"Endonezya için oluşturulmuş bir proje var." Baekhyun elindeki dergiyi büyük bir ciddiyetle önüme koydu.
Benim evimden döndükten sonra Baekhyun bir yerlere gideceğini söyleyip yine ortalıktan kaybolmuştu. Evde geçirdiğim yalnız saatlerden sonra Sunhee gelmiş ve birlikte yeniden favori programımızı izlemeye dalmıştık.
İşte tam bu anda Baekhyun apar topar eve gelip üzerini bile değiştirmeden oldukça ciddi bir tavırla karşımıza oturunca Sunhee ile birbirimize bakakaldık.
"Doğal afetlerden etkilenen bölgelere tüm dünyadan gönderilen bir yardım ekibi." Bana verdiği dergiyi alıp sayfalarını çevirdim. Dergi, projeye ait bilgiler ve görseller içeriyordu. Klasik, birkaç zor durumdaki insan ve çevre fotoğrafları, gönüllülerle çekilmiş güler yüzlü çocuklar... "Daha çok sağlık, eğitim ve dini personellerin kabul edildiği bir şey. Başlarında tabii ki misyonerler var."
"Anlayabiliyorum." Dedim, çünkü derginin sonuna doğru İncil'den bir takım ayetlerle fotoğraflar birleştirilmişti.
"Gönüllülük işi gibi görünüyor ama oldukça yüklü ödeme verileceği için başvurular çok fazla. Yılda belki sadece 2 sefer, sadece 10'ar kişi alıyorlardır. Normal şartlarda alınmak için psikolojik testlerden geçilmesi ve kabarık bir öz geçmişe sahip olunması lazım."
"Kabarık bir öz geçmişim olduğunu söyleyebilirim." Güldüm. "Ama sağlam bir psikolojiye sahip değilim." Uyku terapisiyle tedavi edilmeye çalışılmış ve başarısız olunmuş bir katildim nihayetinde.
"İşte o yüzden bu parayla senin adını hem ön sıralara alacağız hem de geçmişine kimse bakmayacak." Geçtiğimiz gece evimden eşyaları toplayıp koyduğu çantasını sehpanın ortasına çıkardı ve fermuarını açtı. Bir çanta dolusu para ile göz göze geldik.
"Saatleri daha pahalıya aldığıma eminim." Sunhee olan biteni anlamaya çalışsa da ben çoktan ne olduğunu anladığım için işin tamamen şakasındaydım. Baekhyun'un fazla gergin oluşu bende gülme isteği uyandırıyordu. Onu en son bu kadar ciddi gördüğümde bana uygulanan çalışmayı anlatıyordu. Yine elinde böyle bir dosya vardı.
"Görevlendirilecek kişileri seçen bir vakıf var." Ve o ciddiyetiyle araya katıştırdığım cümlelerin hiçbirine karşılık vermiyordu. "O vakfın üyelerinden birkaçı öz geçmiş konusunu para ile hallediyormuş." Ona emin olup olmadığını sorgular bir bakış attım. Dünyanın henüz bu kadar yozlaşmadığını düşünmeye çalışıyordum. "Ben bütün bunları aynı şeyi yapmış olan birinden öğrendim. Daha doğrusu yapan kişinin abisi benim eskiden çalıştığım hastaneden yakın arkadaşıydı. O yüzden doğruluğu kesin."
"Arkadaşının abisi niye böyle bir yola başvurmak zorunda kalmış?" Endonezya'daki tek katilin ben olmayacağını bilmek beni eğlendirirdi çünkü.
"Uyuşturucu satmaktan tutuklanmış. Burada bir daha öğretmen olarak çalışma imkanı olmadığı için bu yönteme başvurmuş."
"Yani yapacağım şey bu mu olacak? Endonezya'ya gidip afet bölgelerinde doktorluk mu yapacağım?" Baekhyun başını salladı.
"Özel yardım uçağıyla gideceksin. O yüzden sahte bir pasaportunun olması ve görevlilere göstermen yetecektir. Görevlilerin çoğu yabancı olacağından Oh Sehun kim asla bilmeyecekler."
"Sahte pasaportu nereden bulacağım?" Diye sordum. Baekhyun geldiğinden beri ilk kez gülümsedi.
"Çantadaki paranın bir kısmı oraya gitti. Yeni bir ismin olacak, oraya gittiğinde Endonezya kimliğin olur belki, o konuyu pek bilmiyorum ama kesinlikle güvende olacak ve işini yapacaksın." Başımı salladım sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rescuer
Fiksi Penggemarİzin verirseniz size neden 1980 yılında ve neden Londra'da olduğumu açıklayayım.