacak gibi korkuyordu.
Geri çekildi yavaşça, karısının suratını iki elinin arasına aldı. Bir yandan gözyaşlarını silerken sırrını açmaya devam etti. "Gözünden akan bu yaşlar var ya hani, senin yanağına değil de benim sol yanıma akıyorlar aslında. Her damla tuzlu bir irkiliş bırakıyor oraya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hangi Mevsim'sizlik
Teen Fiction12/06/2018 23/08/2018 14 Temmuz 2020 | Kitap olarak basıldı, yayımlandı⚘ |Bu hikâye hayatın en orta yerinden kopup gelmiş, Talha'nın hikâyesi...|