Selaaaam, biraz beklettim ama artık bu kadar bekletmeyeceğime emin olabilirsiniz, bütün dikkatim bu fic üzerinde olacak çünkü <3
İyi okumalaaarrr <3
-----
Baekhyun'la uyumanın bana iyi geldiğini, geleceğini düşünürdüm. Özellikle bir gecede iki defa beni dünyanın en mutlu adamı ettikten sonra. Ama düşündüğüm gibi olmamıştı. Baekhyun yanımda huzurla uyurken, o şekilli burnundan kısık nefesler çıkartırken, kokusuyla her yerim sarılmışken uyuyamadım.
O uykuya yenik düştükten sonra yaptığım tek şey neon sokak tabelalarının aydınlattığı yüzüne aralıklarla bakmak oldu. Keşke telefonum ya da dijital bir fotoğraf makinem olsaydı. Onun yüzünün her halini çekmek isterdim.
Saatler geçti ve yatakta yatmak bana hoş olmayan şeyleri anımsattı. Bedenimi hayal ettim. Şu anda ölü olan bedenimi. Daralıyor gibi oldum ve doğrularak yatağın ayakucuna kadar yerimde kaydım. Baekhyun'un arkamda kalması, göz teması kurmamam belki biraz iyi hissettirir diye düşündüm. Ona baktıkça ne kadar gerçek hissediyorsam diğer yandan da ölü bedenimi fark ediyordum. Onunla sonsuza gidemeyecektim.
Ama dün gece bana verdiği his ben bir gün gerçekten ölene kadar benimle gelecekti. Hiç kimseyle onda olduğu gibi bir uyuma sahip olabileceğimi sanmıyordum.
"Sabah seni burada bulamayacağımdan neredeyse emindim." Arkamda duyduğum sesle bütün kötü şeyler dağıldı. Hayat doldum, umut doldum. Dün geceden sonra değişen bir şey varsa o da artık tüm hücrelerime kadar ona aittim.
"Eğer bunu gerçekten düşündüysen kırılırım. O kadar aşağılık biri değilim." Gülerek doğruldu ve oturduğu yerden saçlarını karıştırdı. Bacaklarını örten örtü dışında üstü hala çıplaktı ve benden güzel izler taşıyordu. Dün gece saçlarında doya doya dolaşan ellerime bakıp gülüşüne karşılık verdim.
"Düşündüm." Diye itiraf etti. Neyse ki bu sabah çok güzeldi ve bu, buna takmamı engelliyordu.
"Yani aslında biliyorsun. Burası benim mekanım..."
"Doğru, gitmesi gereken kişi sanırım benim." Boynumu büktüm. Git diyemezdim. Kal da diyemezdim. Sadece ona öyle baktım. Sabahın bu saatinde benimle birlikte olmak ister miydi acaba? Yoksa bunu sorsam beni camdan aşağı atar mıydı?
"Önce kahvaltı yapalım. Sonra seni istediğin yere götürebilirim."
"Bu iyi olur. Çünkü bacaklarımı hissetmiyorum. Dün birileri tarafından fena düzüldüm." O esneyip gerinirken ben dediği şeyle göğsümü gururla kabarttım. Dün onu yormuştum, hırpalamıştım, darmadağın etmiştim. Bu bana o kadar harika bir his vermişti ki.
Biz insanlar iğrenç canlılardık. Birazcık güç ve kontrol bizi yoldan çıkartabiliyordu. Şu an neredeyse Baekhyun'a bütün gece sert davrandığım için göğsümü gere gere camdan dışarı bağıracaktım. Ve hangi ara bu kadar aşağılık birine dönüştüğümü hatırlamıyordum.
Hayır, hatırlıyordum. Baekhyun yüzünden olmuştu. Onun gibi yüce birine sahip olmak beni daha da yüceltiyordu.
"Biliyorum, her zaman kirli bir ağzın vardı ama biraz kırıcı olmuyor musun? Oldukça açık ki dün gece yaptığımız şey tamamen sevişmekti."
"Evet, benimle sert bir şekilde 'seviştin' o zaman. Bacaklarım jöle gibi."
"Dün sana bu şekilde konuşmaman gerektiğini söylemiştim. Eğer kendini yeniden yatakta bulmak istemiyorsan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rescuer
Fanfictionİzin verirseniz size neden 1980 yılında ve neden Londra'da olduğumu açıklayayım.