Denizin bir gülüşünü arıyor çocuklar ellerinde oltaları*
Kahkaha sesleri yankılanıyordu sokakta. Çocukların hâlâ sokaklarda oynadığı değerli zamanlardı. Daha sonraları unutulan bir çok oyunla şimdi eğlenceli vakit geçiriyor, çocukluklarını yaşıyorlardı. Henüz tablet veya akıllı telefonlar yoktu. Çocuklar mutsuz, somurtkan, doyumsuz, bencil değildi; gülebiliyorlardı kolaylıkla. Ufak şeylerle mutlu oluyorlardı; fazlasında gözleri yoktu, sahip olduklarına razıydılar. En iyi oyun arkadaşları birbirleriydi, eşyalar değil.
Gülüşmelerin ve bağrışmaların arasında bir çığlık ve ağlama sesi duyuldu. Arada bir böyle şeyler de olurdu elbet, hayattı bu, düşe kalka öğreneceklerdi yaşamayı.
Ufak, ağlamaklı bir hıçkırık sesine endişeli sözler karışmaya başladı. "Bir şey oldu mu Talha? Çok acıyor mu dizin?"
Henüz küçüktü, altı yaşındaydı. Ayağı takılınca düşmüştü. Oynarken olurdu genelde böyle, düşerlerdi sık sık. Talha'nın bağırışıyla pencereye çıkan Macide Hanım da anneliğin getirdiği o anlaşılmaz duygular eşliğinde suratını kollarının arasına gömmüş olan oğluna seslendi. ''Talha, ağlama anneciğim, hadi kaldır kafanı! Bak, kardeşin seni örnek alacak büyüyünce. Sen ağlarsan o da ağlar sonra. Hem ufak bir yara, geçer şimdi acısı.''
Talha, bir buçuk yaşındaki kardeşi Yasin'i gözünün önüne getirdi. Kendisi de abisi Berat'ı örnek alıyordu. Berat ne yaparsa Talha taklit ediyorduHiç "Ben küçüğüm, yapamam,"demek yoktu onun için. Çocukça bir "Berat Abim yapıyorsa ben de yaparım," düşüncesine sahipti. Yasin de kendini taklit edecekti madem, ona hiç güçsüz görünür müydü? Başını kollarının arasından çıkardı, gözyaşlarını silip ayağa kalktı ve "Ben çok güçlüyüm," dedi.
Bilseydi ki ileride yaşayacakları daha çok canını yakacak, bu sızılara hep razı olurdu insanoğlu. Boşuna demiyordu şair "Çocuk olsam yeniden \ Bir tek düştüğüm için acısa içim, ve kalbim; çok koştuğum zaman çarpsa sadece,"** diye.
Sokak tekrar canlandı. Çocuklar cıvıldamaya devam etti her gün olduğu gibi. Akşam olup da babalar işten gelince, anneler sofraları hazır edip de çocuklar içeriye girince sokaklar da sessiz- leşti. Çocuklar gibi sokaklar da yoruluyordu tüm gün onlara eşlik ederken. Çocuklar için uyku, sokaklar için de dinlenme zamanı olurdu gecenin karanlık örtüsü.
Geceleri aya ve yıldızlara fısıldarlardı sokaklar, çocukların öyküsünü.
*/Erdem Bayazıt/
**/Cemal Süreya/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hangi Mevsim'sizlik
Fiksi Remaja12/06/2018 23/08/2018 14 Temmuz 2020 | Kitap olarak basıldı, yayımlandı⚘ |Bu hikâye hayatın en orta yerinden kopup gelmiş, Talha'nın hikâyesi...|