Bölümün yarısını çalışırken yazdığım için hatalarım olmuş olabilir(ne zaman olmadı ki?)
Neyse size iyi okumalar <3
---
"Çıldırmışsın." Uzun bir bekleyişten sonra Baekhyun'un söylediği için şey bu olmuştu. Şaşkınlığını hala gidermeye çalıştığının farkındaydım. Ama kimin daha çok şaşırması gerektiği kısmı tartışılırdı. Dediği doğruydu. Çıldırmış olmalıyım. "Kafayı yemişsin sen." Ayağa kalkıp bahçedeki çimenlerin üstünü turladı.
"Bunu ben de çok isterdim. Eğer delirmiş olsaydım bütün bu olaylardan mantıklı bir yön çıkarmaya çalışmazdım. Sadece güler geçerdim."
"Beni sadece bir defa gördün Sehun." Tepeme gelip yüzüme eğildi. Koca cüsseme rağmen oturduğum yerde küçücük hissettim. "Yüzümü sadece kısa bir an gördün. Hem de ilaçların etkisindeyken. Buna inanmamı mı bekliyorsun?" Yüzüme bütün öfkesini kusarken ona bakmayı kesip başımı eğdim.
"Bak, eğer bağırması, öfke duyması ve bir şeyleri sorgulaması gereken kişi varsa o da benim. Her şey benim için daha dün gibi. Daha dün Londra sokaklarında insan kovalıyordum. Bugün ise burada kim olduğumu bile bilmeden bir şekilde buraya tıkıldım. Yine de bir yerden bir şeylere anlam yüklemeye çalışıyorum."
"Beni sevmiş olduğunu söylemek de bu anlam verme işine dahil mi? Çünkü bana oldukça saçma geldi de." Başını bitkinlikle geri attı ve kollarını önünde birleştirdi. Öfkeyle ayağa kalktığından battaniyesini yere düşürmüştü. Onu yakıyor gibi görünen öfkesine rağmen üşüyor olmalıydı. "Sana zaten yapabileceğim bütün iyiliği yaptım. Bu yüzden saçma sapan yalanlar söylemene gerek yok. Benden bir şeyler istiyorsan dürüst olman yeter."
"Bir çıkarım olduğu için mi bunu söylediğimi sanıyorsun." İçinde bulunduğumuz gerçeklik canımı fazlasıyla sıkıyor olmasaydı kahkaha atabilirdim.
"Başka ne için söylüyor olabilirsin ki? Rüyanda beni gördüğün kısmı da yalan gibi gelmeye başladı. Sunhee'yi de kesin başka bir şekilde öğrenmişsindir." Eğer şu an karşımdaki benim Baekhyun'um, benim tanıdığım Baekhyun olsaydı kendine gelmesi için, ağzından çıkan lafları ona geri yutturmak için yapacağım şey çok basitti. Güzel sesini susturmak için benim için oldukça keyif verici bir iş olurdu. Ama o benim Baekhyun'um değildi. Karşımdaki tamamen yabancıydı. Benim Baekhyun'um insanları, beni yargılamazdı. Beni her şeye rağmen kabul etmiş biriydi. Belki de bu yüzden sadece rüyamda görebilmiştim.
"İster inan ya da inanma, oradaydın Baekhyun." Durumu ele almam gerektiğini hissederek ayağa kalktım ve ona doğru bir adım attım. Bunu görünce bir adım geri kaçmış olmasın aldırmadım. Kalbim kırılmaya alışmıştı. "Güzel yüzünle, ipeksi teninle, gece siyası saçlarınla, insanın saatlerce dinleyebileceği o sesinle, kalbimi hızlandıran tatlı gülümsemenle oradaydın. Ne bir eksiğin ne bir fazlan vardı. İkinci bir saniye düşünmedim bile bu yüzden sana aşık olurken. Bir saniye bile düşünmedim belki bu bir rüyadır ve gerçek Baekhyun, yüzüme nefret içinde bakan başka bir Baekhyun tarafından uyandırılırım diye. Güzelliğine teslim oldum."
"Sus!" Kulaklarını elleriyle bastırarak bütün gücüyle bağırmıştı. "Beni ürkütüyorsun." Sessiz kaldım. Daha fazla ne söylemem gerekir bilmiyordum. Onu ikna edecek mucizevi bir gücüm yoktu. Onun kalbini, düşüncelerini değiştirecek mucizevi bir gücüm yoktu. Ne çok isterdim olmasını.
Kendi kendine derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştı. Bahçede dolaştı. Kavgamıza şahit olan birkaç komşusuna sinirle baktı. Fakat yine de bana dönmedi, en ufak bir şey söylemedi. Hiçbir şey yapmadan öylece bekledim. Kafasını toparlamaya ihtiyacı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rescuer
Fanfictionİzin verirseniz size neden 1980 yılında ve neden Londra'da olduğumu açıklayayım.