3 Bölüm-Kader

972 23 0
                                    

"Kader"

İçerden duyduğu seslerle kaşları çatıldı bir an. Ne oluyordu içerde?! O ses.. Toprağın sesimiydi..? Sinirden yüzündeki kaslar seğrineye başlarken sol elini yumruk yapıp kapıyı açtı. Gördüğü manzara tam da tahmin ettiği gibiydi..! Üst dudağını dişleyip sinirini bastırmaya çalıştı. Ne olursa olsun Toprak onun nişanlısıydı! İçeriye doğru bir adım atarken öfkeyle tısladı. "Ne yapıyorsunuz siz?!"

Çınarın sesi içerde yankılanırken afallamış bir ifadeyle ona döndü Remzi.Bunu beklemiyordu.O da nerden çıkmıştı? Bir attığı tokatın şiddetiyle yere savrulmuş kızına bir de yakında damadı olacak adama bakarken ne diyeceğini bilemiyordu.
Çınar yerde yatan kızın yanına ilerledi sinirle.Kolundan tuttu nazikçe, kaldırmak için.. Yakından bakınca yüzündeki morlukları fark etti.Yeni değildi..Bu kızı bundan önce de dövmüştü babası. İyi de neden?! Genç kızın derin hıçkırığını yankılanınca kulaklarında gözlerini ona çevirdi.Kızarmış inci tanelerinden yaşlar sicim gibi akarken deyimi yerindeyse içi cız etti.. Bedeni alışkın olmadığı bir duyguyla sarsıldı.. Birine acımak değildi bu.. Daha başka bir şeydi.. Anlamadığı, anlatamayacağı bir şey .. O acı çekerken onunla beraber acı çekmek, Bu kız bunları hak etmiyordu.. Hem de hiç.. Evlenecekti onunla.. Belki ona sevgi veremezdi, aşk veremezdi ama huzurlu bir hayat vere bilirdi diye düşündü.Ama bunları düşünürken 'Sevgi olmadan Huzur da olmayacağının' farkında değildi..
Çınar Toprağı kaldırıp sandalyeye oturturken Remzi de açıklamasını hazırlamıştı.. "Toprağa artık çalışma kızım.. ıı yoruluyorsun dedim, hep kafasının dikine gitti, çalışacağım ben diye.. Iıı.. Tartışdık, istemeden oldu.."
Toprak babasının anlatdıklarına hayret ederken Çınar göz ucuyla Remziye baktı.Anlatdıklarının doğruluğundan şübheliydi..Toprak'tan dinlemek istiyordu olanları.. Onu üzenleri üzmek istiyordu..! Remzi yüzüne ikna edici bir sima yerleştirip kızına baktı.."Yoksa ben istermiyim biricik evladıma vurmayı.."
"Öyle oldu .." dedi Toprak dudaklarını hafif kıpırdatarak.
Çınarsa öyle olmadığını biliyordu.Gözleri başka, dili başka konuşuyordu çünki genç kızın.. Ne olduğunu öğrenmesi gerekti.Ve unuttuğu bir şey vardı..
Bu kıza bir daha kimse el kaldıramayacaktı! "Ne olursa olsun, Toprak benim nişanlım artık! Ona kimsenin el kaldırmasına müsade etmem.. Babasının bile!" dediğinde Remzi afalladı önce.Sonra kem küm ederek durumu toparladı..
Topraksa şaşkındı! Evet şaşkın, çok hemde.. Ailesi tarafından bu kadar benimsenilmemiş, sahiplenilmemişken daha 1 gündür tanıdığı bir adam tarafından bu kadar korunmak onu şaşırtmıştı.. Yoksa ..? Yoksa bunların hepsini onunla evlensin, karısı olsun, vaz geçmesin diye mi yapıyordu?! Bunu henüz bilemezdi.. Ama Çınara güvenemezdi de.. Daha 1 gündür tanıdığı adama, hele hele Necip gibi birinin oğluna hiç güvenemezdi.
O bunları düşünürken Çınarın dediğiyle şaşırmaya devam etti. "Şimdi Toprağı alıp bir az gezdirmek istiyorum, havası değişir. İzninizle!" İzin almıyordu, aksine mülayim bir tonda kovuyordu onu sanki.Sesi bir az sert çıkmış ola bilirdi..Aldırmadı .. "Tabi oğlum, gidin gezin .. Nişanlısınız siz .."
Çınar elini uzattı Toprağa. Topraksa onun uzattığı ele baka kaldı. Ciddi ciddi gezmeye mi gidiyorlardı?! Ama o istemiyordu.. Yorgun göz kapaklarını kaldırıp Çınara baktı üzgünce.. "Lütfen.. Bir yere gitmek istemiyorum" Toprağın tutmayacağını anladığında indirdi elini Çınar.Ama ısrarcıydı.. Ne olduğunu öğrenecek ve bir daha onu kimsenin üzmesine müsade etmeyecekti. "Dışarda bir az dolanalım, havan değişir?"
Toprak bir şey diyemeden Remzi atladı lafa."Tabi kızım gezin biraz, haklı bizim damat!"
Toprak babasına bir şey demeden ayaklandı.. Ne çabuk damadı olarak benimsemişti Çınarı! Onu azarlamasına rağmen hem de. Çınar Toprağın da ayaklanmasıyla kapıya yöneldi.Önce Toprak, sonra Çınar kapıdan çıktılar
.Arabaya binmeden yokuş aşağı ilerlemeye başladılar. Bir süre sessizce yürüdüler.Haklıydı Çınar, Toprağa yürümek iyi gelmişti.Artık konuşmaları gerektiğinin bilincinde olarak sessizliyi bozdu Çınar. "Bir kahve içelim mi?"
Yorulmuştu Toprak.Bacaklarındaki güç tükenmek üzereydi ve susamıştı.Ağladıktan sonra hep susardı zaten.. "Olur.." diye onayladığında yakındaki kafeye geçtiler. Garsonlardan biri hemen koşarak yanlarına ilerledi. "Çınar bey buyrun şeref verdiniz.."
Çınar da gülümsemeyle karşılık verdi ve garsonun gösterdiyi kenardaki sessiz ve güzel yerdeki masaya geçtiler. Çınar siparişleri verirken düşünmeden edemedi Toprak; paranın günümüzdeki değerini.. Şimdi Çınar olmasaydı yanında bu kadar güzel ağırlanırmıydı? Tabi ki hayır..
Düşünmeden edemedi insanlara yapılan haksızlığı..
.Hayatı..
Kaderi..
Kabullenmelimiydi, boyun eğmelimiydi insan kaderine?! Yoksa kadere inat istediği hayatın peşinden mi koşmalıydı? Peşinden koşacağı hayat da kaderinin bir parçasımıydı yoksa?
"Anlatmak istermisin?"
Çınarın anlayışlı sesi kulaklarında yankılanırken kafasındaki düşünceler uçup gitti.Zihnini meşkul eden tüm sorular apansız bir şekilde kaybolurken bilinmedik diyarlara ne zaman dolduğunu anlamadığı gözleri Çınara doğru çevrildi.Sesli bir şekilde burnunu çekti genç kız; ve fısıltıyla soludu.
"Neyi?"
"Seni üzen her şeyi.."
Çınar Toprağın kızarmış burnuna, yaşlarla dolan, her an taşacakmış gibi olan kömür gözlerine bakarak konuşuyor ve kızın aklının karışmasına sebep oluyordu.Evet aklı karışıyordu kızın! Ona evlenmek istemediğini söyleyecekti ama o; kendisine bu kadar iyi davranırken garip bir dürtüyle bu fikrinden vaz geçiyordu..
Çınarsa bir fırtınada kalmış toz zerresi gibi o taraf bu tarafa savruluyor, hayat nereye sürüklüyorsa oraya göç ediyordu.Aklındakileri yapamıyor, garip bir şekilde bazı şeyler mantığını bastırıp onu istediği gibi yönlendiriyordu! Bu kızı üzgün görmeye dayanamıyordu işte! Ağlamasına dayanamıyordu! Ve kız karşısında zeytin gözlerinden inci taneleri akıtırken onu üzenleri boğazlamak istiyordu!
"Ağlama lütfen.. Seni bu kadar üzen her neyse anlat, beraber çözelim.."
Dudaklarını bir-birine bastırıp ağlamasını bir nebze de olsun durdurdu Toprak.Onun iyiliği karşısında eziliyordu..Artık üzülmekten, yıpranmaktan, sevgisizlikten bıkmıştı! Çınarla evlenmek belki onun için kurtuluş ola bilirdi? İyi birine benziyordu ve en önemlisi; kendisine değer veriyor, koruyordu.. Belki de onunla daha kötü olacaktı yaşamı, o buzlar konağında çok aşağılanacaktı, bilmiyordu.. Hem öyle olmasa bile sevmediği bir adamla evlenip onun hayatını da mahv edemezdi.. O kendisinden hoşlanıyor da ola bilirdi, sonuçda kocaman bir adamı kim nasıl evlenmeye mecbur bırakırdı ki?
Ne olursa olsun bencilce davranamazdı.. Her şeyi anlatmalıydı ona..Garson siparişleri teslim etip ayrıldı yanlarından. Çınarın kahvesini içmeyip bir cevap beklediğinin bilincinde olarak önünü arkasını düşünmeden döktü içindekileri.. "Babam.."
Onu üzenin babası olduğunu biliyordu Çınar.Ama yine de Toprağın ona bir şeyler anlatmaya başlamasına sevindi.. Bu da bir tür başlangıçtı.. Çınardan bir tepki gelmeyince devam etti genç kız..
"Küçüklüğümden beri hep aşağılandım, hor görüldüm..Sevgi nedir bilmedim, hep ailemin verdiği kararlar üzerine yaşadım.. Sınava girmeme bile izin vermediler.. Ve bu son karar;" gözlerini genç adama çevirdi ürkekçe "Evlenecek olmamız.."
Sözleri kafasında toparlayamayınca yeni durmuş yaşlar yine akmaya başladı o hüzünlü gözlerinden..Gözlerini sımsıkı kapattı, yaşların akmasını istemiyordu artık, ama onlar inadına bir yer bulup süzülüyordu kızın yanaklarına..Bastıramadığı sesli ağlama isteği dudaklarından tiz bir hıçkırık olarak koparken titreyen elleriyle ağzını kapattı. Kendini sakinleştirmeye çalışıyor, ama artık çok yıprandığı için başarılı olamıyordu.
Genç kız ağlamaya başlayınca ne yapacağını bilemedi Çınar.. Belli ki çok yıpratmışlardı, üzmüşlerdi onu..Buna bu gün kendisi de şahit olmuştu.. Yerinden kalkıp Toprağın yanındaki sandalyeye geçti.Genç kızın başını omuzuna yaslayıp saçlarını okşamaya başladı.Ne diyeceğini bilmiyordu.. Yalancı vaadlarle 'geçecek' demiyordu..Ağlaması, rahatlaması için ona müsade ediyordu..
"Çok yorgunum Çınar.."
Kızın titreyen, naif sesi ruhunu okşayıp geçti adamın.İlk defa ona adıyla hitab ediyordu ve adı kulağına ilk defa bu kadar anlamlı geliyordu.
"Seni bir daha kimsenin üzmesine müsade etmeyeceğim Toprak.. Söz veriyorum!" Çınarın kendisine adıyla hitap etmesiyle kendine geldi kız.
Ne ara bu kadar yakın olmuşlardı.Ne ara Çınarın omuzlarında ağlamaya başlamıştı.. İnci hariç kimseye anlatamadığı şeyleri ne ara yabancı birine anlatmıştı?! Genç adamın omuzundan kaldırırken başını hayret etti kendine.. Bir kaç saniyede kafasında cümleleri toparlayıp Çınara baktı genç kız. "Bana yardım etmek istiyormusun?"
Çınar memnuniyyetle gülümsedi "Tabii ki.."
Ellerini önünde birleştirip parmaklarıyla oynarken, bir yandan da Çınarla konuşmaya çalışıyordu Toprak.."Bak Çınar; ben seninle evlenmekten vaz geçemem;"
Çınar afallamış yüzüyle Toprağa baka kalırken asıl bombayı burda patlattı genç kız.."Ama sen geçe bilirsin!"
Söylemenin rahatlığıyla içinden bir OH çekerken genç kız, Çınarı bir kaç saniye içinde ne kadar duygu değişimine soktuğunun farkında bile değildi.. Çınar yardım edeceğinin sözünü vermişti ama bunu beklemiyordu açıkcası.Zoraki bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına..Toprak onun kabul edeceğini düşünerek gülümsemeye başladı.Ama bilmediği bir şey vardı;Çınar da onunla evlenmekten vaz geçemezdi...!

Bölüm Sonu..

BENİMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin